Londra merkezli Britanya Müslüman Konseyi (MCB) konuya ilişkin yayımladığı açıklamada, Avrupa'da iş yerlerinde çalışan kadınlara başörtüsü yasağı getirilebileceği yönündeki kararı "çağ dışı" olarak tanımlandı.
Kararın "adalet ve eşitlik adına üzücü" diye nitelendirildiği açıklamada, "Popülizm ve bağnazlığın tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkmış olduğu bir dönemde böyle bir kararın, dini topluluklara karşı ayrımcılığı normalleştirmek isteyenlere yeşil ışık yakmasından korkuyoruz." ifadeleri kullanıldı.
''MÜSLÜMANLARIN İŞ BULMASINI DA ÖNLEYECEK''
Açıklamada, bu kararın, başörtüsü kullanmayı seçen birçok Müslüman kadının iş bulmalarını önleyeceği uyarısı da yapıldı.
Anglikan Kilisesinden (CoE) yapılan açıklamada da bu tür bir kararın tüm dinler üzerinde etkisi olacağı dile getirildi.
CoE açıklamasında, "Bu karar, din ve ifade özgürlüğüyle ilgili önemli soruları gündeme taşıyor. Karar, 'iş yapma özgürlüğünü' inancı ifade özgürlüğünün üzerinde görerek, potansiyel olarak kurumsal menfaatleri bireylerin menfaatlerinin üzerine yerleştiriyor." ifadeleri kullanıldı.
Londra Merkezli Uluslararası Af Örgütünün Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen de kararın "ön yargıya arka kapı açtığı" değerlendirmesinde bulundu.
HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
Adalet Divanının aldığı kararın "hayal kırıklığı yarattığını" söyleyen Dalhuisen, "Kimlik ve görünümün politik bir savaşa dönüştüğü bir dönemde, insanların ön yargılara karşı daha az değil, daha fazla korunmaya ihtiyacı var. Hükümetlerin artık vatandaşlarının haklarını geliştirmesi ve koruması gerekli." görüşünü dile getirdi.
Gelişmelere ilişkin konuşan İngiliz Parlamentosunun alt kanadı Avam Kamarasının Kadın ve Eşitlikler Komisyonu Başkanı Maria Miller da, hükümetin bu konuda bir an önce açıklama yaparak net tavır alması çağrısında bulundu. Miller, yasağın özellikle iş hayatında bulunan Müslüman kadınları "cezalandırabileceğine" dikkati çekti.
AB DİVANININ ALDIĞI KARAR
Merkezi Lüksemburg'da bulunan AB Adalet Divanı, iş yerlerinde çalışanların "görünür bir biçimde dini, siyasi, felsefi sembolleri taşımaları" hakkında Belçika ve Fransa'dan yapılan iki başvuruyu karara bağlamıştı.
Mahkeme, "işverenlerin, çalışanların iş yerlerinde iç kurallar gereği herhangi bir siyasi, felsefi veya dini sembolün görünür kullanımını yasaklamasının doğrudan ayrımcılık teşkil etmediğine" hükmetmişti.