İnsan ömrünün uzamasıyla yaşlılık artık çok daha gündemde. Tıp devrede; yaşlanmama üzerine yeni tezler, teorileri değerlendiriliyor, tartışılıyor. Kapitalizm olay yerinde; vitaminler, multivitaminler, bağışıklığı destekleyici ilaç reklamlarından geçilmiyor. Psikologlar, yaşam koçları olmadan olmaz. Onlar da yaşlananın beden olduğunu, aslında ruhumuzun genç kalabileceğine bizi ikna etmeye çalışıyor. Fizyoterapistler ise çalışmayan kasların peşine düşerek bize daha sağlıklı yaş almamız gerektiğini anlatıyor. Sanırım en mantıklısı da bu. Tüm bunlar olurken bir kum saati hızla akmaya, biz de biraz daha yaşlanıp mutlak sona doğru koşar adım ilerlemeyi sürdürüyoruz. Hiçbir doğum günü heyecan vermez oluyor artık. Bütün bunları unutturan, zamanı durduran bir oyundayım. Dedemin Akşehir'deki evinde gibiyim, çok şık bir kapı, yerde şık bir el halısı, sehpada kolonya, fonda huzur veren Türk Sanat Müziği tınıları; böyle bir sahne dizaynı var. Yeni modern, birbirinin aynısı evlerden değil burası.
BÜTÜN GÜN EVDE NE YAPIYORLAR?
Yapımcılığını Melis İşiten'in üstlendiği, Candan Seda Balaban'ın yönettiği, Gamze Güzel ile Hazal Şahin'in oynadığı Ahretlik... Aslında ahretlik de çok güzel bir kelime. Sözlükteki anlamlarından ziyade zihnimde; herhangi bir menfaat ilişkisi olmayan sonsuz, öteki tarafa da uzanacağına inanılan bir dostluk anlamına geliyor bence. Yıllarca görüşmeseniz de karşılaştığınızda her şeyi eskisi gibidir; işte o ahretliğinizdir. Sahnede iki yaşlı var. (Yaş almış, ne kadar suni bir tanımlama. Ergenler dışında kim isteyerek yaş alır.) Hal ve hareketleriyle aksi olduklarını belli ediyorlar. Aralarında minimum iletişim var ama ikisinin de gözü, diğerinin üstünde. Gazete en büyük eğlenceleri, paylaşamıyorlar bir türlü. Ama kapının çalmasıyla eğlence başlıyor. Yüzleri maske yardımıyla yaşlı hale getirilen iki oyuncu, kapıyı kimin açacağı telaşesine düşürüyor. Çözümü ise taş, kağıt, makas oynamakta buluyorlar. Daha fazla detay verip oyunun heyecanını kaçırmak istemem. Yönetmen Candan Seda Balaban, oyunun gençlerle yaşlıların birbirini anlaması için önemli bir rol oynadığı kanaatinde: "Tiyatroda sahneye yaşlıları taşımak istedik. 'Çıkmasın düşer, evinde otursun!' denilen bu insanlar bütün gün evde ne yapıyor? Bu çıkışsızlık halini göstermek istedik." Oyuncular Gamze Güzel ve Hazal Şahin'in yolları "Fiziksel Tiyatro ve Komedi Eğitimi" sayesinde kesişmiş. Bu oyun için birbirlerini bulmuş olmaları da tam isabet.
GENÇLER GÜLERKEN, BÜYÜKLER DUYGULANIYOR
Zira tek kelime etmeden sözsüz harika bir iletişim kuruyorlar. Hazal Şahin oyunun çıkışı için, "Gamze'yi daha önceden tanıyordum, çalışmayı çok istiyordum. Aklımdaki oyundan bahsettim. Başta cesaret edememiştim ama Candan Seda Balaban'a gittik. O da çok heyecanlanınca Ahretlik yola çıktı" diyor. Oyunu izlerken aklıma ilk gelen, provaların ne kadar eğlenceli geçmiş olabileceği olduğu mesela. Peki bir saati aşkın bir süre maske içinde sahnede olmak zor değil miydi? Gamze Güzel, "Maskenin içinde başka bir dünyanın içine girmiş gibi oluyorsunuz. Çok küçük bir noktadan görebiliyorsunuz dış dünyayı" diyor. Yönetmen Candan Seda Balaban ise, "Seyirciler oyuncunun mimikleri yerine maskeyi gördüğü ve oyun sözsüz olduğu için, her bir seyirci oyunun metnini kendi iç sesiyle oluşturarak, kişisel bir deneyim yaşıyor" yorumunu yapıyor. Oyunu izlerken gençlerin çok eğlendiğini, büyüklerimizin ise duygusal anlar yaşadıklarını gördüm. Ömrümüz varsa bir gün herkesin yaşlanacağınızı hatırlatan, kuşakların birbirini anlaması için bir saatlik terapi gibi bir oyun. Yaşıyorsa büyüklerinizi alıp bu oyuna gidip derim. Hele de aranızda tatsızlık varsa; çıkışta sarılacağınızı garanti ederim.