Moda dünyası hiç aralıksız olarak yeni ilham kaynaklarının peşinde... Bir hafta Beyonce ile kovboy modasından bahsederken, bir başka hafta Gwyneth Paltrow ile sessiz lüks kavramının modayı ele geçirmesinden bahsediyoruz... Sonuç olarak her gün ilham perilerimize ya da farklı bir deyişle takip edeceğimiz stillere bir yenisi daha ekleniyor... Nisan ayı sonunda vizyona giren ve Zendaya'nın başrolünde yer aldığı The Challengers filmiyle de her birimiz tenis kortlarına gönül vermiş durumdayız...
Bunda tabii ki Zendaya'nın kusursuz kırmızı halı stilleri ve bu stillerin arkasındaki isim olan stil danışmanı Law Roach'un da etkisi büyük. Zendaya'nın tenis kortlarından ilham alan kombinlerini görüp de aramızda bir beyaz mini etek ve Polo yaka tişört almayanımız yoktur herhalde diye düşünüyorum. Son dönemde tenis sporu ve özellikle de son derece şık olarak tenis kıyafetlerinin internet üzerinde aranma oranı yüzde 80 artmış durumda. Yani uzun lafın kısası moda arenasında tenis kıyafetlerinden günlük yaşama uyarlanmış görünümler şu an hiç olmadığı kadar revaçta. Tenis giysilerinin işlevsel özellikleri bir yana bu spor-lüks kesişiminde zahmetsizce havalı olan bir şeyler var.
Moda dünyasında tenniscore olarak adlandırılan bu trend her geçen gün daha da yükseliyor. Öyle ki trendlerin viral olmasında etkili bir platform olan TikTok'ta #tennisskirts etiketi 170 milyona yakın defa görüntülendi. Sonuç olarak sporun uzun zamandır özellikle pandemiden bu yana moda dünyasındaki etkisini defalarca kez kaleme almış olabiliriz. Ancak tüm spor dalları içinde en havalı ve lüks kokanlarından bir hiç şüphesiz tenis olabilir. Sonuç olarak yüzyıllar boyunca tenis, şehir kulüplerinde veya otellerde oynanan, lüksle ve seçkinlikle ilişkilendirilen bir spor oldu. Yüksek moda ve tenisin kesişim noktasındaki bu benzerlik, iki alanın birbirine daha homojen entegre olmasında şüphesiz oldukça etkili bir sebep. Düşünsenize Loewe, 35'inci ABD Başkanı John F. Kennedy'nin tenise olan ilgisinden ilham alarak özel bir koleksiyon hazırlıyor, Miu Miu tüm bir sonbahar-kış koleksiyonunu bu spora dayandırıyor. Ve Wimbledon'un kusursuz beyaz siluetlerinden ilham alarak özel bir koleksiyon hazırlıyor. Estetiğin geçmişi Fransız tenisçi Rene Lacoste'un 1926'da kendisi için saha kıyafeti olarak polo tişört tasarlamasından; tenis şampiyonu ve moda tasarımcısı Ted Tinling'in Billie Jean King ve Virginia Wade gibi dönemin en tanınmış tenis yıldızlarından bazıları için beyaz A-kesim elbiseler tasarladığı 1950'lere kadar uzanıyor.
Sonrasında 90'lı yılların ikonik ismi Prenses Diana, tenis eteği, biker şortu ve kolej sweatshirt'leriyle tenniscore estetiğini yeniden popüler hale getirdi. Yani bu trend, çoğu zaman trendin kort dışındaki günlük stil kodlarına da yansıyor. Akım, aynı zamanda bir yaşam tarzı olarak da kendini gösteriyor. Kökenlerinde tenis sporunun DNA'sını barındıran Fransız markası Lacoste'un CEO yardımcısı Catherine Spindler bu trendin yeniden yükselişe geçmesiyle ilgili olarak "Tenis, her zaman zarafetle ilişkilendirilmiştir. Rene Lacoste herkes tarafından benimsenen ve bir moda ikonu haline gelen polo tişörtü icat etti. Şimdi, bu sportif parçalar profesyonel bir spor ortamında olduğu kadar bir akşam dışarı çıkarken de giyiliyor" diye konuşuyor.
