Amerika'da popüler olan ketojenik diyet fırtınası ülkemizde spor salonlarında ve sosyal medyada zayıflamak isteyenlere göz kırpıyor. Evet zayıflattığı üzerine hiç yorum yapmaya bile gerek yok. Çünkü kısa sürede ciddi kilo kayıplarına neden olabiliyor. Ancak zayıflarken sağlığa olan etkileri ve sağlığa ilişkin iddiaları tamamen belirsiz ve kanıtsız. Burada tartışılması gereken her hızlı zayıflama hikayesi, sağlıklı zayıflama mıdır? Zayıflatan her şey sağlıklı anlamına gelmeye başlar. Hatta uygulanan sağlıksız diyetlerin yan etkileri bile görmezden geliniyor. Ketojenik diyet, esas olarak düşük karbonhidratlı ve yüksek yağlı bir diyettir. O zaman bu diyeti masaya yatırıp kısa ve uzun vadede vücudumuz üzerindeki etkilerine bir bakalım.
KETOJENİK DİYET NEDİR?
Günlük ortalama 20-50 gram gibi çok düşük miktarda karbonhidrat içeren ve bol miktarda her türlü yağ ihtiva eden beslenme modelidir ketojenik diyet. Karbonhidrat kısıtlıdır bu diyette. Amaç yağların metabolize olmasını sağlayarak kısa sürede vücudun yağ yakmasını sağlamaktır. Fakat bu arada oluşan keton cisimciği böbreklere hasar verir. Normalde vücudumuz, böbrekler, kan hücrelerinin oluşumu ve beyin için en az 120-130 gram karbonhidrata ihtiyaç duyar. Karbonhidrat alımı bu miktarın altında kalırsa zamanla böbreklerde taş oluşur, kırmızı kan hücreleri üretimini azaltır bu da bağışıklığı bozar. En önemlisi beyin keton cisimlerini uzun vadede enerji kaynağı olarak kullanmadığı için hafıza kayıplarına sebep olabilir. Ketojenik diyetin kısa vadede zayıflama üzerinde olumlu etkileri olsa da uzun vadede oluşturacağı riskler epey bir sıkıntı yaratabilir gibi görünüyor.
GASTROİNTESTİNAL BOZUKLUKLAR
Ketojenik diyette dışkı ağırlığını arttıran ve dirençli nişasta dediğimiz kolon sağlığını koruyan diyet liflerinin çok az olması bağırsak dengesini bozar. Yetersiz sağlıklı karbonhidrat beslenmede olmadığında kolonda yararlı bakterilerin çoğalması için enerji kaynağı yaratan fermantasyon oluşmaz. Bağırsağın ph dengesini koruyan kısa zincirli yağ asitlerinin üretimi yapılamayınca kolon fonksiyonu ve bağırsağı koruyan mukoza sağlığı bozulur. Ve kabızlık, demir, kalsiyum ve magnezyum gibi minerallerin emilimlerinde bozulma gastrointestinal sistemde ciddi problemler ortaya çıkmaya başlar.
KEMİK SAĞLIĞINI BOZAR
Ketojenik diyetler, düşük karbonhirat alımından oluşan açığın kapatılması için hem yüksek yağ hem de yüksek protein içerir. Yüksek protein içeren diyetler, belli aminoasitlerin bölünmesinin sonucu olarak ciddi miktarda asitli bileşenler oluşturur. 'Asit yükü' ismi verilen bu durumun, potasyum gibi minerallerin yardımıyla ortadan kaldırılması gerekir. Ancak ketojenik diyette, meyve ve sebze tüketim miktarı da çok düşük olduğu için vücut bunu yapamaz. Böyle olunca vücudumuz aşırı asit oluşumunu önlemek için kemik tarafından kalsiyumu çeker. Bu da kemik kaybına ve artan osteoporoz riskine neden olur. Ayrıca yüksek yağ almaya devam ederseniz bir aydan sonra bu diyeti uygulamayı sürdürdüğünüzde zayıflayamazsınız.
EGZERSİZ PERFORMANSINI AZALTIR
Ketojenik diyetin bir başka olumsuz etkisi de vücudun glikojen depolarının boşalmasıdır. Glukoz, çalışan kaslar için temel enerji kaynağı olduğundan boşalan glikojen depoları kas dokusunda laktik asit birikimine neden olarak herhangi bir egzersizi uzun süre yapmanızı engeller. Yani zayıflama sürecinde fiziksel aktivitenin düzenli yapılmasını önler.
ATEROSKLEROZ RİSKİNİ ARTIRIR
Bu diyet doymuş yağ çeşitlerinin tüketilmesine izin verir. Krema, tereyağı, şarküteri ürünleri ve kaymak karbonhidrat yerine önerilen besinlerdir. Bu besinlerin aşırı tüketimi damar sertleşmesi yani ateroskleroz riskini artırır.
DİĞER YAN ETKİLER
Ketojenik beslenmeyi uzun aylar uygulayabilenlerde sarkopeni yani kas erimesi gözlenmiştir. Sinir sisteminde bozulma, böbreklerde farklı cins taşların meydana gelmesi, karaciğerde yağlanma, hormonlarda dengesizlik, ağızda asetona benzer bir koku, baş ağrısı, uykusuzluk, halsizlik, seks isteğinde azalma ve midede bulantı yakınılan şikayetlerden bazıları. Bu yan etkilerden dolayı insan metabolizmasına uygun bir beslenme programı olarak görünmemektedir.
KETOJENİK DİYETİN YARARLARI VAR MI?
Harvard Tıp Fakültesi otoriteleri ketojenik tip bir beslenme ile sağlıklı bir yaşamın temelinin atılamayacağını söylüyor. Bu diyetin iddia edildiği gibi beyin kanseri, Parkinson ve Alzheimer gibi bilişsel hastalıklardan koruduğu, multiple skleroza ve otizme çare olduğu hatta uyku bozukluklarına iyi geldiği konusunda insan çalışmaları ile desteklenmiş net bilgiler yok. Ketojenik diyet, zayıflama amacıyla son yıllarda popüler olmuş olsa da aslında 100 yıldır klinik bir hastalık olan epilepsi tedavisinde alternatif tedavi olarak uygulanabileceği bilim otoriteleri tarafından onaylanmıştır. Onay şartı; yakın kan şekeri takibi yapılarak doktor ve diyetisyen kontrolünde uygulanmasıdır. Ve erişkin epilepsili hastalarda uygulanmaması gerektiği sadece ilaca dirençli epilepsisi olan çocuklarda nöbet sıklığını azaltmak için etkin olduğunun altı çizilmektedir.