Başkan Erdoğan, Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC) tarafından New York'ta düzenlenen akşam yemeği etkinliğinde, Türk-Amerikan toplumunun temsilcileriyle yeniden bir araya gelmekten bahtiyarlık duyduğunu söyledi.
Etkinliğe ev sahipliği yapan TASC'a teşekkür eden Erdoğan, Türkiye'yi, kültürünü ve değerlerini ABD toplumuna tanıtan, milli menfaatleri "vatandaş diplomasisi" yoluyla koruyan ve kollayan faaliyetlerden ötürü TASC temsilcilerini tebrik etti.
Ticari ve ekonomik hayattaki başarılarıyla Türkiye'nin gurur kaynağı olan iş adamlarını ve girişimcileri kutlayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Birlik ve beraberliğiniz, Türk toplumunun çıkarlarının yerel ve federal düzeyde ilerletilmesi bakımından büyük önem taşıyor. Amerika'nın dört bir yanında düzenlediğiniz 'Türk Günü Yürüyüşleri' ve festivalleri ülkemizin Amerikalı dostlarımıza tanıtılmasına katkı sağlıyor. Ayrıca, milli kimliğimizin gençlerimize, yeni nesillere aktarılması noktasında da önemli rol oynuyor. Yurt dışında yaşayan insanlarımızın inanç ve kültür değerlerimize sahip çıkmasının öneminin sizler zaten farkındasınız. Nerede olursa olsun vatandaşlarımıza her fırsatta şunu hatırlatıyorum; biz entegrasyona sonuna kadar varız, asimilasyona ise aynı derecede karşıyız. Vatandaşlarımızın her alanda temayüz etmelerini, başarılı olmalarını, içinde yaşadıkları topluma katkı sunmalarını istiyoruz. Ama insanımızın kimliğini, öz değerlerini, inanç değerlerini kaybetmesini de arzu etmiyoruz. Yaşadığınız toplumda var olurken kendi dilinizi, kendi kültürünüzü, aslınızı, özünüzü hiçbir zaman unutmayın. Bu hususta Türk-Amerikan toplumunun iyi bir konumda olduğunu biliyor, bundan da memnuniyet duyuyorum."
Türkiye'nin terör belasıyla hem sahada hem de masada en büyük mücadeleyi veren ülkelerin başında geldiğini dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Amerika'daki Türk toplum olarak FETÖ ve PKK başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadelemize vereceğiniz destek çok önemlidir. Terör örgütü mensupları yalnızca ülkemizin menfaatlerini değil yurt dışındaki vatandaşlarımızı, ticari teşebbüslerini ve sivil toplum kuruluşlarını da doğrudan ya da dolaylı şekilde hedef alıyor. Amerikalı karar alıcıları ve ticari çevreleri yalana boğarak menfaat sağlamaya çalışan örgüt üyeleri Türk toplumu içerisinde de bölünme ve ayrışmaları körüklemeye çalışıyor. Türkiye karşıtı her operasyona gönüllü figüranlık yapan örgüt mensuplarına karşı sizlerden teyakkuz halinde olmanızı bekliyorum. Dün bunların oyunlarına gelmedik, bundan sonra da çok dikkatli olacağız. Milletin iradesine darbe yapmaya kalkan, ellerinde vatandaşlarımızın kanı olan, demokrasimize, huzurumuza, birlik ve beraberliğimize kasteden, hasılı tek gayesi Türkiye'ye ve Türk milletine zarar vermek olan bu hainlerle mücadelemizi hukuk zemininde sonuna kadar sürdüreceğiz."
"İSLAM VE YABANCI DÜŞMANLIĞI VATANDAŞLARIMIZIN DA HUZURUNU TEHDİT EDEN BÜYÜK BİR SALGINA DÖNÜŞTÜ"
Erdoğan, bir hususa özellikle dikkati çekmek istediğini vurgulayarak, "Son yıllarda Batılı ülkelerde bilhassa Avrupa'da İslam ve yabancı düşmanlığı vatandaşlarımızın da huzurunu tehdit eden büyük bir salgına dönüştü. Hemen her gün mescitlerimize, camilerimize, Müslümanlara ait iş yerlerine yönelik bir kundaklama olayı gerçekleşiyor. Aşırı sağcı akımların hedefinde de göçmenler ve Müslümanlar var. Sosyal medya ve kimi siyasetçiler ise ırkçı nefretin yayılmasını adeta teşvik etmekte, yangına körükle gitmektedir. Türkiye olarak vatandaşlarımızın yaşadığı ülkelerdeki aşırı sağcı akımları ve nefret söylemlerini yakından takip ediyoruz. Irkçılığın olduğu gibi İslam düşmanlığının da bir suç olarak tasnif edilmesi ve yasal yaptırıma tabi tutulması gerektiğini savunuyoruz." ifadelerini kullandı.
Başkan Erdoğan, 15 Mart'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda İslamofobi ile Mücadele Uluslararası Günü ilan edilmesinde İslam İşbirliği Teşkilatıyla birlikte öncü rol oynadıklarını dile getirerek, "Avrupa'da kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e karşı yapılan menfur saldırılarla ilgili Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Genel Kurulu'nun aldığı kararlara liderlik ettik. Tüm bu girişimler Batılı ülkelerin yasal ve idari düzenlemelerinin tadil etme ve aşırı sağla mücadelede yeni stratejiler geliştirmelerinde bir baskı unsuru oldu. Amerika'da da geçtiğimiz kasım ayında 'İslamofobi'ye Karşı Ulusal Strateji Belgesi'nin hazırlanmaya başlanması bunun güzel bir örneğini teşkil etti. Bundan sonra da Müslüman düşmanlığına karşı mücadeleye öncülük etmeyi sürdüreceğiz." şeklinde konuştu.
