Ediz Gürel 15 yaşında satrançta ismini tüm dünyaya duyurdu. Elbette buralara gelmesi kolay değildi. En büyük talihsizliği pandemide yaşadı. 12 yaşındayken bir buçuk sene karşılaşma yapamadı. Evet kimse maç yapamıyordu ama onun 13 yaşına gelmeden belli bir elo puanına -satrançta uluslararası sıralamayı belirleyen başarı puanı- ulaşması gerekiyordu. Bu duraklamayı dikkate alırsak Ediz Gürel'in nasıl bir eşik atlayarak dünyaya nam saldığını daha iyi anlayabiliriz. Ediz ve annesi Özlem Hanım ile kariyer yolculuğu üzerine sohbet ettik.
- Macaristan'daki olimpiyatlarında tarihi başarı. Ardından Türkiye'de konuşmacı olduğun önemli bir toplantı ve Almanya'da dünyanın 3 numarasını mat etmen... Bu yoğun seyahat temposunda konsantrasyonunu nasıl bu diri tutabiliyorsun?
- Ediz Gürel: Ben her zaman yapmam gerekenleri planlayarak hareket ediyorum. Her şeyin önem sırası ve yapılma zamanı var.
Okulda yaklaşan sınavım için çalışma aralığım, turnuva yaklaşırken artan çalışma tempom ve mental hazırlığım için hep planlama yapıyorum. Maç ya da sınav sırasında sadece ona odaklanabiliyorum. Bunların yanında sağlıklı beslenmeye ve uykuma oldukça fazla özen gösteriyorum.
- Türkiye İş Bankası'nın da 100. yılı kutlanıyor. 20 yıldır Türk satrancının en büyük destekçisi olan bu bankanın toplantısına davet edilmek sana neler hissettirdi?
- E.G.: Hem ülkemizden hem dünyadan bilime, sanata, spora yüzyıllarca iz bırakacak çok değerli insanların arasında bir sporcu olarak bulunmak, sohbet etmek ve takdirlerini duymak benim için paha biçilemez bir duygu oldu. Türkiye İş Bankası'nın yıllardır Türk satrancının ana sponsoru olması biz sporcular için çok değerli. Her şeyden önce ülkemizdeki herkese örnek olmasını diliyorum.
Bununla birlikte sadece sponsorluk verip kenara çekilmiyorlar, işin en değerli kısmı sporcuların başarılarını da gelişimleri gibi takip ediyorlar. Benim daha önce federasyonumuzun bir basın toplantısında Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Sayın Hakan Aran ile satranç oynamışlığım bile var.
- Çok disiplinli, çok güzel Türkçe konuşan bir gençsin... Neler okuyor, neler dinliyor? Bilgisayarda satranç oynamak dışında çalışmak dışında neler yapıyorsun?
- E.G.: Kitap okumayı ve müzik dinlemeyi seviyorum. Vakit bulunca kayak yapmayı, yüzmeyi ve en çok masa tenisi oynamayı seviyorum.
Son zamanlarda Rusça öğrenmeye çalışıyorum. Ders almak ve İngilizcesi kadar iyi seviyede Rusça konuşabilmek istiyorum.
MESLEK SEÇİMİ İÇİN HENÜZ ÇOK ERKEN
- Ediz için uzun ve zorlu bir yolculuktasınız. Kendinizi ihmal ettiğinizi hissediyor musunuz?
- Özlem Gürel: Çocuklarımız dünyaya gelmek istemedi, biz istedik. Bunu isterken de üzerimize aldığımız sorumluluğun bilincindeydik. Eşim ve ben çocuklarımızın sağlığı, mutlu bireyler olarak büyümeleri için sadece elimizden geleni yapma gayreti içindeyiz. Biz bunun kendimizden bir fedakarlık olduğunu düşünmüyoruz, seçtikleri ve onları mutlu eden yolda başarıyla yürüdüklerine şahitlik etmek dünyada bir ebeveynin isteyeceği tek şey. Bu bakımdan evlatlarımız için sadece mutluyuz.
Ediz karakteri gereği oldukça sakin yapılı bir genç. Bugüne kadar kazandığı/kaybettiği hiçbir maçın sonunda büyük bir tepkiyle karşılaşmadık.
Ülkesi adına, üzerinde bayrağımızın olduğu formayı giymek onur verici olduğu kadar büyük de bir sorumluluk onun için.
- Yıllardır bu camianın içindesiniz. Türk satrancında nelerin farklı olmasını isterdiniz?
- Ö.G.: Satrancın bir spor olduğunun hatta bundan da önemlisi satrancın insan hayatına kattıklarının ne kadar önemli ve değerli olduğunun tüm çevrelerce farkında olunmasını isterdim sanırım. Hani sınavlarda öğrencilerden sıkça duyduğumuz "Soruları yetiştiremedim"ler var ya, en basiti bu işte. Satranç sporcusunun ağzından zaman yönetimi becerisiyle asla böyle bir cümle duymazsınız. Hele ki kitap okumayı da seven bir sporcu ise! Bunun dışında büyük şirketler/ holdinglerin bu spora-sporculara sponsorlukla destek vermesini isterdim. Yurtdışındaki ülkeler gibi.
- Ediz'in dünyanın üç numarası Arjun Erigaisi'yi mat etmesi büyük yankı buldu. Onun annesi olarak, genç satrançcılara ne tavsiye edersiniz?
- Ö.G.: Ediz o maçtan sonra Erigaisi ile on dakika kadar analiz yaptılar. Sonunda 2800 Elo'yu çok yakın zamanda geçeceğine inandığını söyledi. Ediz her zaman hemen her röportajında beni çok etkileyen şu cümleleri kurar: "Satranç bir anlamda hesap işidir. Herkes başarılı olmak ister, ama başarılı olmak için önemli olan her şeyden önce yaşamınızdan neleri feda edebileceğinizi iyi hesaplamak ve yola böyle çıkmaktır."
Evet, yaşıtlarının boş zamanlarında yaptığı her aktiviteden mahrum kalmak bir yana, yapması gereken işleri dakika dakika planlaması gereken bir yolculuk bu. Fen lisesi 10. sınıf öğrencisi, tam zamanlı okul, mütemadiyen turnuvalar sebebiyle akademik takvimin gerisinde kalıp her dönüşte dersleri toparlamaya çalışırken bir yandan antrenmanlara devam edip, yeni turnuva için mental hazırlık sürecini de aynı anda yönetmek... Bunları göz önünde bulundurunca verdiği cevabın doğruluğu ortada.
- Ediz meslek olarak neler düşünüyor?
- Ö.G.: Ediz henüz 15 yaşında olduğu için yaşamını kendi kazanan diğer sporcu ağabey ve ablaları gibi geçim sıkıntısından şimdilik uzak. Ancak ilerideki yaşamı için o da hayatının merkezine elbette satrancı koyuyor. Mutlaka bir üniversite yaşamı olacağını ama henüz spesifik olarak hangi bölümü okumak istediği konusunda net bir kararı yok.