Karabağ bölgesinin durumu, uluslararası platformlarda sık sık gündeme gelirken bölgedeki devletler de arabuluculuk rolü ile zaman zaman iki ülke arasındaki soruna müdahil oldular. Son olarak, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Şubat ayındaki Münih Güvenlik Konferansı'na katılmışlardı. İkisinden de Dağlık Karabağ'ın tarihsel bir arka planına değinmeleri istendi. Ancak bu isteğe Ermenistan Başbakanı tepki gösterdi.
Aliyev, Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'ın bir parçası olmasının "tarihi gerçek" olduğunu savunarak, "Çatışmanın nasıl çözüleceğini konuşmak için önce geriye dönüp tarih konusuna bakmamız gerekiyor" dedi.
"Cumhurbaşkanı Aliyev'den tarihe çok fazla girmemesini rica ediyorum" diyen Paşinyan, bölgenin yalnızca Sovyetler Birliği'nin ilk yıllarında alınan bir kararla Azerbaycan'ın bir parçası olduğunu iddia etti.
Bölgenin tek taraflı bağımsızlığını ilan etmesiyle başlayan çatışma, 1990'lardan bu yana hiç bu kadar şiddetlenmemişti. Son iki haftada yaşananların ardından analistler, tarihi yükün Ermenistan ve Azerbaycan'ın uzun vadeli bir anlaşmaya varmasını engellediğini, ancak kısa süreli ateşkesler ile durdurulduğunu söylüyorlar.
Azerbaycan için Dağlık Karabağ, Azerbaycan devletinin ayrılmaz bir parçasıdır ve BM tarafından bu şekilde tanınmaktadır. Persler ve Selçuklu Türkleri'nin yaşadığı ve hüküm sürdüğü asırlık bir Müslüman yerleşim yeri kimliğine sahiptir.
Münih'te iki liderin bir araya geldiği tartışmalarda Paşinyan, 1920'lerin başında Karabağ'ı Azerbaycan'a dahil etme kararının, o zamanlar Sovyet milliyetler komiseri Joseph Stalin'in "kişisel inisiyatifinden" kaynaklandığını söyledi. Aliyev bu iddiaya sert bir dille yanıt verdi.
Sovyetler Birliği döneminde Ermeniler Dağlık Karabağ'da çoğunluğu oluşturuyordu ve Ermenistan Sovyet cumhuriyeti, Karabağ'ın kontrolünü ele geçirmek için Moskova'ya defalarca baskı yaptı.
Ancak Sovyetler Birliği dağılmaya başladığında, ayrılıkçı bir cumhuriyet ilan edildi ve savaş çıktı. Ermeni işgali burada başladı.
Yüzbinlerce Azerbaycanlının Karabağ'dan göç ettirilmesi ve Azerbaycan'ın çevresindeki yedi bölgenin Ermeni güçleri tarafından işgal edilmesi ile Karabağ'ın nüfusunun neredeyse tamamı Ermeni oldu.
Ancak Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığı hiçbir zaman, Ermenistan da dahil olmak üzere, başka hiçbir devlet tarafından tanınmadı.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Geniş Avrupa programı direktörü Nicu Popescu, "Ermenistan ve Azerbaycan'ın pozisyonları o kadar sağlamdır ki, uluslararası toplum bunlar üzerinde pratik bir etkiye sahip değildir" açıklamasında bulundu.
En olası senaryonun çatışma döngüsünün sona ermesi ya da kesin bir askeri zafer değil, bir toprak savaşına dönüşmesi olduğunu söyledi.
Ağustos ayında Karabağ'ı ziyaret eden Paşinyan, "Artsakh (Karabağ) Ermenistan'dır, bu kadar" diyerek Ermenistan ile birleşme çağrısı bile yapmıştı.
Aliyev geçtiğimiz hafta "Oraya (Karabağ) geri dönmeliyiz" dedi ve burayı "bizim toprağımız" olarak nitelendirdi.
International Crisis Group analistleri, ateşkesin 2016'daki son kavgayı sona erdirmesinden bu yana, "barış süreci, öfkeli söylemlerde buna karşılık gelen bir artışla birlikte sanal bir durma noktasına geldi" dedi.
Ermenistan-Azerbaycan çatışması Ortadoğu'dan savaşçıları çekiyor
Son iki haftadır, Raffi Ghazarian evde ve işte televizyonda Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki çatışmalarla ilgili haberleri izliyor. 50 yaşındaki Ermeni asıllı Lübnanlı, çatışmalar devam ederse her şeyi bırakmaya ve atalarının topraklarını savunmak için gönüllü olmaya hazır olduğunu söyledi.
Lübnan'daki Ermenilerin aktardığı bilgilere göre, Lübnan'ın büyük etnik Ermeni nüfusunun bir kısmı, sayıların az olduğunu söylese de, savaşa katılmak için çoktan Ermenistan'a gitti.
İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz, "Ermenistan Dağlık Karabağ'dan ya çekilir, ya da kovulur. Ermenistan'ın 1991'de Azerbaycan topraklarının bir kısmını işgal etmesiyle başlayan bu sorun neredeyse 30 yıldır sürüyor." ifadelerini kullandı.
İSTİB'den yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Kopuz, daha önce de kısa süren çatışmalar yaşandığını ancak bu kez durum farklı bir yöne gittiğini belirtti.