İskoçya'nın Portpatrick kıyısından yüzerek karaya çıktığında ayak tabanlarının parçalamasına aldırış etmeden hemen yanındaki Türk bayrağını açmış, dimdik duruyordu. Sanki 11 saat 48 dakika aralıksız yüzmemiş gibiydi, köpek balığı korkusuna aldırış etmemişti Aysu Türkoğlu... Kuzey Kanalı'nı 2023 yılına kadar geçen yüzücü sayısı 112 isimden biriydi Türkoğlu... Şimdi bu yollara başka bir Türk genci düşüyor. Düşüyor diyorum çünkü bu yollara 3.5 yaşında küçük bir havuza düşmesi sebep oluyor. 20 yaşındaki Tuna Tunca, İngiltere ve Fransa arasındaki Manş Denizi'ni geçen ilk otizmli yüzücü olmak için üç yıldır suda... Tuna, annesi Gülnur Tunca ve antrenörü Mert Onaran ile; eylül ayındaki gerçekleşmesi planlanan geçişi konuştuk.
- Sizi tanıyabilir miyiz?
- Tuna Tunca: 21 yaşındayım, otizmliyim ve yedi yıldır açık su yüzücüsüyüm. Üç yaşındayken otizmli olduğum söylenmiş aileme.
- Otizmli kişilerin suyla ilişkisi genellikle iyi. Bunu ilk ne zaman fark etti, ya da fark ettiniz?
- Gülnur Tunca: Tuna 3.5 yaşındayken büyük havuzuna kolluksuz atladı, eyvah dedik... Sonra bir baktık ki suda hiç sorun yaşamıyor. Bunu görünce Tuna'nın suda olmaktan çok keyif aldığını ve su ile çok barışık olduğunu anladık ve bu konuda ilerleyebileceğimizi düşündük.
- Su, otizmli bireylerin sosyal hayata adaptasyonuna nasıl katkı sağlıyor?
- T.T.: Suda olmayı çok seviyorum, özellikle dalgalı denizde uzun mesafe yüzmeyi çok seviyorum, kendimi çok özgür hissediyorum denizde.
- G. T.: Sadece su değil, yüzme sporuyla ilgilenmesi diyebiliriz aslında. Sporcu disiplinini kazanması, fiziksel aktivitede bulunuyor olması, antrenman ve yarış sırasında sosyalleşme imkanı bulması, ilk aklıma gelen katkılar. Ayrıca sporu bir yaşam modeli olarak benimsemesi özgüvenine de olumlu katkılar sağladı.
- Daha önce İstanbul Boğazı'ndan Çanakkale Boğazı'na daha sonra Yunanistan'ın Sakız Adası'ndan Çeşme'ye ve Capri Adası'ndan Napoli Körfezi'ni yüzerek geçtiniz. Buraları geçmeye nasıl karar verdin, geçişlerde sizi motive eden neydi?
- T.T.: Denizde yüzmeyi çok sevdiğim için ve dayanıklı olduğum için antrenörüm ve annem planlıyor yarışlarımı ve geçişlerimi. Denizde yüzmek benim en büyük motivasyonum. Bir de yüzme sonrası yaşadığım mutluluk.
- Belli bir plan dahilinde hareket ediyor gibisiniz.
Nasıl bir yol haritasını belirlediniz?
- T.T.: İlk hedef eylül ayında Manş'ı geçişi. Sonra açık su geçişleri olabilir yine. Cebelitarık geçişi için başvurum yapıldı, cevap bekliyoruz.
- Özel durumu olanlara hayat tarzı olarak neler önerirsiniz?
- Gülnur Tunca: Önerim özel durumu olanlara değil olmayanlara olur daha çok; farklı olanları anlamaya çalışın ve ön yargılı olmayın.
TUNA İLE ÇALIŞMANIN BANA KATKISI BÜYÜK
- Mert Onaran kimdir, kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
- 1983 İzmir doğumluyum Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu mezunuyum. Triatlon branşında Gençler Balkan üçüncülüğü, Gençler Avrupa Kupası ikinciliği ve Büyükler Balkan Şampiyonluğum var. Birçok Türkiye şampiyonluğu olan eski milli triatletim. Triatlon, Paratriatlon, özel sporcular yüzme, modern pentatlon, biatlon branşında uluslararası başarılara imza atan birçok sporcunun antrenörü olarak hayatıma devam ediyorum.
- Tuna beraber çalıştığınız ilk otizmli yüzücü mü?
- Özel sporculardan oluşan bir takımı çalıştırıyordum. Tuna'yı sonradan takıma dahil ettik fakat açık su yüzme branşı için Tuna ilk otizmli sporcum.
- Neden özel gereksinimleri olan biriyle çalışmayı tercih ettiniz?
- Aslında özel gereksinimli bir bireyle çalışayım tercihi ile başlamıyorum. Kişilerin hayatında olumlu değişiklikler yapıp hikayelerinin parçası olmaktan, çalıştığım bireyler dışındaki bireylere motivasyon sağlayıp ilham vermekten ve ilkleri başarmaktan büyük keyif alıyorum. Bu sebeple hem dezavantajlı hem profesyonel hem de amatör sporcularla çalışıp katkı sağlamaya çalışıyorum.
