Geçen gün Remzi'ye girerken gördüm:
Bes ciltlik takım vitrinde kuzu gibi yatıyordu. Nihayet Türkiye'ye gelmis. Fiyatını sordum: "2550 lira" dediler. Yutkundum.
Alan oldu mu? Bodrum'daki bir otel sahibine göndermisler. Taksit yapıyor musunuz? "En fazla dört" dediler.
Yine yutkundum.
Birkaç hafta önce ekmege kafayı taktıgımı yazmıstım. Internetten ekmek konulu, yerli-yabancı kitaplara bakıyorum. O da ne? Nathan Myhrvold ve takımı bu kez de Modernist Bread'i çıkarmıs. ("Yenilikçi Ekmek" diye çevrilebilir.) Nathan Myhrvold (d.1959) yasayan en büyük zekalardan... Yıllarca Microsoft'un teknoloji müdürlügünü yaptı. Üniversiteye 14 yasında giren Myhrvold'un ilgi alanları arasında astronomi, fosil bilimi de var. Saka degil, makaleleri ciddi bilimsel dergilerde yayınlanıyor.
Patent ticareti yapan Myhrvold'un hobilerinden biri de yemek. Fransa'dan yemek diploması var. Microsoft'ta çalısırken hafta sonunda uçaga atlayıp Ispanya'ya gider, Sef Ferran Adria'nın El Bulli lokantasında yemek yiyip dönermis.
Seattle yakınında kurdugu yemek laboratuvarında, bilimsel yöntemleri kullanarak en iyi pizzayı, en iyi hamburgeri pisirmeye çalısıyor. Bir ara orada verdigi yemek davetleri ABD'deki en havalı olaydı.
Uzun ugraslardan, sayısız denemeden sonra Myhrvold ve asçı arkadasları 2011 yılında sahane fotograflarla bezenmis Modernist Cuisine'i (Yenilikçi Mutfak) yazdılar.
Pisirmenin Sanatı ve Bilimi alt baslıklı o çalısma, bes cilde bölünmüs 2400 küsur sayfaydı. Yenilikçi Ekmek'i ise 2017 sonbaharında çıkardılar.
Bu kez sadece tek bir konuya yogunlasmıs olmalarına ragmen, kitap 2600 sayfa. Yani ilkinden 200 sayfa daha fazla.
Bunları duyan bir arkadasım, "Yahu altı-üstü ekmek; benim köydeki ninem de kendi ekmegini kendi yapıyor" diyerek dört dörtlük bir Türk yorumu yaptı.
Öyle ya... Türk dedigin para kazandıgında Bogaz'da yalı alır, altına kamyon gibi cip çeker, Paris'ten, Londra'dan kıyafet alısverisi yapar.
Bir Türk parasını bilime harcamaz.
Hele hele, ekmek gibi alelade bir konunun incelenmesine hiç harcamaz.
En fazla otomobil koleksiyonu yapar.
***
Nedir bunun Türkçesi?
Gazetedeki ilanın başlığı Bayan Casual Ayakkabı idi. Necip milletimiz İngilizceden ithal "casual" kelimesini nasıl okuyor, gerçekten merak ediyorum.
"Sıradan, rastgele, tesadüfi" anlamındaki bu kelime, giysilerle bitişince "gündelik" demek oluyor: Gündelik ayakkabı, günlük ceket gibi...
Spor yaparken veya bir davete katılırken değil de, mesela alışverişe giderken giyilecek şeyler...
Bazı durumlarda "rahat, resmiyetten uzak, teklifsiz" gibi anlamlar da kazanıyor.
Peki, az-çok İngilizce dersi görmüşlerin dahi zor söylediği ("Kejuıl") bu kelimeyi, halk nasıl telaffuz ediyor? Herhalde yazıldığı gibi: "Casu- al" olarak. "Bakar mısınız; ca-su-al bayan ayakkabısı geldi mi?" Soracaksınız: Gündelik kelimesi varken, casual ne alaka? Valla bilmiyorum. Ama kullanılıyor işte. O halde Türkçeleştirmek gerek. Peki ama nasıl olacak?
"Show"a şov, "restaurant"a restoran, "cafe"ye kafe dedik, iş bitti. "Kejuıl" gibi tuhaf bir sesle okunduğu için, bu kelimeyi Türkçeleştirmek kolay değil. Önerisi olan var mı?
***
Fotoğrafta Amigo Kız Etkisi
? Hanımlara önemli ipucu: Fotoğraf çektirirken tek başınıza olmayın. Yanınızda başkaları bulunduğunda, daha güzel, daha alımlı görünürsünüz. Buna literatürde Amigo Kız Etkisi deniyor.
? 1940'larda Ankara'daki İngiltere Büyükelçiliği'nde çalışıp Almanlara bilgi satan, Çiçero kod adlı Arnavut hizmetkar Elyesa (İlyas) Bazma'nın hayatı filme alınıyor. Çiçero'yu Erdal Beşikçioğlu canlandırıyor.
Çok güzel bir girişim. Ancak haberlerde "II.
Dünya Savaşı'nın gidişatını değiştiren ajan" demişler.
O kadar da değil! Çiçero suyunun suyudur.
Yakın dönemde tarihin akışını değiştiren bir ajanlık vardır: ABD'nin elindeki atom bombası bilgilerinin, Sovyetler tarafından çalınması.
? Verilere göre Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı kütüphanelerden geçen yıl 25 milyon kişi yararlanmış. Buradaki yararlanma kelimesi doğru. Çünkü onlar birer okuyucu değil.
Çoğunluğu ders çalışmaya giden gençler. Yani kitabı dışarıdan getiriyorlar! Masası, sandalyesi, ışığı olan gürültüsüz ambarlar inşa edin, onlar da dolup taşar.
? Plastik ambalajın üzerinde ürünün ideal halinin fotoğrafı veya resmi bulunan... Ancak içini göremediğiniz mallardan uzak durun.
Arkadaşım çay almıştı. İçini göstermek yerine, yaprak çayın resmini çizmişler. Kutudan düpedüz toz çay çıktı.