Duygusal zeka karşımızdakini anlayabilmemizi, başımıza gelen olayları kontrol edebilmemizi, duygularımızı olduğu gibi ifade edebilmemizi, yaşadığımız durumları sadece kendi bakış açımıza göre değil çok yönlü değerlendirebilmemizi sağlayan bir beceridir.
Duygusal zekası düşük olan kişiler başkalarının duyguları ve bakış açılarına saygı gösterme konusunda zorlanıp sosyal ilişkilerde empati eksikliklerinden ötürü problem yaşayabilirler. Bu kişiler kendi duygularını ifade etmede de problem yaşadıklarından ötürü hem duygularında bir denge yakalamak hem de ilişkilerini yönetmek zorlaşmaya başlar.
Aynı zamanda bu kişiler başkalarıyla sağlıklı ve etkili iletişim kuramadıklarından ötürü iletişimlerinde sık sık yanlış anlaşılmalar yaşanabilir.
Stres yönetiminde oldukça zayıf olduklarından ötürü basit bir stresle karşılaştıklarında bile bununla baş etmekte çok zorlanırlar. Özellikle öfke ve hayal kırıklığı gibi güçlü duyguları yönetmekte çok zorlandıkları için bu duruma aşırılıklarla tepki verebilirler. Kendi duygu ve tepkilerini yönetmekte zorluk yaşadıkları için yaşadıkları sorunların sorumluluğunu genellikle başkalarına yükleyerek sorumluluk almaktan kaçarlar. Birileri ona yapıcı eleştiri bile yapmış olsa bunu bir saldırı olarak algılayıp karşıt saldırıya geçebilirler.
Duygusal zekanın düşüklüğü sonucunda gerçekleşen motivasyon eksikliği nedeniyle hedef ve isteklerine ulaşma konusunda motivasyon ve azim konusunda genellikle yetersizlerdir.
ADIM ADIM KENDİNİZİ TANIYIN
Kendini tanımanın ilk adımı duygularını tanımaktan geçer. Bundan dolayı insanların, olayların, durumların size ne hissettirdiğine bakmalısınız.
Bunu şu şekilde yapabilirsiniz.
Mesela çok hayal kırıklığı yaşadığınız bir anı düşünün. Tam o anda nasıl hissediyorsunuz? Kalbiniz sıkışıyor, bedeniniz belki gergin... Şimdi bakın bu duygunun içine. Hayal kırıklığı yaşadığınızda neyden dolayı hayal kırıklığı yaşadınız? Öncelikle tanımlayın.
'Beni eleştirdi, bana bu cümleyi nasıl kurar' diye geçiyor içinizden örneğin. Bu kurduğunuz cümleler aslında bize sizde var olan zayıflıkları söyler. Demek ki karşınızdaki kişinin bu cümlesi size belki de çoğu zaman kendinizde onaylamadığınız bazı yanları hatırlattı. Buna benzer yaşadığınız her olayda öncelikle size söylenen bu tarz cümlelerin size nasıl geçtiğine bakın.
Bunu keşfettikten sonraki adım, "Hisleriniz sizin nasıl davranmanızı sağlıyor?" sorusunun cevabını bulabilmek...
Bu adımda yapılması gereken şey zihninizden geçen düşünceyi sorgulamaktır. Neden böyle davrandım?
Neden böyle hissettim?
Ilk verdiğimiz örnek üzerinden gidersek evet onun yaptığı gibi ben de kendimi eleştiriyor ve yetersiz buluyorum ve o beni nasıl hayal kırıklığına uğratır diyorum. Ama aslında fark etmem gereken şey onun söyledikleriyle birlikte kendime karşı hissettiklerim.
Bu adımları sırayla takip ettikten sonra artık duygu ve davranışınızın arkasında yatan düşünceyi sorgulamaya başladınız.
Unutmayın ki hissettiğiniz tüm duyguların sorumluluğu yalnızca size aittir. Birine karşı öfkelendiğinizde bu duygu sizin duygunuzdur onun değil. Duygular yalnızca bize aittir. Karşı taraf sadece kendi başına bize belirli bir duyguyu hissettiremez.