- Tuna'yla çalışırken en çok zorlandığınız konu nedir?
- Başlangıçta iletişim kurmakta zorluk yaşamıştık diyebilirim.
Sözel dönütlere (feedback) yeterince olumlu yanıtlar vermediğinden onunla suya girip yanında yüzerek kolunu ben çeviriyordum. Karşı duvara ulaştığımızda ters yöne geçip bu sefer diğer kolunun dönüşüne çalışıyorduk. Bu öğretim süreci beraberce yüzerek yarışlara girmemizin başlangıcı oldu.
- Manş'ı geçen Aysu Türkoğlu'nu izlerken bu konunun zorluğunu görme şansımız oldu fazlasıyla...
Tuna eylül ayına kadar hazır hale gelebilecek mi?
- Manş gerçekten çok zorlu bir hedef fakat biz bu hedefi üç sene öncesinden kendimize belirlemiş ve çalışmalara başlamıştık ve her yıl yüzdüğümüz mesafeleri arttırarak ilerledik.
Bu yıl ekstra olarak soğuk su çalışmaları ile mesafeyi artırmanın dışında soğuk su adaptasyonu üzerine de çalışıyoruz. Yarışma tarihine kadar hazır hale gelip dünyada bir ilki başararak Manş'ı solo olarak geçen ilk otizmli birey olmayı hedefliyoruz.
- Günde kaç saat çalışıyorsunuz?
- Haftada 18 saat kadar yüzme antrenmanı ve iki kuvvet antrenmanı yapıyoruz. Geçişe yaklaştıkça kademeli olarak çalışma saatimizde de artış olacak ve 20-22 saatlere çıkacağız.
DÖNÜM NOKTAMIZ ANTRENÖRÜNÜN ONA İNANMASI OLDU
- Tüm anneler evlatları için elbette elinden geleni yapar ama sanki sizin işiniz biraz daha zor gibi?
- Gülnur Tunca: Dışarıdan zor gibi görünüyor ama ben sadece farklı şartlara sahip bir anne olarak oğlu için yapması gerekenleri yapıyorum diye düşünüyorum. Tuna'nın hem otizm yolculuğunda hem de açık su yüzme yolculuğunda aştığı zorluklar çok daha fazla.
- Tuna özel bir çocuk, önemli bir yetenek.
Açık denizde yüzmesine karar verirken hiç korkmadınız mı?
- Çok teşekkürler bu tanımlamanız için.
Elbette çok endişeliydim ilk yarışlarında. Ama Tuna için dönüm noktası antrenörü Mert Onaran'ın hayatına girmesi oldu. Onun desteği, önerileri ve en önemlisi Tuna'ya inanması bizim çok önemliydi.
Ona güveni hep vardı. Sonrasında hem Tuna yüzmekten çok keyif aldığı açık suda başarılar kazandıkça, hem de aldığımız olumlu geri bildirimlerle benim de eşimin de endişeleri gittikçe azaldı.
- Tuna ile iletişim kurarken en çok zorlandığım konu ne oluyor?
- Okul öncesi dönemde iletişim kurmak çok daha zordu.
Çünkü hem biz otizmi bilmiyorduk, hem de Tuna otizimli olarak yaşama nasıl uyum sağlayacağını bilmiyordu. Dünyayı farklı algılıyor olması, motivasyonlarının bizden farklı olması onu anlamamızı zorlaştırıyordu. Ona sağladığımız ve bizim de hep içinde olduğumuz yoğun, bireyselleştirilmiş özel eğitim ve kaynaştırma öğrencisi olarak devam ettiği örgün eğitim ile bu süreci biraz sancılı da olsa büyük oranda atlattık.
Yüzme sporunun da etkisi büyük oldu tabii bu iletişim problemlerinin giderilmesinde. Spor, Tuna'nın sosyal ve bilişsel gelişimine de çok fayda sağladı çünkü. Diğer taraftan ifade edici dili arttıkça iletişim sorunları çok azaldı. Ama hala üçüncü kişilerle sosyalleşmesi konusunda alacağı çok yol var. Ama bu süreçte Tuna'nın çabası kadar üçüncü kişilerin de bilinçli olması ve empati kurmayı bilmesi gerekiyor.
- Otoimmün bir rahatsızlığım var. Zaman zaman epilepsi nöbetleri geçirirken çevredeki insanların çaresiz kaldıklarını, çok bir basit konuda bile bilgisiz olduklarını görüyorum... Siz ne gibi saçma tepkilerle karşılaştınız?
- Sizi çok iyi anlıyorum. Bizi en çok üzen bazı insanların otizimliye yaklaşımının "birey temelli" olmaması. Bazı otizmli bireylerin ifade edici dilinin olmaması ya da vücut dillerinin tipik nörogelişimsel kişilere göre farklı olması, onların bulundukları ortamda olmadıkları ve konuşulanları ve yaklaşımları anlamadıkları anlamını taşımıyor. Bilinçsiz kişilerin içine düştüğü en büyük yanılgı bu bence. Algıları bizden açık, her şeyin farkındalar. Bu yanılgının ve bilinçsizliğin giderilmesinde bize çok görev düşüyor. Durmak yok.