Öncelikle unutulmaması gereken şey, erken tanının çok önemli olduğudur. Bir ailenin çocuğunun farklı olduğunu kabul etmesi zordur. Ama geç kalınırsa zaman çocuğun aleyhine işler. Çünkü tedavide en önemli bölüm, erken başlanan özel eğitimdir. Çocuğunuzun farklılığını fark ettiğiniz an bir çocuk psikiyatristine başvurmalısınız. Gerekli testler ve incelemelerden sonra tanı konursa, sizin ve çocuğunuzun eğitime hemen başlaması, gerekirse bazı durumlar için ilaç kullanması gerekir. Otizmden bahsedince ailelerin ve çocukların zorluklarından da bahsetmek gerekir. İlk zorluk bu tanıyı kabullenmektir. Bu aşamanın çabuk aşılması önemlidir. Ama elbette bu, sorunların bitmesi demek değildir. Çok zaman ve emek isteyen bir süreçtir. Ülkemiz koşullarında eğitmen ve eğitim kurumu bulmak zordur. Okula başlama yaşı geldiğinde, gidebilecek durumdaysa kabullenecek ve iyi ele alacak okul bulmanın çok zor olduğu bir süreçtir. Sokağa çıktığınızda, yemeğe gittiğinizde çevredekilere çocuğunuzu anlatabilmenin yorucu olduğu bir süreçtir. Biraz mola almak istediğinizde çocuğunuzu gönül rahatlığıyla bir hafta olsun bırakabileceğiniz bir kurumun olmadığı koşullarda yıpratıcı bir süreçtir. Tüm bu nedenlerle otizmin farkında olmak çok önemlidir ve farkındalık bir ay ile sınırlanmamalıdır.
Bulgular
Genel olarak sosyal ve duygusal alanda, sözel becerilerde kısıtlılık vardır. Bulguların çocuk 30 aylık olmadan önce başlaması gerekir. Aslında bebek doğduğu andan itibaren farklılık gösterir. Aile bebeğin onlara gereksinim duymadığı kanısına bile kapılabilir. Bulgular yaşa göre değişiklik gösterir.
Bebeklik dönemi
0-1 yaş otistik bebeklerin gülümseme ve seslenmelere yanıtları kısıtlı olup, göz kontağı kurmada sıkıntı vardır. İsimleri çağrıldığında bakmayan, yalnız kalmaktan mutlu görünen çocuklardır. Bebeklerde görülen agulama gibi tepkilerin yokluğu, yabancılara gitmede kaygısız oluşu dikkat çeker. Meme emme, kucakta durma gibi alanlarda sorunlar olur. 2-3 yaş arası daha belirginleşen bulgular nedeni ile doktor başvurusu artar. Taklite dayalı bu yaşa özgü oyunlarda taklit edememe (tel sarar, fış fış kayıkçı, bay bay deme, öpücük yollama gibi), ismi söylendiğinde bakmama, yalnız oynamayı ve kalmayı yeğleme, yaşına özgü oyun ve oyuncaklar dışı oyun ve oyuncaklara ilgi duyma, yaşıtlarına ilgisizlik ve onlarla oyun oynamayı tercih etmeme dikkat çeker. Oyuncaklar yerine elektronik eşyalar, başka nesnelerle oynama ya da ilgilenme, oyuncakları farklı kullanma gözlenir. Dönen nesnelere özel ilgi gösterirler. Dil gelişimleri geridir, konuşmazlar ya da tek kelime kullanırlar. Komut almazlar. Stereotip denilen tekrarlayan hareketler görülür.
Okul öncesi dönem
Büyüdükçe başkaları ile ilişki kurmama, yaşıtları ile oynamama, hayali oyunları, karşılıklı oyunları sürdürmeme dikkat çekici hale gelir. Bazılarında dil gelişimi olmasına karşın, bir kısmında hiç gelişmez. Garip sesler çıkarabilir ya da anlaşılmayan bir dille konuşarak iletişim kurabilirler. Tekrarlayan davranışlar artar. Belli ve tekrarlayan oyunlar görülür
Okul dönemi
Okul her alanda beceri gerektiren bir kurumdur. Bu nedenle otistik çocuklar için zor bir dönemdir. Hafif düzeyde olanlar bazı alanlarda sıkıntı çekselerde okul içinde iletişim kurma, kurallara uyma konusunda başarılı olabilir. Kendi bakımlarını yapabilirler. İletişim kurma, oyuna katılma gibi aktivitelerde yaşıtlarından geri kalırlar. Dil gelişimi bazı otistik çocuklarda bu yaşta olmakla birlikte geride olan ya da hiç konuşmayan çocuklar da olabilir. Bazı kelimelerin tekrar tekrar söylenmesi (ekolali), kişi zamirlerinde yanlış kullanım (kendisinden sen ya da o diye bahsetmek), kelime uydurma diğer bulgulardır.
30
Otizm bulgularının bebek 30 aylık olmadan dönemi başlaması gerekir.