O yüzden birine karşı öfkelendiğinizde bu duygunun size ait olduğunu bilmek son derece önemli.
Duygunuzun sorumluluğunu da aldıktan sonra bu duyguyu daha iyi hale getirmek için neler yapabilirim diyerek harekete geçmek için ilk adımı atmanız gerekiyor.
Duygusal zekası düşük bireylerin özelliklerinden biri de sadece negatif durumlara odaklanmaktır. Duygusal zekayı geliştirmek için de bundan dolayı pozitif şeyleri de düşünebilmek gereklidir. Bunu geliştirmenin yolu da pozitif şeylere odaklanabilmektir.
'Bugün hava çok kötü ama olsun cam kenarında oturup kahve içip biraz dinlenebilirim' gibi bakış açısıyla olumsuz durumları da pozitif durumlara çevirebilecek bir duygusal zeka. Bunu yapmak sizin için çok zorsa kendinize bazı sorular sorabilirsiniz.
Örneğin bugün neye sahipsin?
Hasta değildin, arkadaşlarınla buluşup konuşabildin aranız çok iyiydi, işe gidebildin. Elbette yapmanızı istediğim şey tüm negatif durumları göz ardı edip görmezden gelmeye çalışmanız değil. Çünkü bu süreç kendinizle tanışma süreciniz. Sadece pozitif yanlarınızı içermiyor. Örneğin biriyle yaşadığınız bir durumda kötü hissettiğinizde hiçbir şey olmamış gibi davranmak değil de bu durumu yaşadığınızda yok saymak yerine ne hissettiğinize, ne düşündüğünüze bakabilmek.
Çok yoğun duygular hissettiğinizde bu duyguyu hemen ifade etmek zorunda değilsiniz. Örneğin gerçekten çok öfkeli hissettiğiniz bir anda bunu karşı tarafa olduğu gibi aktarmak yerine ortamdan bir süre uzaklaşmayı tercih edebilirsiniz. Derin bir nefes alıp kendinizi yatıştırdıktan sonra da kendinize sorun: 'Bu duyguyu neden hissettim?' Kendinizin farkında olun. Güçlüzayıf yanlarınız, insanların size nasıl baktığı, davranışlarınızla nasıl gözüktüğünüz, duygularınızın insanlara yansıması, sizde olumsuz duygular oluşturan şeyleri bilmek. Bunları kendinizin her duygusunda not edip iç gözlemle farkına vararak oluşturabilirsiniz.
Özellikle belirli durumlar sizde negatif duygular barındırıyor olabilir mi? Örneğin bir iş arkadaşınız başarılı olduğunda mutlu mu olursunuz, yoksa içinizde nedenini çözemediğiniz bir kıskançlık duygusu mu hakim olur?
Kendinize karşı dürüstçe cevaplamanız gereken bir soru soracağım.
'Kendinize dışarıdan biri olarak baksanız kendinizle ilgili ne düşünürdünüz?' Duyguları anlamanın en güzel yolu onları yazabilmektir. Günlük tutmak bu adımda size yardımcı olabilir.
Takip ettiğiniz duyguların hangi zamanlarda belirdiğini keşfetmek için çok güzel bir yardımcı kaynak olacaktır.
Son ve en önemli adım da negatif düşüncelerle başa çıkabilmektir. Negatif düşünceler belirdiğinde bununla nasıl başa çıkabilirim, nasıl değiştirebilirime odaklanmaktır.
Örneğin istediğiniz konuma gelemeyeceğinizle ilgili düşüncelere sahipsiniz. Bunun için defterinize şunu yazın. Gelecekle ilgili korku yaşamamak için işimi kaybedersem başka neler yapabilirim?
Yani başınıza gelebilecek korktuğunuz olaylarla ilgili B_C planları üretmek...
Olumsuz düşüncenin size hiçbir faydası yoktur. Çözüm odaklı olmaksa kendinize yapabileceğiniz en büyük iyiliktir.