Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İtalya'nın Barış Pınarı Harekatı'na yönelik tutumunun, müttefik iki ülke arasında mevcut ve gelecekteki iş birliğine, aradaki bağlara zarar vermesine engel olmak için İtalya Başbakanı Giuseppe Conte'den gerekli adımları atmasını beklediklerini söyledi.
İtalya'nın önde gelen gazetelerinden Il Messaggero'ya özel demeç veren Bakan Çavuşoğlu, bu ülkenin, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki terör koridorunu önlemek için başlattığı Barış Pınarı Harekatı'na yönelik çıkışlarına tepki gösterdi.
"İtalya, Türkiye ile kırılmalardan kaçınsın. Teröristler konusunda bize yardım etsin" başlığıyla yayımlanan röportajda Çavuşoğlu, "İtalya'dan Türkiye'ye silah ambargosu uygulanması konusunda gelen bazı açıklamalar kabul edilemez. İtalya'nın, Türkiye'ye yönelik bu yaptırımların uygulanmasının istenmesi konusunda Avrupa'da ilk sırada yer almasından ötürü de son derece üzgünüz. Biz, İtalyan hükümetinden terör örgütü olan PYD/YPG'ye karşı daha çok dayanışma ve yardım bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Roma ve Ankara'nın Suriye ve Doğu Akdeniz konularında stratejik partner olarak hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, Türkiye'nin İtalya'ya olan hayal kırıklığını dile getirdi.
Çavuşoğlu, terör örgütünün elindeki hapishanelerde yer alan İtalyan yabancı savaşçılar hakkında ise "Onlar ve aileleri için ve diğer milletlerden gelenler için tek bir çözüm var, o da ülkelerine geri dönmeleridir. Bizim birliklerimiz 200 kişilik bir gruba rastladı, kendileri göç yasalarımıza göre muamele gördüler. Kendileri üzerinde kimlik ve uyruklarını tespit işlemleri sürüyor. Suriye'de tutuklu bulunan yabancı savaşçıların ve ailelerinin ülkelerine geri dönüşü, yargı ve rehabilite süreçleri konusunda İtalya da dahil herkesle iş birliği yapmaya hazırız." değerlendirmesinde bulundu.
"HAREKAT ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN"
Barış Pınarı Harekatı'nın ne kadar süreceği sorusuna Çavuşoğlu, "Bizim hedeflerimiz belli. O da Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik PYD/YPG'den kaynaklanan terör tehdidini ortadan kaldırmak, Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve birliğini sağlamak, oradaki yerel halkı YPG'nin zulmünden kurtarmak ve şu an Türkiye'de bulunan Suriyelilerin pürüzsüz şekilde dönüşünü sağlamak. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı'nda olduğu gibi tek hedef, teröristler ve onların sakladığı barınaklar, silahlar, araçlar ve ekipmanlardır. Biz sivil kayıpların yaşanmaması için her türlü önlemi aldık." yanıtını verdi.
Operasyonun, Birleşmiş Milletlerin (BM) meşru müdafaa hakkını tanımlayan 51. madde olmak üzere uluslararası hukuka dayandığını dile getiren Dışişleri Bakanı, Suriye'nin toprak bütünlüğüne de saygılı olduğunu kaydetti.
Bakan Çavuşoğlu, 17 Ekim'de ABD'nin YPG'nin bu bölgeden çekilmesi için 120 saat süre tanıdığını hatırlatarak "Sadece tüm teröristler bölgeden atıldığında, sınırlarımızın güvenliği temin edildiğinde ve yerel Suriyeliler YPG'nin tiranlığından ve DEAŞ'ın tehdidinden kurtarıldığı zaman operasyonlara son vereceğiz." ifadesini kullandı.
AVRUPA'NIN TÜRKİYE'YE SİLAH İHRACATINI ASKIYA ALMASI
Avrupa'nın Türkiye'ye silah ihracatını askıya almasını ve ABD'nin bölgeden ayrılacak olmasını nasıl değerlendirdiği sorulan Çavuşoğlu, "Biz, uluslararası toplumdan ve özellikle de NATO'daki müttefiklerimizden her şeyden önce terörle mücadelede destek bekliyoruz. Türkiye yıllarca Avrupa'nın güvenliğinin garantörü olmuştur. Şimdi AB ülkeleri de bölgenin istikrarı ve refahı için sorumluluğu üstlensin. Biz sınırlarımızı korumak ve ulusal güvenliğimize yönelik tehditleri yok etmek konusunda kararlıyız. Yaptırımlar ya da yaptırım tehditleri, bizim meşru müdafaa hakkımızı kullanmamızı engellemeyecektir." dedi.
"TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK, SORUNLARIN TEMELİDİR"
ABD ve NATO'daki müttefikleriyle ihtilafın barışçıl yoldan çözümü ve DEAŞ'a karşı mücadelede birlikte çalıştıklarını anlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak onların bir terör örgütüne olan desteği, sorunların temelindedir. Bu nedenle ABD'nin YPG'den tamamen geri çekilmesini ve ayrılıkçı ajandayı beslemek ve Suriye ile komşu ülkelerin güvenlik ve istikrarını tehlikeye atmaktan başka bir şeye yaramayan 9 senedir dökülen kanlara son vermek üzerine yoğunlaşmasını bekliyoruz. ABD Hazine Bakanlığının yaptırım dayatması bizi derinden üzdü. 17 Ekim'de Ankara'da yapılan ortak açıklama ile uyumlu bir şekilde en kısa sürede kaldırılmalarını bekliyoruz."
"YPG'NİN, TUTUKLU DEAŞ'LILARI HEP KENDİ ÇIKARLARI İÇİN KULLANDIĞI HAFİFE ALINMAMALIDIR"
YPG'nin hapishanelerinde DEAŞ militanlarının, yabancı savaşçıların akıbetine ilişkin bir soruya ise Çavuşoğlu, "DEAŞ'la mücadele uluslararası koalisyonu üyesi olarak Türkiye, daha ilk andan itibaren Suriye'de herkesten fazla mücadele etti, en yüksek bedeli ödedi ve göğüs göğüse çarpıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump'a, 6 Ekim'deki telefon görüşmesi sırasında söylediği gibi, kurtarılan alanlardaki DEAŞ unsurlarını ve ailelerini şimdilik gözaltında tutacağız. Biz, bunların geldiği orijin ülkelerle ve uluslararası kuruluşlarla, suça bulaşmamış eş ve çocukların rehabilitesi için birlikte çalışmaya hazırız. YPG'nin, Türkiye yönünde sahte iddialar temelinde tutuklu takası yapmak üzere tutuklu DEAŞ'lıları hep kendi çıkarları için kullandığı hafife alınmamalıdır." yanıtını verdi.
"DÜNYANIN EN FAZLA SIĞINMACIYA EV SAHİPLİĞİ EDEN ÜLKESİYİZ"
Türkiye'nin dünyanın en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkesi olduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"300 bini YPG/PYD'nin baskısından ve gaddarlığından kaçan Kürtler olmak üzere 3 milyon 600 bin Suriyeliyi ağırlıyoruz. Türkiye'nin bu insanlara cömertçe sunduğu hizmetler dünyanın en iyisidir ve geri çevirmeme ilkesine tam olarak uyuyoruz. Barış Pınarı'nın amaçlarından birisi de uluslararası hukuk temelinde ve BM'nin başlıca ajansları ile sıkı iş birliği içinde sığınmacıların kendi evlerine ya da Suriye'de kendilerinin seçeceği bir yere gönüllü olarak ve güvenli şekilde geri dönmelerini kolaylaştırmaktır. Halihazırda daha önceki operasyonlarımız sayesinde 365 bini ülkelerine geri dönmüştür. Bu modeli temel alacağız. Hiç kimseyi geri dönmeye zorlamayacağız. Bu bağlamda AB'nin ve İtalya'nın desteğine de güveniyoruz."
TÜRKİYE'NİN AVRUPA VE İTALYA'DAN BEKLENTİSİ
Türkiye'nin Avrupa ve İtalya'dan beklentisinin ne olduğuna dair bir soruya Mevlüt Çavuşoğlu, "AB'ye katılım, Türkiye açısından stratejik bir öncelik ve Türk halkının büyük ölçüde paylaştığı bir arzu olmaya devam ediyor. Bu perspektifin kalması ve müzakerelerde Türkiye'ye karşı ayrımcılık olmaması büyük önem taşımaktadır. Biz AB ile pozitif bir ilişki kurmak isterken ve istikrarını desteklerken, bazı tutumları anlamakta zorluk çekiyoruz. Bazı AB ülkelerinin ikili sorunların ve milliyetçiliklerin üstün gelmesine artık izin vermemeleri gerekir. Türkiye'yi Avrupa'dan ve Batı'dan uzaklaştırmaya çalışmak yerine genel anlamda yapıcı bir tavır bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, İtalya'nın Barış Pınarı Harekatı'na yönelik tutumuna ilişkin ise şunları kaydetti:
"İtalya'nın bazı beyanatları ve silah ambargosu ile yaptırımlar lehine ilan edilen önlemler nedeniyle duyduğumuz üzüntü daha da büyüktür çünkü İtalya ile geleneksel olarak dostane ilişkilere sahibiz. Silah ambargosu ile ziyaret ve temasların dondurulması sadece Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkilere uzun vadede bir zarar getirecektir. Başbakan (Giuseppe) Conte'nin, İtalya'nın davranışlarının halihazırdaki ve gelecekteki iş birliğimize ve müttefik iki ülke olarak aramızdaki bağlara zarar vermesine engel olmak için gerekli adımları atmasını bekliyoruz."