Sabire Susuz'u hatırlar mısınız? "Benleniyorum" diyerek, kendisiyle evlenmişti! Yıl 2003'tü. Boydan ikiye bölünmüş gibi yarısı gelinlik yarısı damatlık olan bir kostüm giymiş, kendi kendine pasta yemiş, dans etmiş, balayına çıkmıştı.
Ama bu bir performanstı. Öğretim görevlisi de olan sanatçı Sabire Susuz'un derdi; toplumdaki rollere, kendinden ziyade birinin eşi olma hallerine dikkat çekmekti.
Şeyma Subaşı'nın tabii ki böyle bir derdi yok. Hatta aksine, tam da Acun'un eşi olmak ne zamandır gayesi: Şeyma Subaşı Ilıcalı olmak. Ama o da kendi kendine evlendi, 'benlendi' gibi göründü bütün videolarda.
O da bir performans sanatçısıydı adeta. Geceyi ateşlemekle görevli profesyonel bir party girl ya da. Çılgınca dans edip ölesiye eğlenirken, hep tek başınaydı. Instagram'a koyduğu story'de "Herkes benim için burada" yazıyordu. Ben! Gelin birey!
TAŞKIN MÜRÜVVET HEVESİ
'Kendi kendine gelin güvey olmak' diye bir tabir vardır ya hani; onu deyim olmaktan çıkarıp bire bir uyguladığınızda 'sologami' oluyor!
Bu işin öncüsü, 1993'te kendi kendiyle evlenen Linda Baker. Başka örnekler de var; hatta 'Üçlersen haberdir, trend dersen öyledir' şeklindeki gazeteci mantığıyla, moda olduğuna dair haberlere de bolca rastladık son yıllarda.
Kendini sevme, onaylama niyeti mi? Kendine yetme gayreti mi? Mürüvvet hevesi olup da hayatının aşkını bulamama derdi mi? Sologami işte bugünler için!
Şeyma Subaşı'nın da mürüvvet hevesi zapt edilemiyor. Şirazeden çıkmış, delirmiş durumda. Belli ki dosta düşmana ilan etmek, gövde gösterisi yapmak niyetinde... 'Yasak' olduğu yıllardan öç almak, zafer çığlıkları atmak, yürümeyeceğini söyleyenlere 'Pışşıııık naber?' yapmak istiyor.
RAMİZ DAYI NE DİYOR?
Sosyal medyada düğün üstüne dönen geyiklerden en güzeli, Ramiz dayılı olandı galiba. Şeyma'nın titreşen fotoğrafları eşliğinde, Ezel'in efsane Ramiz dayısının yani rahmetli Tuncel Kurtiz'in o benzersiz sesi ve vurgusuyla dinledik:
"Tek başınaydı. Koca dünya, kulağına 'Yapamazsın' diyordu. Ona 'Buradan giremezsin' dediler... Girdi... Ona 'Burada kalamazsın' dediler... Kaldı... Ona 'Sen köyden bir fukarasın... Sen tek başına bu halinle, bu koca dünyanın tepesine mi çıkacaksın? Yapamazsın' dediler... Yaptı..."
Böyle olmadı mı gerçekten de? Boş ve şımarık bulabilir, haz etmeyebilirsiniz... Ama sadece 'Yapamazsın' değil, bunca yıldır çok daha fazlasını işiten bir kadının, içinde bir şeyler biriktirmesini ve fırsat bulduğunda da bunları kusmasını doğru bulmasanız da, anlamamazlık edemezsiniz.
ESKİ EŞİN TROLLERİ
Yuva yıkan kötü kadınlar var diyelim. Bunlar bir gün ellerinde iş makineleriyle kapıya dayanıp tek başlarına mı yıkıyorlar o yuvaları?
Şeyma Subaşı'nın fanları olması anlaşılır bir şey; herkesin özeneceği çok renkli, bol paralı, dev imkânlı bir hayat sürüyor ve bunu an be an paylaşarak da Instagram fenomenliği mesleğini icra ediyor.
Peki eski eş Zeynep Ilıcalı'nın nasıl böyle gözü kara fanları ve saldırgan trolleri oluyor? Hâlâ?
Hayır artık kaç sene olmuş, boşanılmış, servet bölüşülmüş. Öbür ilişkinin meyvesi kocaman olmuş. Başlarda paylaşamıyoruz, hazmedemiyoruz diyelim, ama artık bir noktada nasıl vazgeçemiyoruz? Ezeli Şeyma düşmanlığı, ebedi Zeynep fanlığı mı demek?
'SİNSİRELLA' TAMAM DA...
Nefret, öfke, kızgınlık, insanı kreatif yapıyor! Parlak kelimeler, zekice benzetmeler çıkıyor bazen gerilimden. Ama hep değil. Bazen de öyle düşük ki seviye...
'Sinsirella' fena değil, en azından kabul edilebilir seviyede. Hadi 'yılan' da bir derece (İşyerinde yıllarca komşuluk yaptığım Tuğrul Eryılmaz'ın dilinden iltifat gibi gelmesinin de payı olabilir. Bu arada öyle çok yılan görseli var ki şu an seymasubasi hashtag'iyle, magazin sularında değil belgesel seyrinde, hayvanlar âleminde gibiyiz)!
Peki de 'fahişe' nesi? Ve ben yazsam gazetenin basamayacağı onca haddini aşan, asgari ahlaktan nasibini almayan laf? Saflaşma ille de çirkefleşme mi demek? Çirkefleşme bu kadar mı sınır, sinir dinlemiyor?
'Subaşılıcalı' ilişkisi ve evliliği üstüne daha bir ton yazılır. Abartılı, görgüsüz, epey şuursuz bir düğün oldu evet. Eğlenceli değil de gülünç... Ya da trajikomik mi demeli?
ÇOK SES ANNECİM!
Cümbüşe katılmayan, canı sıkılan, kızını mezuniyet partisinden almaya gelmiş baba edasıyla öylece durup bekleyen bir damat... Eğlenceden ve gürültüden terörize olmuş, bir ara annesine "Çok ses yapıyorsunuz" diyen küçük kız... Ona cevaben "Çok ses annecim" diyen çığrından çıkmış anne-gelin...
Ve en hazini... Yeni sevgili iması ve iddiasıyla, tam da düğüne paralel olarak lanse edilen bir taze Instagram fenomeni: Sezen Destina. Paranın ancak tembel kızları etkilediğini söyleyen, aptal insanları şöhret yapmamamızı isteyen bir fenomen bu defa!
Velhasıl herkesin işi zor... Şeyma Ilıcalı'nın bile.