"Olimpiyat kotasının peşini bırakmaya niyetim yok. Ben bu ülkedeki her bir çocuğun eskrimi yakından tanımasını, merak etmesini istiyorum.
Bizi olimpiyatlarda izlemelerinin onlar için ne kadar büyük anlamları olabileceğini biliyorum. Yolculuğumda büyük hayaller kurabilmemi sağlayan ve sonuna kadar arkamda duran Türkiye Eskrim Federasyonu, TMOK ve Gençlik ve Spor Bakanlığı'na teşekkür ederim. Sizlerin de desteğiyle 52 yıl aradan sonra olimpiyatlara katılan ilk erkek eskrimci olabilmek adına var gücümle çalışacağım."
Böyle diyordu Enver Yıldırım 10 Ekim 2022 tarihinde... Ve sözünü tutarak 2024 Olimpiyatları'na katılmaya hak kazandı. Hem de 1972 Olimpiyatları'na kılıç kategorisinde Mehmet Akpınar'dan tam 50 yıl sonra...
Çiçeği burnunda evli bir genç olarak gurbete giderken yalnız kalmayı, çok ama çok çalışmayı göze almıştı. Çünkü bu ülkenin çocuklarını gururlandırmak istiyordu. Benim gönlümde bu inadı, başarısı bir olimpiyat madalyasına değer. Kotayı aldığı Lüksemburg'dan bir başka turnuva için Güney Kore'ye geçen Enver Yıldırım, sorularımızı yanıtladı.
- Bize Enver Yıldırım'ı anlatır mısın ve neden eskrim sporunu seçtiğini?
- 1995 yılında Ankara'da, babası memur annesi ev hanımı olan bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldim. Baba tarafından Malatya, anne tarafından Erzurumluyum.
Fakat doğma büyüme Ankaralıyım.
Eskrimi hiç bilmezken, komşumuzun eskrim antrenörü olması bu sporla bağımızı oluşturdu. Öncelikle abilerimi başlattı.
Sonra ben de abim gibi olmak istediğim için ailem kendisinden ricacı oldu. Çok iyi bir antrenör olması benim en büyük şansımdı diyebiliriz.
- 1972 Olimpiyatlarından sonra İlk Olimpiyat kılıç kotamızı kazandırdınız. Bu nasıl bir his?
- En açık haliyle tarif etmeyi çok isterdim fakat bu yaşadığım hissin tarifi çok zor. Olimpiyat elemesinde çok yoğun duygu birikimlerine rağmen kazandım. Ve o kazandığım anda dünyalar benim oldu. O an sanırım salondaki herkese sarılmak istedim, ki sarıldım da. Çok büyük bir duygu boşalması yaşadım. Kazanma duygusunun haricinde beni destekleyen insanların mutluluğu da beni kazanma duygusu kadar mutlu etti. Çok destekçim olduğunu biliyordum fakat bu kadar fazla insanla aynı hayali paylaştığımı tahmin edememişim. Pistin üzerinde yalnız olmadığımı bir kez daha öğrenmiş oldum.
Beni destekleyen herkese bu vesileyle tekrar teşekkür ederim. Ülkeme 52 yıl aradan sonra bu gururu yaşatmış olmaktan onur duyuyorum.
- Neden Fransa'
da yaşıyorsunuz?
- Fransa'ya 2022 Ekim ayında geldim. Türkiye'de antrenman partneri sorunu yaşıyordum, gelişimim için iyi partnerlere ihtiyacım vardı ve bir adım atmam gerekiyordu. Fransa'da Christian Bauer hoca beni kabul edince eşimin desteğiyle Fransa'ya ilk adımımı atmıştım. Bugün geriye dönüp baktığımda eşimin paha biçilemez desteğiyle ne kadar önemli bir adım attığımı görebiliyorum.
-
Evli olmanın spor kariyerine olumlu ve olumlu yanları nelerdir?
- Ben tek başıma bu stresi bu yükü taşıyamazdım. Nergis'le evlenmemiz, beni Fransa konusunda desteklemesi, sonra Fransa'ya gelmesi çok önemli adımlardı. Nergis geldikten sonra çok daha güzel ve düzenli bir hayatım oldu.
Eskrim antrenmanında yaşadıklarımı o salonda bırakabildim. Eve taşısaydım bu beni zihinsel anlamda yorardı. Hayatımı iş ve aile diye ikiye bölmek, kendimi çok iyi hissettirdi. Olumsuz yanı olarak sadece uzun süren kamp ve müsabakalardan dolayı görüşemediğimiz anları söyleyebilirim.
- İleride çocuğunuz olunca bu sporu yapmasını ister misiniz?
- Neden olmasın. Kendisine seçenek olarak sunarız, eğer beğenirse yapar beğenmezse saygı duyarız. En nihayetinde kendi talebi en önemlisi.
- Sizce Türk sporcuların kariyerlerinde yaptığı en büyük hata nedir?
- Bu soruyu benim cevaplamam ne kadar doğru bilmiyorum fakat naçizane sporcularımızın gereğinden fazla sonuç odaklı olduklarına şahit oluyorum.
Birçok kişi yaptığı spor branşını seviyor tabii ki ama sonucu daha çok seviyorlar. Ben bunun tam tersinin olmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum.
- Spor kariyerinize devam ederken, eğitiminizi sürdürmek kolay oldu mu?
- Ben eğitimi devam ettirmeye hep özen gösterdim.
Şu anda da spor bilimleri alanında doktora yapıyorum, hatta tez aşamasındayım. Çünkü sporcu yaralanmalarından dolayı spor bana maalesef hiç güven sağlayan bir ortam olmadı. Dolayısıyla garantici kişiliğim beni hep okumaya teşvik etti. Okudukça sevdim ve devam etme kararı aldım. Eskrimde de bu iki beceriyi aynı anda götürebilen birçok kişi biliyorum. Dolayısıyla net olarak eğitim ve spor birbirinin engeli değildir diye düşünüyorum.
TAHA AKGÜL İLHAM KAYNAĞIM
- Sık sık Taha Akgül'ü beğendinizi belirtiyorsunuz. Nedir Taha Akgül'ün sizi etkileyen yönleri?
- Taha Abinin yaptıkları zaten ortada, takdire şayan işler başardı. Birçok etkinlikte aynı ortamda bulunuyoruz, en çok tevazu sahibi olmasını beğeniyorum. En son Avrupa Şampiyonu olduğunda 'rehavet yok, hedef belli' diyerek olimpiyatı işaret etmesini takdir etmiştim. Benim de olimpiyat elememe bir ay kala Dünya Kupasında üçüncü olmam çok büyük bir başarıydı ama olimpiyat elemesinin daha önemli olduğunu biliyordum. Dolayısıyla Taha Abinin o sözü bana ilham kaynağı oldu.
ÖĞRETMENLİĞİN ÖNEMİNİ DAHA İYİ ANLADIM
- Türkiye'den ayrılmadan önce bir süre öğretmenlik yaptınız sanırım. Nasıl gidiyor, çocuklar sizi görünce eskrime merak sardı mı?
- Öğretmenliğin ne kadar kutsal olduğunu deneyimleyince çok daha iyi anladım. Öğrenci olarak oturduğum sınıflara öğretmen olarak girmek gurur verici bir hissiyattı. Aktif sporcu olmam öğrencilerle aramda başka bir bağ kurmama vesile oldu. Onlara gerçekten iyi bir örnek olduğumu hissedebildim. Hala bana her fırsatta yazan öğrencilerimin olması yüzümde bir tebessüme sebep oluyor.