Bir bayramı daha geride bıraktık. Gezdik, eğlendik, akraba ziyaretleri, arkadaş muhabbetleri derken eminim çocukların ara tatil ödevleri de bugüne kalmıştır. Evlerde okul hazırlığı telaşı da bugün kendini göstermeye başlayacak. Okul kıyafetleri ütülenecek, çantalar kontrol edilip, banyolar yapılacak. Çocuklarda 'Tatil ne çabuk bitti, okula gitmek istemiyorum' güzellemelerine öğleden sonra kendini gösterecek. Anneler her zamanki gibi tüm bu organizasyonu yürütmekle sorumlu. Şimdiden hepimize kolaylıklar diliyorum ve hadi biraz bayramda yaşadıklarımız konusunda muhabbet edelim diyorum. Benim gözüme çarpan birkaç konu var, sizinle de paylaşmak istiyorum. Hatta okuduktan sonra bana düşüncelerinizi ya da kendi gözlemlerinizi de mail atarsanız güzel olur.
Bayramda birçok anne ve babada nazar konusunda bir saplantıya rastladım. Çocuklarının başına gelen her şeyi nazara bağlıyorlar. Örneğin çocuk zıplarken koltuktan mı düştü, "Aman çocuğumuza nazar değdi", elindekini sağa sola savururken kapıya mı çarptı "Bu çocuğa hep nazar değiyor, nereye gitsek başına bir şey geliyor", arkadaşları ile oynarken başına yere mi düştü, "Bizim çocuğa denk geliyor hep böyle kazalar, çabuk nazar değiyor."
REHBER EBEVEYN OLALIM
Bazı ebeveynler çocuklarının başına gelenleri onların yaramazlık, sakarlık ya da dikkatsizliklerinden olduğunu asla kabul etmiyor. Onun yerine "Bizim çocuğumuz güzel, gösterişli, zeki, temiz olduğu için hep nazar değiyor" söyleminin ardına sığınıyorlar. Üstelik bu cümleyi çocuklarının yanında kuruyorlar ve çocuk da başına gelen her şeyde "Annee bana nazar değdi" diye ağlayarak yanına koşuyor. Burada bir akıl tutulması söz konusu. Her ebeveyn çocuğunu çok sever, beğenir, en güzel, en akıllı onu görür. Ancak bu onun başına gelen her şeyi nazara bağlamasına sebep olmamalı. Çocuğa kazaların neden başına geldiği konusunda yol gösterilmeli, yüksek bir yerde zıpladığında yere düşebileceğini ve bunun yaralanmasına sebep olabileceği anlatılmalı. Dikkatli olma konusunda gereken bilgiler verilmeli. Anne-baba her konuda rehberdir. Çocukların düzeltilmesi gereken davranışları sonucunda başına geleni nazara bağlamak çocuğunuza zarar verir. Ona yol açmalı, eksikliklerini görme konusunda yol göstermelisiniz. Ya da "Çocukların dünyasında böyle ufak kazalar yaşanabilir" deyip bazen gülümseyip geçmeyi, çocuğun kendi kendini tamir edebilmesine de fırsat vermeliyiz.
EN YETENEKLİ BENİM ÇOCUĞUM
Ebeveynler arasında bayram muhabbeti dönüp dolaşıp BİLSEM'e dayanıyor. BİLSEM, Bilim ve Sanat Merkezleri demek, yetenekli çocuklar, bazı sınavlara tabii tutularak, yeteneklerine göre belirli yerlerde olan bilim ve sanat merkezlerinde eğitim görmeye hak kazanıyor. Ancak nedense ülkemizde çok iyi niyetli başlayan bu uygulama veliler arasında "Benim çocuğum üstün yetenekli" mücadelesine dönüştü. Çocuklarına BİLSEM'e girmesi için ders aldıranlardan kursa gönderenlere, özel kitaplar alıp zorla çalıştıranlardan, torpil bulmaya uğraşanlara kadar çok çeşitli veli profilleri var. BİLSEM amacı dışına ne kadar çıkabilirse o kadar çıkarılmış durumda. Üstelik bu hali ile aileler çocuklarına fayda değil zarar veriyor.
BİLSEM, çalıştırılarak, özel derler aldırılarak girilecek bir yer değil. Yetenek varsa sistem onu görüyor zaten, "En zeki benim çocuğum" diyebilmek için çocuklarınıza eziyet etmeyin. Çocuklarınızı gözlemleyin, yetenek alanlarını keşfedip geliştirmesi için imkân sağlayabilirsiniz. Çocuğun yeteneğinden emin olan aileler bu tür yarışlara girmiyor zaten. Bu çağda ebeveyn olmak zor ama inanın çocuk olmak da zor.
FAVORİ OYUNUNA GÖRE TAKIM SEÇME ZAMANI
Bayramda bir araya gelen çocuklar arasında oluşan gruplar dikkatimi çekti. İki çocuk bir tarafta elinde tablet, diğer yanda üç çocuk elinde telefon, bir kısmı başka ötede yine akran başında. Çoğu kuzen, merak ettim, gidip baktım bu kümeleşmenin sebebi nedir diye? İnternette aynı oyunları oynayanlar yan yana grup kurmuş. Bana oynadığın sanal oyununu söyle, sana hangi grupta olduğunu söyleyeyim hesabına dönmüş arkadaşlıklar. Üstelik bu sessizce kendiliğinden oluşan bir kümeleşme. Öyle kafalar yorulup kavgalar yapılmıyor. Sevdiğin oyunu oynayan ekibe, kullanıcı adını söyleyip en doğalından oyuna dahil oluyorsun. Ses yok gürültü yok. Verilen kavga sanal alemde, parmakların ucunda. Aileler de bu sessizliğin tadını çıkararak bayram muhabbetinin en koyusuna dalıyor. Ne güzel çocuklar kenarda akıllı akıllı oynuyor. Tehlikenin farkında mıyız?
DEV KUKLALAR GELİYOR
23 Nisan haftasında çocuklar için harika bir gösteri İstanbul'a geliyor. Dünyanın en büyük kukla gösterilerinden biri olan Dragons and Mythical Beasts'ten bahsediyorum. Ejderhalar, mistik ve bir o kadar da sevimli canavalar, seyircileri eşi benzeri görülmemiş bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor. Ailece birlikte izlenebilecek Dragons and Mythical Beats, 19-23 Nisan tarihleri arasında 10 farklı gösteri ile Maximum Uniq Hall'de olacak.
HACİVAT VE KARAGÖZ'ÜN SİHİRLİ LAMBASI
Danimarkalı yazar Andersen'in Parmak Kız adlı hikayesi ile Alaeddin'in Sihirli Lambası'nı harmanlayarak uyarlanan Sihirli Lamba isimli oyun, 20 Nisan'da AKM Çok Amaçlı Salonda minik izleyicisiyle buluşacak. Oyun, Hacivat'ın Karagöz'den sihirli olduğunu bilmediği bir lambayı temizlemesini istemesi ile başlayan serüveni konu alıyor.