Birleşik Krallık bu yıl kasım ayında dünya ülkelerini 26. BM İklim Değişikliği Konferansı COP26 kapsamında Glasgow'da ağırlayacak. Bu bizim, iklim değişikliği tehdidi ile mücadele etmek amacıyla dünyayı tekrar düzene sokmak ve hepimiz için daha temiz, parlak bir gelecek yaratmak için fırsattır. Bilim, iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak için küresel ısıyı iki derecenin altında tutmamızın; 1.5 dereceyi hedeflememizin şart olduğunu kesin olarak söylüyor. Ancak Paris Anlaşması'ndan bu yana dünya bu hedefe yeterli derecede yaklaşmadı ve gezegenimiz ısınmaya devam ediyor. İşte bu nedenle Glasgow'daki COP26 Birleşmiş Milletler iklim değişikliği konferansı hayati önem taşıyor. Bu konferansta, her ülke ve toplumun her kesimi, gezegenimizi koruma sorumluluğunu kabul etmeli ve 1.5 derecelik hedefi hayata geçirmelidir.
***
Başbakan ile birlikte COP26 Başkanı olarak, dört ana hedef etrafında faaliyete geçilmesini ısrarla vurguluyorum. Birincisi, emisyonların bu yüzyılın yarısına kadar tam olarak sıfıra inmesi yönünde adımlar atmalıyız. Ülkelerin emisyonları azaltma konusunda net hedefler geliştirmesi gerekiyor. Ayrıca, kirliliğe en fazla neden olan sektörlerle ilgili önlemler almalıyız. Glasgow konferansı, kömür enerjisini tarihe gömme, ormanların yok edilmesini sonlandırma ve kirlilik yaratan araçların durdurulmasının sinyalini verme tarihi olmalıdır. Ülkeleri kömür gücünü bırakması için gelişmekte olan ülkelerle birlikte çalışarak temiz enerjiye geçmeleri ve kömür enerjisi üretimi finansmanının uluslararası anlamda sona erdirilmesi konusundaki G7 ülke taahhütleri sonrasındaki hızı kesmemeleri için destekliyoruz. İkinci hedefimiz, insanları ve doğayı, iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden korumaktır. Selden korunma, uyarı sistemleri ve iklim değişikliğinin neden olduğu kayıplar ve zararları asgariye indirme, önüne geçme ve mücadele etme gibi hayati çabalara gerçek anlamda ihtiyaç var. Üçüncü hedefimiz finanstır, zira önümüzdeki görevi onsuz yerine getirmemiz neredeyse imkansızdır. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere destek için söz verdiği yıllık 100 milyar doları sağlaması gerekmektedir. Birleşik Krallık bu konuda liderlik yaparak örnek teşkil etmekte olup 2021 ile 2025 arasında 11.6 milyar sterlin taahhüt etmiştir. Bütün gelişmiş ülkelerin de elinden geleni yapması gerekiyor. Dördüncüsü; bu hedeflere ulaşmak için birlikte çalışma gerekliliğidir. Buna, hükümetler arasında uzlaşma sağlanması da dahildir ki Glasgow'daki müzakereler başarılı olsun.
***
Ve bu da beni Türkiye ziyaretime getiriyor. Akdeniz havzasında yer alan Türkiye, iklim değişikliğinin kötü etkilerine özellikle maruz kalmaktadır. Bunun örnekleri son yaşanan kuraklıklar ve Marmara'daki "deniz salyası" olayında görülebilir. Türkiye'nin bakış açısını öğrenmek ve COP26 öncesinde bu konudaki istekliliği hep birlikte nasıl artıracağımızı görüşmek istiyorum. Türkiye, bir OECD üyesi ve bir G20 ülkesi olarak bölgede lider ülke konumundadır. Özellikle enerji, tarım, ormancılık, ulaştırma, sanayi ve atık sektörlerinde, su, güneş, rüzgar ve biyokütle gücündeki yenilenebilir enerji alanında, temiz büyüme yatırımları sayesinde iklim değişikliği ile mücadele için çok sayıda politikayı hayata geçirmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın eşi tarafından başlatılan çok azimli "sıfır atık" seferberliği, ormanları koruma ve çölleşmeyi önleme planları çok başarılıdır. Ancak daha da fazlasına ihtiyaç var. Bütün ülkelerin gelecek on yıl içinde bu konuda çok istekli olması ve yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmaya çalışması gerekiyor. Türkiye ile birlikte çalışarak, dekarbonizasyonun büyük ekonomik ve çevresel faydalarını ortaya çıkarmayı taahhüt ediyoruz. Ziyaretimden önce Birleşik Krallık hükümeti, Türkiye'ye, bir dizi düşük karbon projesini geliştirme ve yeşil teknolojiye geçiş için gerekli olan büyüklükte bir finansman yönlendirmesine imkan veren İklim Finansmanı Hızlandırma (CFA) programı başlattı. İklim değişikliği, küresel işbirliği ve çaba gerektiren küresel bir sorundur. COP26'da, daha iyi bir gelecek yaratma şansımız var; gezegene zarar vermeden refahı artırarak istihdamın yeşil ve havanın temiz olduğu bir gelecek. Haydi bu fırsatı kullanalım.