Diyarbakır'da içme suyu kapasitesini arttırmak amacıyla harekete geçen Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi (DİSKİ) Genel Müdürlüğü, Kanuni Sultan Süleyman'ın şifa bulduğu Hamravat suyu olarak da adlandırılan Gözeli Havzasında açtığı sondaj kuyusu sayısı 4'e ulaştı.
Ekiplerin Gözeli su kaynağından maksimum seviyede faydalanmak amacıyla, 16 mevcut sondajdaki rehabilite çalışmalarının tamamlanmasıyla kent merkezine verilen suyun yüzde 13'ü Hamravat suyundan karşılanmış olacak.
GENEL SEKRETER ÇİFTÇİ ÇALIŞMALARI İNCELEDİ
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Çiftçi, devam eden çalışmaları inceleyerek DİSKİ Genel Müdürü Fırat Tutşi'den bilgi aldı.
Bölgede yürütülen çalışmanın öneminde dikkat çeken Çiftçi, şunları dile getirdi: "Şehrimizin su konusunda geleceğini garanti altına alıyoruz. Sağlıklı ve kesintisiz içme suyu talebini karşılamak adına, Gözeli Su Havzasında açtığımız yeni sondaj kuyularında verimli su elde ettik. Hayırlı olsun."
Çalışmaları hakkında bilgi veren Tutşi ise, şunları aktardı: "Açılan her sondaj ve rehabilitasyon sonucunda tarihi Hamravat suyumu korumuş ve geliştirmiş olacağız. Kaynak suyumuzu korumak, sahip çıkmak ve gelecek nesillere ulaştırmak amacındayız."
HAMRAVAT SUYU
Diyarbakır'ın bilinen en eski su isale hattı, rivayete göre Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Şehre 14 km mesafede bugün Serapgüzeli köyü diye bilinen ve Gözeli mevkiinde bulunan kaynaktır. Gözelerin (su kaynakları) oluşturduğu alan olduğu için gözeli ismi ile anılmış olup ve bu mevkiide Diyarbakır tarihinde önemli bir yere sahip olan kaynak ise Hamravat Suyu adıyla ünlüdür.
Kış mevsimini Halep'te geçiren Kanuni Diyarbakır'a gelmek üzere 6 Haziran 1549'da Halep'ten ayrılır. Gelirken yolda hastalanır ve hasta olduğu halde Diyarbakır'a gelir, kendisi çam ve meşe ağaçları ile kaplı bol oksijenli Karacadağ yaylasına götürülür, burada kaldığı sürece bu yaylanın sütünden, yoğurdundan, peynirinden ve gayet lezzetli etlerinden yiyerek temiz hava, bol oksijen ve "Hamravat" suyu ile şifa bulur.
Rivayet edilir ki Kanuni şifa bulduktan sonra:
"Alem içre bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Saltanat dedikleri bir cihan kavgasıdır
Olmaya baht-ü saadet dünyada vahdet gibi''
Mısralarıyla başlayan ünlü beyitini Karacadağ'da yazmıştır, burada sağlığına kavuşan Kanuni 4 Kasım 1549'da Diyarbakır'dan ayrılmıştır.