Sanatın suçun rehabilitasyonunda ve önlenmesinde önemli etkileri olduğunu gösteren çok sayıda çalışma vardır. Bu tür yaklaşımların kimler üzerinde daha etkili olduğu, nasıl yapılması gerektiği tartışıla dursun, biz yapılanlardan elde edilen sonuçlara bakalım.
Çocukların suç ve şiddete yönelmesinde en önemli şey, çocuk üzerinde kontrol sağlayacak ve destek olacak iki sistemin bu özelliklerini kaybetmesidir. Çocuğun güven, destek ve eğitim sisteminin dışında kalması, boşlukların sorunlarla kapatılmasına neden olmaktadır.
Eğer özellikle eğitim sistemi içinde ilerleyemeyen, kişisel sorunları olan ve ailesel desteğe ulaşamayan çocuklar sanatla kendilerini ifade etmeye başlar, sanat ya da spor gibi başarılı olacakları bir alana yönlendirilip, desteklenirlerse yaşamları değişmektedir.
Duygularını şiddet ya da suçla ifade etmek yerine sanatla açığa vurması önemlidir. Hele bir de o alanda başarı sağlarsa ve bu başarı desteklenerek ödüllendirilirse ıslahevi yerine bambaşka bir kariyere yönelmiş demektir.
Suça yönelmesi
Suç yönelmesi engellenmeyip, ceza için hapishanelerde olan kişilerin yeniden topluma döndüklerinde rehabilite olmaları beklenir. Bir kişiyi, kaç yaşında olursa olsun belli bir süre kapalı bir yerde tutmak rehabilite olmasına yeter mi?
Hapishanelerde çeşitli rehabilitasyon programları denenmektedir. Bunlardan biri de sanatsal aktivitelerdir. Bu programlar, bir yandan sanatın tedavi edici etkinliğini kullanmayı, diğer yandan mahkuma sonrası için yeni bir açılım yolu göstermeyi amaçlar.
Bir resim, bir müzik, bir sinema ya da tiyatro mahkum olan kişinin yaşamında çok şey değiştirebilir.
Çünkü sanat dünyaya bakış sistemini olumsuzdan olumluya çevirebilen bir araçtır. Üstelik bu değişiklikler sonuçta toplumun yararına olur. Çünkü sanat kişinin öncelikle daha olumlu bir benlik algısı geliştirmesini, kendine saygı duymasını destekler. Sonra yeni ve sağlıklı iletişime, kişinin kendini fark etmesine doğru yol aldırır. Önlerinde suç içermeyen yeni bir dünyayı gösterebilir.
Genç mahkumlarla yapılan müzik ve dj çalışmaları Birmingham'da önemli bir başarı sağlamıştır. Gençlere yeni bir hayat olabileceğini göstermiştir. Tüm gençler için hapishane sonrasını yeni bir dünyaya çevirmemiş olsa da büyük bir kısmına suç içermeyen bir geleceği göstermesi ilham vericidir.
Cezaevlerinde uygulanan sanat programları, uygulayıcılar tarafından "suçun ilacı" olarak tanımlanmaktadır.
Sadece sonrasına hazırlığı değil, cezaevi içindeki saldırgan davranışları da önlemede etkin bulunmuştur.
Birçok çalışma bulgusuna karşın, çoğu ülkede bütçe sorunları ile uygulanamayan sanat programları, kimi zaman gönüllüler ve sivil toplum örgütleri tarafından desteklenmeye çalışılmaktadır. Sanatın sadece suç için değil, insan için iyileştirici etkisi olduğunu unutmamakta yarar var.
Bu konuda daha fazlasını dinlemek, tartışmalara katılmak için 6.Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında yapılacak olan ve benim yöneteceğim Sanat Adalet Getirir mi? paneline katılabilirsiniz.
Panel 2 Ekim saat 16.00 da, Ortaköy Feriye Sineması'nda gerçekleşecek. Panel konuşmacılarımız bu konuda gönüllü iki sanatçı (Haluk Piyes ve Turgay Tanülkü), bir yazar (İskender Pala) ve bir hukuk felsefecisi (Yasemin Işıktaç).
Panelden önce gösterilecek olan (13.00) Keman Öğretmeni isimli film ise sanat ve suç arasındaki olumlu ilişkinin güzel bir örneği. Gelin hep birlikte sanatın nasıl adalet getireceğini ve neler yapmamız gerektiğini konuşalım. Sonuçta hepimizin arzusu herkes için adalet değil mi?