Murat Boncuk ismi henüz bir şey ifade etmiyor olabilir. Seyirci onu Kuruluş Osman dizisinin Aykurt'u olarak tanıyor. Aslında Boncuk, dizinin deri tasarımlarını yapan çok yönlü bir sanatçı. Çocuk yaşta başladığı kıspet ustalığının yanı sıra 20 yıl boyunca profesyonel yağlı güreş yapan Boncuk aynı zamanda atlı okçulukta şampiyonlukları olan bir isim. Şövalyelik yarışmalarında dereceler alacak kadar usta olan Boncuk, arabasını satıp İspanya'dan at alacak kadar da bu işe gönülden bağlı. Elini attığı her işte başarıya ulaşmış biri Boncuk. Örneğin Game of Thrones dizisine ve Madonna 'ya yaptığı kostümlerden gururla bahsediyor. Oyunculuğun yanı sıra Cihangir'deki atölyesinde deri kostüm tasarımcılığı yapan Boncukla kariyer basamaklarını, Kuruluş Osman setini, oyunculuğa geçişini ve hayallerini konuştuk.
- Murat Bey, en başa dönecek olursak, Kuruluş Osman macerası sizin için nasıl başladı nasıl devam ediyor?
- Tüm bu hikayeler başlamadan önce benim bir atım vardı, dostlarımla beraber atlı okçuluk ve savaş sanatları yapıyorduk. Yapımcımız Mehmet Bey de sürekli bizim çiftliğimizi ziyaret ederdi. Biz kostümlerimizi giyer tıpkı yanlış zamanda doğan savaşçılar gibi gösteriler yapardık.
Mehmet Bey ile tanışınca düşlerimizin aynı olduğunu fark ettik ve onun başlattığı bu projede gönül bağ kurduk... O dönemlerde yan yana koşan iki at bile yoktu. Aşçılıkla ilgilendiğim için önce dizinin atlarını tedarik ettik. Atları eğittik sonra oyuncularımız işin içine dahil oldu, onlara savaş sanatları eğitimleri verdik. Daha sonra Mehmet Bey Kazakistan'dan profesyonel stunt ekibi getirdi. Ben de kostüm bölümüne geçtim.
Uzun yıllar Diriliş Ertuğrul ve Kuruluş Osman projelerinin deri kostüm tasarımcılığını yaptım. Aynı şekilde devam ediyorum. Geçen sezon, ben de bu projenin içinde at binip ok atmak ve tarihi duyguları yaşamak için, Mehmet Bey'in de desteği ile Kuruluş Osman projesinde oyunculuğa başladım. Kuruluş Osman'da bir karakteri yaşatmaya başladım, seyircinin tepkisi de çok güzel oldu. Kuruluş Osman'da hem deri kostüm tasarımcılığı yapıyorum hem de oyuncu olarak gönülden hizmet etmeye devam ediyorum.
AĞIR ŞARTLARDA ÇALIŞIYORUZ
-
Dizi sadece ülkemizde değil tüm dünyada ilgiyle izleniyor. Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
- Tüm dünyada izlenmesi, reyting rekorları kırması ve her kitleden izlenebilir olması tüm ekibin büyük bir aile gibi çalışmasına dayanıyor.
Başka dizi setinde olmayan bir ruh bütünlüğü var dolayısıyla bu da seyirciye yansıyor.
7'den 70'e izlenebilir bir iş Kuruluş Osman. Her oyuncumuz işine dört elle sarılıyor, çok ağır şartlarda çekimler yapıyoruz ama bu işi severek yaptığımız için bize zor gelmiyor. Sanırım samimiyetimiz ekrana yansıyor ve insanlar bizim samimiyetimizi sahipleniyorlar. Bu güzel ilgiyi izleyiciyle ilişkimizin her geçen gün çığ gibi büyümesine bağlıyorum.
-
Sette çalışma ortamından bahseder misiniz? Dönem işi olduğu için oldukça titiz ve kapsamlı bir hazırlık süreci yaşanıyor. Bu şartlar sizi yoruyor mu?
