Tüm dünyaya uzun yıllardır "Fırsatlar Ülkesi" olarak lanse edilen ABD'de, ulusal krizin kökleri her geçen gün derinleşiyor.
Sosyal devlet anlayışının olmadığı, bireysellik üzerine kurulu bir sistem içinde var olmaya çalışan Amerikan halkı, son iki yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisiyle de beraber büyük bir krizle karşı karşıya kaldı.
AMERİKAN HÜKÜMETİNE TEPKİ BÜYÜYOR
İşsizlik seviyesinin rekora koştuğu ülkede halk, aylardır büyük bir gıda kriziyle de baş etmeye çalışıyor. Ülkede, koronavirüs salgınıyla birlikte iş gücü sorunları, hava koşulların sertleşmesi ve önlenemez bir biçimde yükselen tüketici talebi, halihazırda ciddi fiyat artışlarının yaşandığı ülkede kıtlık endişesini de beraberinde getirdi.
Ülke ekonomisinde, yeni hükümetle birlikte yaşanan sarsıntılardan sonra alım gücünün eksilere düşmesi, halkı isyan etme noktasına getirmiş durumda.
Aralarında temel gıda ve hijyen ürünleri de olmak üzere yüzlerce ürünün maliyetinin artmasıyla birlikte, Amerikan halkı içinde yaşanan sınıfsal uçurum bir kez daha dikkat çekmeye başladı.
ABD hükümetine yönelik eleştirilerin en başında ise asgari ücret oranları geliyor. TRT World tarafından hazırlanan bir belgesele konuşan, son 20 yılını evsizler üzerine çalışarak geçirmiş olan uzman Donald Whitehead, ülke gerçeklerini gözler önüne serdi.
"ABD'DE BARINMAYA İMKAN SAĞLAYACAK BİR MAAŞ VERİLMİYOR"
Hükümet tarafından belirlenen asgari ücret oranlarının, ülkenin hiçbir yerinde insani şartlara sahip bir barınmaya olanak vermediğini aktaran Whitehead, verilen ücretlerin bir ailenin 2 odalı bir daireyi dahi karşılamasının mümkün olmadığını belirtti.
Asgari ücret kazanan ailelerin yalnızca yüzde 10'unun, tek odalı bir ev tutabildiğini aktaran Whitehead, ücretlerde herhangi bir iyileştirme olmadığından, fakir halkın her geçen gün fakirleştiğini ifade etti.
SAĞLIK SİSTEMİ ULUSAL KRİZ YARATIYOR
Yapılan son anketlerle birlikte her 10 Amerikalının 8'i, ciddi bir hayat pahalılığı ile boğuştuğu anlaşılıyor. Halkın yüzde 75'inin ekonomiden şikayetçi olduğu ülkede bir diğer büyük sorun ise sağlık sistemi. Yıllardır sağlık sigortası probleminin yaşandığı ülkede tedavi görmenin giderek pahalılanması, hükümete yönelik isyanı da beraberinde getiriyor.
Bireysel borçlanmanın en büyük sebebi olarak gösterilen sağlık sigortası sorunları, sıradan bir muayene ve tedaviyi bile binlerce dolarlık bir masraf haline getirebiliyor.
Devlet tarafından karşılanan herhangi bir sağlık sigortasının olmadığı ülkede sosyal yardım ücretleri de oldukça yetersiz. Bu durumsa, halkı geçinmek için daha da fazla kredi ve borç almaya zorluyor ve bu ulusal bir krizi de beraberinde getiriyor.