Bugün, Türkiye'deki darbe girişiminin üçüncü yıldönümü.
Saldırılardan sadece dört gün sonra Ankara'ya ziyaret ettiğimden, yaşananları çok net hatırlıyorum.
F16 bombalarının meclis binasına verdiği hasarı gördüm. Havada hala duman kokusu vardı. Yaşanan şiddet ve kullanılan güç, şok ediciydi. O ziyarette, Türkiye'nin demokratik kurumlarına yapılan saldırının ne kadar ciddi olduğunu çok yakından gördüm.
Son üç yıl boyunca, Birleşik Krallık Hükümeti'nin Avrupa ve Amerika'dan Sorumlu Bakanı olarak, Türkiye'deki gelişmeleri çok yakından ve büyük bir ilgiyle takip ettim. Takdire değer dirayeti sayesinde Türkiye'nin tekrar ayağa kalkacağına güvenim tamdı. Bu süreçte Birleşik Krallık, her zaman olduğu gibi, normalleşmeye dönüşü teşvik etmek için kimi zaman eleştirel ama önemli bir dost olarak hep Türkiye'nin yanında oldu. Bu açıdan, Temmuz 2018'de OHAL'in kaldırılması son derece iyi ve memnuniyetle karşılanan bir adım oldu.
Geçtiğimiz yıl yapılan başkanlık ve meclis seçimleri ve bu yıl yapılan yerel seçimler, tüm dünyaya Türk halkının demokrasilerine duyduğu güçlü bağlılığı koruduğunu gösterdi.
***
Türkiye'nin resmi olarak Başkanlık sistemine geçişi de o dönemdi. Bu yeni sistemde, Türkiye'nin demokratik geleneklerini daha da geliştireceğini ve Türk halkının darbe gecesi savunduğu demokrasiyi ve özgürlükleri koruyup güçlendireceğini umuyorum. Bu süreçte, bu demokratik değerleri ve ilkeleri korumak için Türkiye'nin yanında olacağız. Sağlıklı bir demokrasi için özgür basın hayati bir önem taşımaktadır. Bu yüzden, Dışişleri Bakanımız basın özgürlüğünü desteklemek için yürütülen uluslararası kampanyaya öncülük etmektedir. Bu konu, geçtiğimiz hafta Londra'da katıldığım uluslararası bir konferansın da odağı olmuştur. Bu konferansa Türkiye'nin de katılmış olmasından büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Son üç yıl boyunca, Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi yaşananların şokundan kurtulurken Birleşik Krallık hep yanında oldu. Bu zaman zarfında halklarımız arasındaki dostluk daha da güçlendi;
bu yıl, rekor sayıda Britanyalı, neredeyse 3 milyon Britanyalı, tatil için Türkiye'ye gelecek. Ticaretimiz hızla gelişmeye devam ediyor, geçen yıl Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Britanya Başbakanı Theresa May'in Ocak 2017'de belirlemiş oldukları 20 milyar Amerikan Doları hedefini aştık.
***
Darbe girişiminin hemen ardından yaptığım ziyaret, hükümetlerimiz arasındaki ilişkilere ivme kazandırdı. NATO müttefikleri, G20 ülkeleri ve Avrupa Konseyi'nin kurucu üyeleri olarak, terörle mücadele ve insan kaçakçılarının yakalanması gibi hayati öneme sahip pek çok konuda işbirliği yapıyoruz.
Tabii ki, Brexit ile birlikte Birleşik Krallık'ta da bir takım köklü değişiklikler oldu. Ama Brexit, Türkiye'nin stratejik değerine verdiğimiz önemi değiştirmeyecek. Brexit, bazı sınamaların yanı sıra fırsatlar da sunacak. Avrupa Birliği'nden ayrılmamızın sonrasında Birleşik Krallık olarak, en çok önem verdiğimiz ortaklarımızla ikili ilişkilerimizi güçlendirmek için daha çok çaba harcamamız gerekecek.
NATO müttefiği, Avrupa Konseyi üyesi, bir G20 ekonomisi ve bölgesel büyük bir güç olarak Türkiye, doğal olarak gelecekteki en önemli ortaklarımızdan birisi olacak. Türkiye ile işbirliğimizi, şu anda birlikte çalışmakta olduğumuz ve ülkelerimizi doğrudan etkileyen tüm alanlarda daha da genişletmeye devam etmek isteyeceğiz. Ve aynı fikirde olsak da olmasak da, ülkelerimiz için önemli olan tüm konularda Türkiye ile iletişim halinde olacağız.
15 Temmuz, artık Türkiye'de bir "Demokrasi ve Milli Birlik Günü" olarak kutlanıyor. Türkiye'nin demokrasisini çökertme girişimine verilebilecek en güzel yanıt, demokrasinin çağdaş Türk yaşamının merkezindeki yerini daha da sağlamlaştırmak olacaktır. Demokrasilerinin ellerinden alınması girişiminden başarıyla kurtulmuş olan Türk halkı, şu anda demokrasilerine ve onun temel bir parçası olan özgürlüklerine her zamankinden çok daha bağlı görünüyor. İşte bu da, o korkunç 15 Temmuz 2016 gecesinden alınabilecek en iyi miras.