Ekonomik kriz nedeniyle zor günler geçiren ve neredeyse iflasın eşiğine gelen Yunanistan'ın etkin gazetelerinden Eleftherotypia'nın "E" adlı dergisi, 102 sayfasını tümüyle Türkiye'ye ayırdığı sayısında ülkenin önde gelen düşünürlerine "Türkiye ile Yunanistan arasında bir konferedasyona nasıl bakacaklarını" sordu. Çoğunluk, fikre sıcak bakacaklarını ifade etti. Yunanistan'ın etkin gazetelerinden Eleftherotypia'nın "E" adlı dergisi, 102 sayfasını bütünüyle Türkiye'ye ayırdı. Dergi, ülkedeki "Türkiye" ve "Türk" imajını, "komşumuzun bilinmeyen yanları" adı altında irdeledi. Dergi, birçok Yunan fikir adamına, Türkiye ile Yunanistan arasında bir konfederasyon kurgusuna nasıl baktığını sordu. Bu soruya, şöyle cevaplar geldi:
Düşünür-Yazar Stelios Ramfos: Yunanistan'daki mali kriz patlak verdiğinde, etrafımdakilere sordum: Ülkemiz iflas ederse, Yunanistan'ın dümenine kimin geçmesini tercih edersiniz? Almanlar'ın mı? Türkler'in mi? Ezici çoğunluk Türkler'i tercih etti. İstanbul'un fethinde, 'Papalık külahı yerine Türk sarığını' tercih eden Bizanslılar gibi. Çünkü ikimiz de şarklıyız. "Una raça una faça" (tek ırk, tek çehre) deyimi aslında Yunanlar'la Türkler arasında da geçerli.
Mizah yazarı Hıristoforos Kasdaglis: Türkiye aslında Yunanistan'ın en ideal komşusudur. Türkler; bizi işgal etmelerine, başka dinden, kurnaz, diplomat ve nüfusça fazla olmalarına rağmen her derdimize deva oluyorlar. Rekabetten dolayı, Ege'de petrol ve doğalgaz arıyoruz. Türkiye'de nüfus artıyor diye, Yunan ailelere çocuk yardımı yapılıyor.
Boğaziçi Üniversitesi'nin Tarih Profesörü Vangelis Kheriotis: Böyle bir federasyon, romantizmi çağrıştırsa da, Doğu Akdeniz ve Balkanlar'da tek hâkimiyet kurabilecek, Ege ve Kıbrıs gibi sorunları ortadan kaldıracak güçte olacaktır. Yunanistan'ın geçirmekte olduğu mali kriz ve Türkiye'nin kalkınma hamlesi yaşadığı dönemde böyle bir senaryonun tartışılması ilginçtir.
Türkolog ve Asya Bilimleri Profesörü Yannis Mazis: 1967'da albaylar cuntası mimarı Yorgos Papadopulos, Türkiye ile Yunanistan'ın konfederasyon kurmasına o denli sıcak bakıyordu ki, bunun 40-50 yıl içinde gerçekleşeceğine bile inanıyordu.
Yunan Dış Politika ve Avrupa Araştırmaları Merkezi Başkanı Thjanos Dokos: Böyle bir senaryonun tatbikatlarda bile yeri olması mümkün değil.
'KOMPLEKSİMİZ FAZLA'
Dergide; iki milletin birbirlerini "kötü" olarak görmelerine, tarih kitaplarındaki çarpıklıklar ve romanlardaki karakterler sebep gösterildi. Yazar Theodoros Grigoriades, Türkler'in özellikle 1930'dan sonra kötü karakter olarak betimlenmesini şöyle açıkladı: "Yunanlar, Türk'e karşı duydukları korkuyu üzerinden atamadı. Bizim Türkler'e karşı duyduğumuz kompleks, Türkler'inkinden fazla. Çünkü geride bıraktığımız yurtların kaygısından kurtulamadık." Herkül Milas da; Türk tarih kitaplarında Türkler'in Yunanlar'a, Yunan tarih kitaplarında ise Yunanlar'ın Türkler'e çektirdiği eziyetlere hiç yer verilmediğini hatırlattı. Milas, "Öğrenciler, asker gibi yetişiyor. Oysa tarih kitapları tarafsız yazılmalı" dedi.
'Ezeli düşman mı'
'E' dergisindeki giriş yazısında "İstanbul'u fetheden, ecdadımızı kovalayan, kimi zaman Kemal'in (Atatürk), şimdilerde ise İslam'ın bayrağı ile bizi tehdit eden ezeli düşmanımız mı? Bu konulara ışık tutmakla varsaydığımız hayalet yok olacaktır" ifadeleri yer aldı.