KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorunundaki son duruma ilişkin basın toplantısı düzenledi.
RUMLAR YAN ÇİZİYOR
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıslı Türklerin Rumların hakim olacağı üniter bir devlette azınlık hakları ile yetinmeyi kabul etmeyeceklerini vurgulayarak, "Kıbrıs Rum tarafında da bazı çevreler iki ayrı devlet fikrine yakınlık duyabileceklerini ima etseler de Rum toplumunun büyük çoğunluğunun iki ayrı devlet oluşumunu onaylamayacağı aşikardır" dedi.
STATÜKO MU, SİYASİ EŞİTLİĞE DAYALI FEDERAL ÇÖZÜM MÜ...
"Bu durumda görünürdeki olasılık ya Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun da destek vereceği iki kesimli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm için çalışmak ya da statükonun devamına göz yummaktan ibarettir" diyen Akıncı, mevcut durumun bugün için Kıbrıslı Türkler açısından daha acı verici olsa da Kıbrıslı Rumlar bakımından da çözümsüz geçecek zamanın neler getireceğini kesin olarak öngörmenin kolay olmadığını ifade etti.
"Statükonun devamı her iki toplum açısından da çeşitli tehlikeler barındırmaktadır. O halde akıl işi makul bir uzlaşıyı federal çerçevede sağlamaktan geçmektedir. Bu noktada son günlerde Sayın Anastasiadis'in gündeme getirdiği desantralizasyon konusu ve siyasi eşitlik üzerine görüşlerimi sizinle paylaşmak istiyorum" diyen Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bilindiği gibi bulunacak çözümün her iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı olacağı birçok Birleşmiş Milletler kararında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri raporlarında, 11 Şubat 2014 mutabakatında ve iki taraf arasında sağlanan birçok uzlaşmada yer almaktadır. Egemenliğin iki toplumdan eşit olarak kaynaklanacağı, iki kurucu devletin yetkilerinin ve statüsünün eşit olacağı, iki toplum arasındaki ilişkinin bir çoğunluk-azınlık ilişkisi olarak nitelendirilemeyeceği hep karara bağlanmış hususlardır. Bunun yanında siyasi eşitliğin her federal kurulda eşit sayısal temsiliyet anlamında olmamakla birlikte federal hükümetin tüm organlarında ve kararlarında etkin katılım anlamı taşıdığı belirtilmektedir.
"Kıbrıs'ta ve Ege'de Türkiye'ye rağmen hiçbir adım atılamaz"
Dolayısıyla sözünü ettiğim Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde yürütülen müzakerelerde sayıca eşitlik olmayan kurullarda her iki taraftan da en az bir olumlu oy ilkesi üzerinde tartışılmış ve örneğin 7-4 olarak belirlenen Bakanlar Kurulunda bu ilke benimsenmiştir. Bunun da ötesinde dış politika, güvenlik ve savunma konularında başkan ve başkan yardımcısının kararları ancak birlikte alabilecekleri üzerinde uzlaşılmıştır."
Bu noktada Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis'ın açıklamalarından yola çıkacak olunursa durumun kafa karışıklığına yol açtığını söylemek durumunda olduğunu ifade eden Akıncı, "Şöyle ki, Sayın Anastasiadis, verdiği örnekte Bakanlar Kurulunda East-Med projesi oylanır ve Kıbrıslı bir Türk bakanın olumlu oyu da gerekli olursa bu durumda ne olacağını sorgulamıştır. Demek istemiştir ki Kıbrıslı Türk bakanlar doğalgaz için İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan-İtalya güzergahı yerine Türkiye üzerinden boru hattının gitmesini isteyecek ve diğer projeyi engelleyecektir. Sayın Anastasiadis böyle bir durumu kabul edemeyeceğini anlatmak istemiştir" diye konuştu.
