Olgunlaşma Enstitüleri ilk 1945 yılında Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından açılmıştı. Gençlerin el sanatları ve tasarım alanında yetiştirilmesi ve sektörün saygın kuruluşlarında istihdamlarının sağlanması amacıyla hayata geçirilen 24 enstitüye yeni bir kurumsal kimlik kazandırmak adına son iki yıldır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan himayelerinde kurumsal dönüşüm çalışmaları yapılıyordu. Tasarımcı, akademisyen ve moda dünyasından isimlerden oluşan bir danışma kurulu, enstitülerin durumunu yakın izlemeye aldı ve ihtiyaçlar tespit edildi. Çeşitli eğitim programları düzenlenip, tasarımcı iş birlikleri yapıldı. Bu iki yıl süren kurumsal dönüşüm sürecinde üretilen ürünler, 'Bohça' adıyla bir markaya dönüştürüldü. Enstitülerde el emeği göz nuru olarak üretilen ürünler Beyoğlu Refia Övüç Olgunlaşma Enstitüsü bünyesinde hayata geçirilen, enstitülerin ortak markası 'Bohça' mağazasında görücüye çıktı.
BİNLERCE YILLIK EMEK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla açılışı geçtiğimiz hafta yapılan mağazada giyim gurubu haricinde yatak örtüsünden havluya, seccadeden peştamala hepsi el işçiliğine dayalı bine yakın ürün var. Ürünleri tek tek inceleyen Emine Erdoğan, "Binlerce yıllık bohçayı açıyoruz'" diyerek "Türk iğnesinin mucizesi" olarak hafızalarda yer eden enstitülerin Türk kültürünü yurt dışında da yansıtacak önemli bir misyona sahip olduğunun altını çizdi. Nitekim Bohça mağazasının New York ve Londra gibi şehirlerde açılması gündemde. Ayrıca mağazada satılan ürünlerin satışından elde edilecek gelir yine genç tasarımcıların eğitiminde kullanılacak.
ÖĞRENCİLERE BÜYÜK MOTİVASYON
Projenin danışma kurulunda yer alan Suzan Toplusoy ve Banu Yentür ile konuşma imkanı buldum. "Tasarımcı kimliğimle işin daha çok tasarım üretim ve sürdürülebilirlik tarafında destek vermeye çalıştım. Olgunlaşma Enstitüleri'nin eğitim sürecine devam ederken bir taraftan da markalaşma sürecine katkı sağladık" diyen Toplusoy, markalaşma sürecinin usta öğreticilere, öğretmenlere ve özellikle öğrencilere büyük bir motivasyon sağladığını belirtti. Yentür de "Amacımız 1940'larda başlamış bu güzel oluşumun DNA'sını bozmadan geleceğe taşımak. Burayı 24 okulun vitrini olarak görmek gerekiyor. Havludan çantaya terlikten küpeye kadar dokunuş getirdik" dedi.