Pandemi süreci öncesi ve sonrası var bence hayatlarımızda ve moda dünyasında. Kabul edelim çok da bir şey hatırlamıyoruz 2019 yılında dünyayı kasıp kavurmaya başlayan pandemi süreci öncesini. 2019-2022 yılları arasında spor giyim parçalarıyla geçirdik neredeyse tüm hayatımızı... Eşofman takımları, spor ayakkabılar ve botlarla yıllarımızı geçirdikten sonra pandemi sonrası süreçte bence tam da ne giyeceğimiz konusuna konsantre olamadık. Şu iki yıl içinde moda dünyasında yükselişe geçen tüm trendlere şöyle bir göz atın. Aynı anda herkes ve her şey olmak istemedik mi? Deniz kızı, Barbie, zengin anne, mafya, koket, tenisçi kız modası mesela benim ilk anda aklıma gelenler.
O da yetmedi şu birkaç yıl içinde aynı anda 60'lari 70'ler, 80'ler, 90'lar ve hatta 2000'ler modası trend oldu. Pullar, ışıltılar, dev ve iddialı takılar, payetler, aşırı dekoltelerle bir süreci geçirdik mesela. Ardından içimizden resmen "Biz ne yapıyoruz?" diye sormuşuz gibi, moda dünyası bir anda sessiz lüks, eski para trendini hayatlarımıza soktu... Bizler de bir anda dolaplarımızdaki aşırı iddialı, çok sezonluk parçalardan utanıp kendimizi yeniden alışveriş çılgınlığında bulduk. Bu sefer amacımız toprak tonlarından, lacivertlerden oluşan klasik ve elegan görünüşlü bir dolap hazırlamak oldu. Bu sade, iddiasız ama zarif tasarımları da oldukça iddialı parçalarla kombinlemek istedik. Aksesuvarlara belki de uzun yıllardır hiç olmadığı kadar çok yatırım yapmaya başladık. Mücevher ve saat markalarının satış grafikleri yükseldi. Sade ve birbirine benzeyen kıyafetlerimiz arasında birbirimizden ayrışmak için lüks dünyasının nimetlerini kullanmaya başladık.
NORMALLEŞME TRENDİ
On binlerce dolarlık takılar ve saatler çok popüler oldu. Onları satın alamayanlar da bu markaların tasarımlarının 'sahtelerini' olmadı benzerlerini satın almaya başladı...
Ve bir anda hepimiz Kuzey Fransa'da şatosu olan kadınlar gibi giyinirken bulduk kendimizi. Hayat gerçekliğimiz, maddi durumumuz, sosyal hayatımız neydi biz bile unuttuk resmen. Ve moda dünyası gerçekten şatoları olmayanlarımız için bir küçük algı ayarı vermeye karar verdi.
Moda ve tekstil dünyasının nasıl da büyük bir algı yönetimi kapasitesi olduğunu anlamayanlar şu birkaç yıl içinde bir trendden diğerine savruldu durdu ne yazık ki. Tüm bu savrulan ruhlar için moda dünyası 'haydi şimdi normalleşiyoruz" trendini soktu hayatlarımıza.
