İki ay önce Yıldız Holding'in yönetim kurulu başkanı Murat Ülker'den ilginç bir davet aldım. Godiva'nın New York araştırma mutfaklarında geliştirilmiş ve gelecek yıl Kuzey Amerika ve Japonya pazarlarında satışa çıkacak pralin serisini tatmayı öneriyordu. Paşabahçe'nin manzaralı bir tepesinde yer alan holdinge ait küçük lokalde birkaç meslektaşımla birlikte katıldığım tadım heyecan vericiydi.
İlk kez alanında bir dünya devi olan bir Türk markasının pralinlerini Boğaz manzarası eşliğinde tatmaktan büyük mutluluk duydum.
2007'den beri Yıldız Holding bünyesindeki Godiva'nın da yönetim kurulu başkanı Murat Ülker ile tanışmamıştım. Tattığımız pralin serisi Murat Ülker'in önerisiyle çeşitli malzemelerin zencefil, tarçın, karanfil, biber gibi baharatla harmanlanmasıyla hazırlanmıştı ve sonuç nefes kesiciydi.

ÜNLÜ ŞEF TÜRKİYE'DE
Bu tadımı çok istediğim halde sizlerle paylaşamadım. Çünkü şimdilik Türkiye'de satılması düşünülmeyen bir ürün hakkında uzun uzun bilgi vermenin anlamı yoktu. Ama geçtiğimiz günlerde Godiva'nın Çin pazarlarının çikolata ustası Philippe Daue Türkiye'ye geldi. Şef ve Yıldız Holding yetkilileri ile bu kez Godiva'nın Zorlu Center girişindeki cafe ve pastanesinde buluşup, Türkiye pazarında yer alan nefis ürünler eşliğinde sohbet ettik.
Godiva 11 ülkede 600'ün üzerinde mağazaya, 40 binden fazla toptan satış noktasına ve 800'ün üzerinde uluslararası seyahat alanları satış noktasına sahip. Merkezi Brüksel; Londra, New York, Şanghay ve Tokyo'da da ofisleri var.
Daha önce Coca Cola, Nescafe gibi dev markaların dünyanın bütün bölgelerine hep aynı ürünü göndermediklerini, tüketicilerin damak alışkanlıklarına göre ürünlerin tadında küçük farklar yaratıldığını saptamış ve bu bilgiyi yetkililere de doğrulatmıştım.
Şef Daue'ye ülkeden ülkeye Godiva ürünlerinde de farklar olup olmadığını sordum. Varmış. Söz gelimi Amerikalılar dünyanın geri kalan ülkelerindekilerden daha büyük boyda pralinler yiyormuş. Amerikalılar ayrıca diğer ülkelerin tüketicilerine göre daha tatlı çikolataları tercih ediyorlarmış. Türkler ise Ortadoğulu komşularına oranla daha az tatlı çikolata tüketirmiş. Çin ve Japonya'da ise ilginç bir durum var. Bu ülkelerde tatlı kültürü yok denecek kadar az. Şef Daue, Uzakdoğu'nun çikolatayı yeni keşfettiğini ama hızla dünyanın diğer bölgeleriyle arasındaki farkı kapattığını söylüyor. Yine de onların çikolataları daha az tatlıymış ve pralinlerde ginseng, zencefil kökü gibi yerel malzemeler kullanılıyormuş.

ZAHTERLİ DE OLABİLİR Mİ?
Godiva her ülkede yılda birkaç seri yeni ürün çıkarıyor. Örneğin Türkiye ve Ortadoğu'da Ramazan'da içinde hurmanın da yer aldığı farklı ürünler satılıyor. Şef Daue, "Tüketicinin nabzını iyi tutmak gerekir; kimse küreselleşmeyi sevmez, kendi damak zevkine uygun ürünleri tercih eder" diyor.
Daue önümüzdeki aylarda sık sık Türkiye'ye gelecek. Türk damak zevkini çözmeye çalışıyor. Bir yandan da bize özgü malzemeleri tanıyor. Örneğin görüştüğümüz gün baharatçıları dolaşmış, çeşitlerin zenginliğinden etkilenmiş, hayatında ilk kez zahter ile tanışmıştı. Eğer zahter gelecekte Godiva'nın Türkiye'deki bazı ürünlerinde karşıma çıkarsa şaşmam. Şef Daue gibi büyük bir ustanın elinde kim bilir çikolata nasıl zenginleştirecektir.
Philippe Daue klasikleşen ürünlere imzasını atmış biri. Örneğin Türkiye'de de satılan, yüzde 72'lik çikolata ile yapılmış Sin Cake (Günah Keki) adlı lezzet bombası pasta onun eseri. Türkiye'deki şubeler onun da katkılarıyla sadece çikolata satılan mağazalar olmaktan çıkıyor, üst kalite meşrubat, pasta ve dondurmalarla zenginleşiyor.
Son buluşmamızda pralinler dışında Sin Cake, tek kelime ile harika çikolatalı ve Madagaskar vanilyasıyla hazırlanmış sütlü dondurma, çikolataya batırılmış çilek gibi ürünlerden de tattım. Daue'nin Türkiye'deki izlenimleri ışığında hazırlayacağı yeni ürünleri ve Murat Ülker'in ikram ettiği, Amerikalıların damaklarını seneye şenlendirecek pralinleri yiyebileceğimiz günleri de dört gözle bekliyorum.