Yılın sonuna yaklaşıyoruz... 2017'nin verileri, dökümleri, istatistikleri art arda geliyor.
Geçen hafta YouTube'da en çok izlenen videoları ele almış, öncelikle genç müzisyenlerin işlerini değerlendirmiştik. Bu hafta da Google'da en çok aranan isimlerin ve kelimelerin listesi yayımlandı. Gelin listelere yine 'öznel' bir göz atalım.
ÖZEL İSİMLER
Listenin ilk iki sırasında nahoş bir olay var: Vatan Şaşmaz ve onu öldürüp intihar eden Filiz Aker... Yılın en vahim, en dramatik olaylarından biriydi.
Dördüncü sırada ise bu yıl yitirdiğimiz sempatik müzisyen Harun Kolçak var. Olay üzüntümüzü ikiye katladı. Çünkü babası, sevilen aktör Eşref Kolçak sevgili oğlunun elinden kayıp gidişine şahit olmuştu. İnsanın çocuğunun ölümünü görmesi ne büyük acı!
Listenin sonunda yine nahoş bir olay yer alıyor: Murat Başoğlu vakası. Kan yoktu, şiddet yoktu ama bir tabunun çiğnenişi söz konusuydu.
Özetle, 10 maddelik isimler listesindeki dört olay, "hiç olmasaydı" diyeceğimiz, farklı açılardan da olsa, canımızı sıkan cinstendi.
Listenin bir başka işaret ettiği nokta da, 'medya pompalaması'... Brezilyalı manken Adriana Lima ile 'ilişkisi varmış gibi pazarlanan' (kaç para verdiler acaba) Metin Hara adlı yazıcı, Tarkan'ı bile sollayıp altıncı sıraya tırmanmış. Balonlu beyzadenin şu anda adı dahi geçmiyor. Popüler kültür işte böyle bir şey...
KELİMELER
Kelimelere, kavramlara baktığımızda ilk sırada Milli Piyango yer alıyor... Şaşırtıcı değil. Çok sayıda insan umudunu piyango, loto gibi şans oyunlarına bağlamış durumda.
Dar gelirli bir tanıdığım var. Yaşı 50'nin üstünde... Üç kuruşluk emekli maaşı ve asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Bu yaştan sonra yeni bir meslek edinmesi veya bir atılım yapması mümkün değil. Ne yapsın? Geçen gün 5 liralık sayısal oynamış. Sonuç: "Bırakın üçü-beşi tutturmayı, tek bir rakam bile yok" dedi iç çekerek.
Stres çarkı denilen zamazingonun ikinci sırada çıkmış olması da manidar. Çok sayıda gergin insan var ortalıkta. Bu sosyal stresin bir kısmı parasızlıkla ilgili...
Aslında gergin olanlar, fakirler değil. Orta ve alt-orta sınıfın arada kalmışları... Adamın istediği (daha doğrusu eşinin ve çocuklarının bastırdığı) daireyi alabilmesi için 50 bin liraya daha ihtiyacı var. Ama yok. Doluya koyuyor almıyor, boşa koyuyor dolmuyor. Ve çark boşa dönüyor.
Listenin sekizince sırasında Altın Fiyatları yer alıyor. Böylece 10 kelimeden üçünün doğrudan ekonomiyle ilgili olduğunu öğreniyoruz.
Dolar'ın, euro'nun yerinde durmadığı, banka faizinin enflasyonun gerisinde kaldığı bir ortamda, belli ki halk iktisadi güven arayışında. O da bizim kültürümüzde altına tekabül ediyor.
(Altınını bozdurmak da söz konusu ama o noktadaki bitmeyen gerilime yukarıda değindik: "Yastık altından çıkarıp satarsam, o daireyi alabilir miyim, alamaz mıyım?")
***
Damardan 'Ezhel'
Geçen hafta değindiğimiz en çok tıklanan YouTube videolarında rap müzik önemli bir yere sahipti. Rap deyince bizim aklımıza Ceza gelir. Bilhassa uzun yolda dinleriz. Başka?
Tatil ilavesinin editörü Meltem Fıratlı bu işleri bilir. Ona sordum. Bu aralar kim var? "Ankara'dan Ezhel var mesela..." dedi. Esel mi? "Hayır, Ezhel..." Ezel diyorsun. "Değil, Ezhel, 'z' ve 'h' ile..."
Horlananların, ezilenlerin, zaten hiç kazanmamış olanların sesi Ezhel. Damardan. Bana Orhan Gencebay'ın 1970'lerin başındaki 'sert ve samimi' halini çağrıştırdı. (Gençler onu ehlileşmiş ve mıgırlaşmış haliyle tanıdı.)
Ezhel'in sözleri çarpıcı. Keskin. Adlı adınca. Zaten sözler etkili değilse ortaya doğru dürüst bir rap parçası çıkmaz. (Altyapılar tartışılabilir..0.)
Nitekim... Ezhel, İstanbul'a gelmiş, ünlü YouTuber, geçen hafta da değindiğim, Berkcan Güven ile Fenomen diye bir parça yapmışlar. Ankara varoşları ile Çengelköy sitelerinin karşılaşması. Parça bence çok iyi. 'Sarkastik' Berkcan'ın etkisi olsa gerek; müzik de oturmuş.
Yeni müzisyen ve sinemacıların internetten çıkacağını yıllardır söylüyoruz. İşte geliyorlar. Ezhel'in albümü Müptezhel de YouTube'ta zaten. (Uymazsa mızmızlanmayın, kapatın gitsin.)
***
Erkekler daha nazlı
Bizde bir laf vardır. Anneler grip olan oğulları için kullanırlar daha çok: "Çocuğumun hasta olmasına değil, huyunun değişmesine yanarım..." Grip-nezle olunca huy nasıl değişir? Kavgadan kaçmayan nice delikanlının, hasta olunca yumuşadıkları, hatta çıtkırıldım bir hal aldıkları görülmüştür.
Hasta yatağından iniltiler yükselir; "Ölüyorum, sabaha çıkmam herhalde, bittim ben" gibi laflar gelir. Bir nazlanmadır gider.
Anneler (ve daha sonra eşler) erkeklerin bu halini şefkat görme arzusuna bağlar. Hatta pelteleşmelerinden pek hoşlanmazlar. Abarttıklarını düşünürler.
Bu hali karşılayan bir tabir yok bizde. Frenkler ise erkek gribi diyor. Sanki kadını da, erkeği de yakalayan aynı grip değilmiş de, erkeğinki farklıymış, çok daha ağırmış gibi...
Ancak gerçek ortaya çıktı: Kanadalı bilimciler gribin erkekleri daha çok etkilediğini, perişan ettiğini ortaya koydu. "Kadınınki de aynı virüs değil mi; fark nerede?" diyeceksiniz. Cevap: Erkeğin bağışıklık sistemi, kanınınkinden daha zayıfmış.
Kadınları zayıf gören böbürdek erkeklere duyurulur.