SIRADAN İNSANIN UĞRAŞLARI
İngiliz Guardian gazetesine konuşan trend analisti Sabrina Faramarzi, "Lüks dünyasının bir anda tüm egemenliği eline geçirdiği bir dönem yaşadık. İşin fenası hepimiz çılgın, gerçek dışı bir servete sahipmişiz gibi giyindik ve alışveriş yaptık. Oysa lüks moda dünyasının her zaman için o kalabalık, normal, sıradan insana ve onun yaşantısına dair bir merakı vardır. Biraz Marie Antoinette'in gözünden bakmak lazım. Limitsiz ve kontrolsüz paraya sahip olanları memnun ve mutlu edecek bir normallik bulmak zordur. Onlar için sıradan insanların, ekonomik zorlanmaları çok ilginçti. Yokluk hikayeleri, gündelik hayata dair koşturmaları ve panikleri de öyle... Lüks moda dünyası önce bizlere sessiz lüks ile zengin bir yaşantının sade giyim tarzını empoze etti. Şimdi de tüm zengin ve varlıklı şanslı azınlığa 'normal bir hayat tarzına dair' detayları empoze ediyor. Üst üste anahtar süsleriyle süslenmiş süper lüks çantalar bu trendin ilk adımlarıydı. Eskitilmiş deriler, aşınmış gibi görünen jean'ler de... Kirlenmiş ayakkabılar da öyle doğal olarak. Şimdi bir adım daha ileri gidiyoruz. Aksesuvarlarla normal hayatlara dokunan bir dünya yaratılıyor. Süper lüks dünyası da bu aksesuvarları aşırı sevimli, eğlenceli görecek. Hiç market alışverişi yapmayanlar ellerinde alışveriş ürünü taşıdıklarını düşündürten aksesuvarlarla sokaklarda dolaşacak" diye konuştu.
MODA HAFTALARINDA DİKKAT ÇEKMEYE BAŞLADI
Moda öncelikli olarak ekonomi, sosyoloji ve psikoloji demektir. Ev alışverişi evdeki yardımcıları tarafından yapılan kadınlar, dünyanın dev bir ekonomik krizde olduğu bu dönemde market alışverişine atıfta bulunan süper lüks ve aşırı pahalı aksesuvarlarla 'normalleşmiş' bir hayatın parodisini yaşayacak.
Bir anda sıradan bir hayatı varmış gibi yapacak moda dünyasının en lüks nimetlerini kullanarak. "İdil uzun uzun anlatıyorsun yine. Nedir bu hafta bizlere anlattığın konu?" diye soranlar için, "Son bir senedir lüks moda dünyası resmen market ürünlerinden ilham alan tasarımlarla karşımızda. gibi marka ve tasarımcılar çoktan bu trendin takipçisi olmuş durumda.
Siz de farkındasınız sosyal medyada son bir haftadır pırasa demetine benzeyen ve fiyatı yaklaşık 4 bin dolar olan marka bir çanta dolaşıyor. Geçtiğimiz moda haftalarında moda dünyasının duayenlerinin ellerinde ekmek, pırasa, sandviç, pasta şekilli çantalar vardı.
Yani bu trend resmen hayatlarımıza girmiş durumda" yanıtını verebilirim.
BAGET EKMEK ÇANTASIYLA LÜKS RESTORANDA
ABD'de yayınlanan New York Post gazetesi özellikle sos ve kurabiye gibi mutfak öğelerine benzeyen aksesuvarların çok trend olduğunun altını çizip, "Normal bir aile hamburger siparişinden geriye kalan mayonez, ketçap gibi sosları çantasına atıp restoranı öyle terk eder. Şimdi bu minik eşantiyonların benzerleri çanta süsü olarak oldukça yüksek rakamlara satılıyor. Küçük kurabiyelere benzeyen çanta aksesuvarları sezonun en popüler parçaları arasında" yorumunda bulundu. Lüks moda dünyasının 'normal insanlara' yaklaşma çabası bir yandan da oldukça itici ve bir açıdan bakınca küçük görücü...
İngiliz Sytlist dergisi bu trendle ilgili olarak, "Bir noktada ağızlarda kötü bir tat bırakacak bir trend. Çünkü marka kıyafetleriyle lüks bir restorana giren kadının elinde bir baget ekmek olması ihtimali ne yazık ki sürrealist bir görüntüden ibaret. Bu ekonomik farklılıktan doğan moda algısı da bir noktada herkesi rahatsız edecek. Çünkü hızlı moda markalarından birinden lüks bir marka takım almış genç kız gerçekten de iş çıkışı otobüsten indikten sonra elinde baget ekmeğiyle ailesinin oturduğu mütevazi eve doğru yürüyecek. Bu ikilem ilk önce ufak bir gülümseme yaratsa da sonunda herkesi rahatsız edecek sosyo-ekonomik bir farklılığın altını çizecek" diye yazdı.