Ayrıca tenis sporu ve tenis oyuncuları, sosyal medya sayesinde bugün moda endüstrisinde önemli etki figürleri haline geldi. Sports Illustrated dergisi tarafından Yılın Sporcusu seçilen ve Louis Vuitton marka elçisi Naomi Osaka, kortların moda ikonu olarak kabul edilen Serena Williams, Solid&Striped ile yaptığı mayo ortaklığıyla gündemde olan Grand Slam şampiyonu Sloane Stephens ve New Balance'ın kortlardaki yüzü Coco Gauff, kortları moda podyumlarına yaklaştıran kişilerden bazıları. Ayrıca Andy Murray'den Rafael Nadal'a ve Dokovic'e önemli tenis sporcuları da birçok markayla iş birlikleri yapıyor... Ralph Lauren, Casablanca, Thom Brown, Tory Burch, Bottega Veneta, Gucci, Dior gibi lüks markalar da bu sporcularla her fırsatta bir arada çalışmanın yollarını arıyor ve onların tarzlarından koleksiyonları için ilham alıyorlar. Böylece yüksek moda, tenniscore ilhamlı kıyafetler giymek için illaki bir tenis oyuncusu olmanıza gerek olmadığına vurgu yapıyor.
At nalı jean dönemi
1970'lerin rock tarzının aşırı dar jean'lerinin sonu çoktan geldi. Onların yerini hafif bol kalıplı pantolonlar çoktan almıştı. Ancak son birkaç aydır hiç olmadığı kadar çok at nalı modeli olarak adlandırılan jean modellerini sokaklarda görmeye başladık. Moda dünyası bir dönem Kate Moss ile popüler olan düşük belli ve dapdaracık kesimli jean'ler yerine bir süredir resmen balon ya da at nalı olarak adlandırılan modellerin peşinden gidiyor. İngiliz Guardian gazetesi bu modellerin özellikle kadınlar tarafından oldukça çok beğenildiğinin altını çizip, "Fransızlar bile o daracık jean pantolonlarını bir yana bırakmış durumda. Bunun en büyük nedeni sezonun ruhuna uygun olan modellerin tamamen farklı olmasından kaynaklanıyor. Baştan ayağa jean giyilebilecek bir dönemde kimse dapdar bir pantolon giymeyi tercih etmiyor. Onun yerine oldukça iddialı ve volümlü pantolonlarla büstiyerler bir arada kullanılıyor. Hatta bu modeller incecik jean detaylı stilettolarla ve çantalarla kombinleniyor" yorumunda bulunuyor.
Öte yandan her yerde, her koşulda ve her durumda jean giymek isteyebiliyoruz. Son dönemin en popüler kumaşlarından biri olan denim baştan sona her yeri kaplamış durumda... Özellikle Y2K trendlerinin yükselişi ile yani 2000'ler modasının ön plana çıkmasıyla birlikte çok daha etkileyici hale gelen denim stiller, sezonun en dikkat çekici parçalarını oluşturuyor.
Çiçek çocukların gücü
1960'lar yani çiçek çocukların dönemi tamamen jean ile ilişkilendirilebilecek bir dönem. Bu genç ve özgür sevgi hareketi, daha düzenli giysilere karşı özgürlüğü temsil ederken aynı zamanda yaratıcı bir kendini ifade etme biçimi olarak hizmet eden gündelik blue jean'i kucakladı. Double denim ve jean ceketler de bu süre zarfında bir moda trendi olarak ortaya çıktılar. Jean'inizi süslerseniz ekstra havalı bir görünümünüz olurdu. Nakışlar ve yamalar, dönemin popüler seçimleriydi.
Amerikan tarzı
60'ların ruhu, hız kesmeden 70'lere taşındı. Bunda Charlie'nin Melekleri'nin yıldızı Farrah Fawcett ve model Lauren Hutton gibi dönemin havalı kadınlarının payı büyüktü. Dar kesim, daha düz paça jean pantolonlar, jean etek ve yeleklerin moda haline gelmesiyle silüetler daha küçük görünmeye başladı.
Tasarım jean
1980'ler, tasarım jean'lerin doğduğu yıllar. 15 yaşındaki Brooke Shields, bir Calvin Klein reklamında "Benimle Calvin'imin arasına hiçbir şey giremez" diyerek jean'i tüm moda tasarımcılarının zihninde ön plana çıkardı. Tasarım jean'ler pop kültüründe gerçek bir statü sembolü haline geldi. Taş yıkama, yırtık jean pantolon, bileğe doğru daralan ince bacak kesimleri ise son derece popülerdi.