Ortaya çıkan durumla ilgili Akıncı, "Birincisi, Sayın Anastasiadis daha önce kabul ettiği Federal Bakanlar Kurulundaki Kıbrıslı Türk bakanların kararlara etkin katılımını da artık geçersiz saymaktadır. İkincisi, sınırlı olarak geçerli saydığını düşünsek, bu defa da enerji konularını bile Kıbrıslı Türkler açısından yaşamsal bir alan olarak görmemektedir. Çünkü kendi ifadesine göre Kıbrıslı Türklere kendi yaşamsal konularında bir olumlu oy hakkını kabul ettiğini söylemektedir. Bu durumda Kıbrıs'ın doğalgazı ve nakil projeleri Anastasiadis'e göre federasyon kurulsa da sadece Rum toplumunu ilgilendiren bir konu olacaktır. Bunun mantıklı bir izahı olabilir mi?" şeklinde konuştu.
"BARIŞ VE İSTİKRARA KATKI İÇİN..."
Anastasiadis'in doğalgazın daha mantıklı, kısa mesafeli ve daha düşük maliyetli bir güzergah olan Türkiye üzerinden taşınmasına çözümden sonra bile razı olmadığını söyleyen Akıncı, "Kısacası ona göre Doğu Akdeniz enerji politikalarında Kıbrıslı Türklerin de, Türkiye'nin de yeri yoktur. Halbuki bu alanda Kıbrıslı Türkler ve Türkiye'nin de dahil olacağı, ortak akılla yürütülecek işbirliği projelerine ihtiyacımız olduğu açıktır. Ancak bu şekilde adamızda ve bölgemizde barış ve istikrara katkı yapmamız mümkün olacaktır" dedi.
Merkezi hükümette ortaklaşa karar alınması, her iki tarafın kararlara ortak katılımı istenmiyorsa bunun anlamının ya iki ayrı devlet ya da üniter bir devlet demek olduğunu kaydeden Akıncı, "Halbuki kurulmaya çalışılan ne biri ne de ötekidir. Eğer bu hala hazmedilemeyecekse, toplumlarımızı da dünya kamuoyunu da oyalamaya gerek yoktur. Şimdi açık ve net olma zamanıdır" dedi.
"GÜVEN ARTTIRICI ÖNLEMLER GERÇEKLEŞTİRİLEMEDİ"
Cep telefonları ve elektrik şebekelerinin birleştirilmesi konusunda da görüşlerini dile getiren Akıncı, her iki konunun da 2015 yılı Mayıs ayında uzlaşılan iki güven artırıcı önlemlerden olduğunu, tüm teknik alt yapılar müsait olmasına rağmen gerçekleşmediğini kaydetti. Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cep telefonları konusunda Güney'de geçerli olan bir yasanın Kuzey'deki telefon operatörleri ile işbirliği yapılmasına imkan vermediği söylendi ve olay orada tıkandı. İsteyenlerin çift sim kart (Dual Sim Kart) kullanması önerildi. Bu kuşkusuz isteyenler tarafından bugün de uygulanabilir. Ama bu bireysel bir çözümdür. Bizim arayışımız, iki tarafın kurumları arasında birbirlerini tanımasalar da işbirliğini geliştirmek ve geleceğe hazırlanmaktır. Son günlerde bu konuda bazı olumlu gelişmeler olabileceği bilgisi getirildi.
Bunun üzerine eğer toplumlarımıza bu konuda iyi haber verebileceğimiz bir durum oluşursa 12 Kasım'da (yani bugün) ara bölgede yeniden buluşmayı kararlaştırdık. Ne yazık ki olmadı. Bunun nedeni olarak da Kıbrıs Türk tarafının siyasi avantaj peşinde olduğu iddia edildi. Bunlar geçerliliği olmayan argümanlardır. İki tarafın operatörleri arasında Lüksemburg üzerinden sağlanacak işbirliği, ne siyasi tanınma getirir ne de Avrupa müktesebatına aykırıdır. Bunu Avrupa Birliği komisyonu da teyit etmiştir. Kıbrıslı Türk operatörler Güney Kıbrıs hariç tüm dünya ile Lüksemburg veya İsviçre üstünden iletişim kurabilmektedirler ama Kıbrıs'ta bu yapılamamaktadır. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar Afrika dahil dünyanın her yerinden evleri ile konuşabilmekte ancak adanın bir tarafından diğerine geçince bunu yapamamaktadır. Bunun mantıklı bir izahı yoktur."