Türkiye aleyhindeki çeşitli çıkar gruplarının kongre üzerinde baskı kurmaya devam ettiklerinin görüldüğünün altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu gibi faaliyetlerin Türk-Amerikan kamuoyunda oluşturduğu rahatsızlığı en iyi sizler biliyorsunuz. Okul müfredatlarını asılsız iftiralarla doldurarak çocuklarımızın, gençlerimizin beyinlerini zehirlemeye çalışan bu zihniyete karşı teyakkuzda olmalıyız. Sizlerin de bu hasmane faaliyetlere birlik ve eşgüdüm içerisinde mukabele etmeniz, Amerikalı siyasetçileri, tarihi gerçekleri öğrenmesini sağlayacaktır. Tarihçilere bırakılması gereken konuların siyasete alet edilmesi ve çeşitli lobilerce istismar edilmesi ne Türk-Amerikan ilişkilerine ne de Türkiye'nin Ermenistan'la sürdürdüğü normalleşme çalışmalarına katkı yapacaktır. Ukrayna'da üçüncü yılına girmek üzere olan savaş, bölgesel ve küresel istikrarı tehdit ediyor. Bölgede kalıcı barış için diplomasinin öncelenmesi gerektiğini ilk günden bu yana vurguluyoruz. Dökülen her damla kanı, çatışmayla geçen her günü açık söylüyorum büyük bir kayıp olarak görüyoruz. Bu anlayışla adil barışın tesisi için gayretlerimizi sabırla sürdürüyoruz."
"KÜRESEL KURUM VE KURULUŞLAR, İSRAİL'İN KATLİAMINI ENGELLEYECEK HİÇBİR ETKİLİ ADIM ATMADI"
Erdoğan "Küresel sistem artık tüm etkinliğini, tüm inandırıcılığını kaybetmeye başladı. Görevi, barış ve güvenliği sağlamak olan kurumlar çok açık bir ahlaki çöküş içerisindedir. Gazze'de 352 gündür devam eden katliam bunu bir kez daha göstermiştir." diye konuştu.
Srebrenitsa'dan 30 yıl sonra tüm dünyanın gözleri önünde bu sefer Gazze'de son derece vahşi bir soykırım yaşandığını dile getiren Erdoğan, "Bugüne kadar 1,9 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Ve bu insanlar hiçbir altyapının olmadığı çok kötü şartlarda ellerinde avuçlarında ne kaldıysa onunla yetinerek hayatta kalma mücadelesi veriyor. Tüm bu acılar yaşanırken bir avuç yürekli insan dışında maalesef yönetimlerden gözle görünür hiçbir tepki yükselmedi. Aynı şekilde küresel kurum ve kuruluşlar Gazze'deki zulmü durduracak İsrail'in katliamlarını engelleyecek hiçbir etkili adım atmadı." ifadelerini kullandı.
"İŞGAL İSTİLA VE KATLİAM POLİTİKASININ DURMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ"
Başkan Erdoğan, yaptığı her hukuksuzluk karşısında ödüllendirilen İsrail yönetiminin her seferinde daha kanlı, daha insansız, daha vicdansız saldırılara giriştiğini kaydederek, "İsrail'in Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarında uyguladığı soykırım bölgemizin barışını da tehdit etmektedir. Lübnan'a karşı gerçekleştirilen son saldırılar ve İsrail tarafından yapılan son açıklamalar savaşı bölgeye yayma çabalarının açık tezahürüdür. Türkiye olarak bu işgal istila ve katliam politikasının bir an önce durması için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın kutsiyetine ve tarihi statüsüne yönelik hiçbir saldırıya sessiz kalmadık ve kalmayacağız." şeklinde konuştu.
ABD'de liderlerle gerçekleştireceği tüm temaslarda, kalıcı ateşkesin tesisi için siyonist İsrail'e her mecrada baskıyı arttırılması gerektiğinin altını çizeceğini söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şunu da özellikle ifade etmek durumundayım. New York sokakları dahil Amerika'nın pek çok farklı eyaletinde vicdan sahibi kesimler, Filistinlilerin acılarının dindirilmesi ve Filistin halkının kendi devletlerine kavuşmaları için sokaklara döküldü. Sizlerin de Washington'da, New York'ta, Boston ve Chicago'da Müslüman Amerikalılarla gerçekleştirdiğiniz faaliyetleri takdirle takip ettik. Sizden bu konudaki hassasiyetlerinizi sürdürmenizi bekliyorum. Rabb'im Filistinli mazlumların sesi olan herkesten razı olsun diyorum. Müslüman Amerikalılarla ve Amerika'daki farklı kesimlerle temas ve işbirliğini arttırmanızın faydalı olacağını vurgulamak isterim. Özellikle böylesi dönemlerde, güçlü bir duruş ve dayanışma sergilememiz fevkalade önemlidir. Türk Amerikan toplumunun her alanda en iyi ve etkin şekilde temsil edilmesi için asgari müştereklerde buluşabilmeniz, ayrıştırıcı değil kapsayıcı olmanız gerektiğinin altını tekrar çiziyorum. Şunu da lütfen unutmayınız. Gerek Amerika'daki temsilciliklerimiz gerek Türkiye'deki kurum ve kuruluşlarımız sizlerin yanındadır. Ekonomide, ticarette, sivil toplumda ve diğer alanlarda sizleri desteklemeye devam edeceğiz."
Programa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başkan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da katıldı.