Siyonist İsrail rejiminin Gazze'deki soykırımına 2.5 aydır 'açık çek' veren ABD yönetimi ve binlerce sivilin ölümünü haber konusu bile yapmayan ABD medyası, mızrak çuvala sığmayınca her zamanki oyununu oynamaya başladı. İsrail'in Gazzelileri tamamen yok etme ve bölgeyi ilhak etme planı ortaya çıkınca artan uluslararası toplum baskısı ABD yönetimini 'demokrasi, özgürlük ve bağımsızlık' modelinde 'küresel süper güç' rolüne itti. Gazze soykırımının ilk günlerinde İsrail'e giderek Netanyahu'yla sıcak bir kucaklaşma yapan Biden, Uluslarararası Ceza Mahkemesi'ne İsrail hakkında yapılan şikâyetler sonrası, "Biz bağımsız Filistin devleti istiyoruz" demeye başladı.
Netanyahu'nun Filistinlilerin bölgeden sürülmesini istemesi ve iki devletli çözümü reddetmesi 'kan kardeşler'in arasındaki gerilimi yükseltti. ABD'nin Gazze'deki dönüşü, daha önce Srebrenitsa'da 8 bin Müslüman'ın katledildiği soykırım ile 1994'te Ruanda'da yüz gün içinde 800 bin insanın katlediği soykırımdakilerin aynısı. Nitekim Bosna'da 8 bin Müslüman'ın Sırplar tarafından öldürülmesine göz yuman ABD, Bosna Hersek'in kuruluşunda da önayak olarak demokrasinin büyük abisi rolüne girmişti. Ruanda'da yaşananlara aylarca soykırım diyemeyen ABD yıllar sonra yaptığı açıklamada kendisini Ruanda halkının koruyucusu ilan etti. DIŞ HABERLER