- Türk televizyon tarihine yapılmış ender işlerden biri Kuruluş Osman... Oyuncularımız özel eğitimden geçiyor; at, ok, kılıç eğitimleri alıyor. Kostümlerimiz dekorlarımız özenle yapılıyor ve mükemmel bir platodayız. Geriye sadece içinde bulunduğum durumu yaşamak kalıyor. Bence her oyuncunun deneyimlemesi gereken bir plato. Oyuncular ve teknik ekip uyumlu çalışıyor. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim Burak abi (Özçivit) bizim takım kaptanımız aynı zamanda bana göre şu an Türkiye'de en iyi at binen jöndür. Herkes birbirinin gözlerine bakarak ne demek istediğini anlıyor. Profesyonel bir ekip olduk ve her gelen yeni oyuncu hızlı bir şekilde adapte oluyor. Eskiler, yeni gelenlerle tecrübelerini paylaşıyor, işler yorucu oluyor ama sonucunu görünce de mutlu oluyoruz.
-
İlerleyen bölümlerde Aykurt karakterini neler bekliyor sizce?
Alplikten beyliğe geçmek gibi bir sevdası veya hırsı yok. Osman Bey ona ne görev verirse yapmaya hazır. Belki bey olabilir, toy zamanı da geldi geçiyor. Tabii aslında bunlar benim düşündüklerim. Aykurt için ne yazılır bilemeyiz.
-
Şimdiye kadar bu dizi için kaç kostüm yapmışsınızdır?
- Kuruluş Osman'ın ilk sezonundan bu yana birçok deri kostüm yaptık. Bunların içinde zırh kemer kolçak su matarasından eyer kaplamasına, heybelerden tutun da özel aksesuvarlara kadar birçok şey yaptık. Sayı belirtemem ama beş yıl kadar bir süre diyebilirim.
ATLAR HEP HAYATIMDA OLACAK
- Kostüm tasarımcılığından oyunculuğa geçiş nasıl oldu? Mehmet Bozdağ bu kararı almanızda etkili oldu mu?
- Deri kostüm tasarımcılığı yaparken, aynı zamanda bir şeyler çekmeyi çok seviyordum. Amatör olarak birkaç iş yaptım kamera arkasında. Kalemim de iyidir, yazmayı da seviyorum. Atlı okçuluk ve savaş sanatları ile ilgilenmem Mehmet Bey'in de beni yakından tanıması üzerine oyunculuk serüvenim başladı.
- Atlara fısıldayan adam olarak anlıyorsunuz...
At üstünde ok atma şampiyonu olduğunuzu öğrendim. Atlarla iletişiminiz ne zaman nasıl başladı?
- Dokuz yaşında atlarla tanıştım. Babam o dönemler köy korucusuydu. Birkaç tane atımız vardı.
Çocukluğum sürekli at üstünde geçti. Büyük şehre geldiğimiz zaman bunlardan uzak kaldım. Aradan 25-30 yıl geçtikten sonra bir dizi setinde tekrar atlarla buluştum o kadar uzun zaman geçmiş ki, atla alakalı adeta hiçbir şey bilmediğimi öğrendim. Türkiye'ye gelen bir atlı şov ekibinin şovunu izledikten sonra at sevgisi bende başka bir boyut kazandı. Birçok ülkeye at eğitim sanatını öğrenmek için ziyaretlerde bulundum. Birçok at ustası ile çalışma fırsatı buldum. Atlı okçulukta birkaç defa şampiyon oldum. Yine yurt dışında yapılan şövalyelik yarışmalarında dereceler aldım. Yüzlerce at eğittim. Onları şovlara hazırladım. Hatta arabamı satıp kendime İspanya'dan at aldım. Şu an üç tane atım var ve elimden geldiği kadar haftada 3-4 gün onlarla vakit geçiriyorum. Ben atlardan en çok sabrı öğrendim. Onlarla konuşmak farklı bir his, onları eğitirken bir şeyler öğrenmesini görmek mutluluk verici. Sanırım ölene kadar atlar hep hayatımda olacak.
HEDEFİM KISPET USTASI OLMAKTI
- Sizin için her şey çocuk yaşta kıspet ustası olmak istemenizle başlıyor. Bir çocuk neden kıspet ustası olmak ister? Bu idealinizin kaynağı nedir?
- Gazetede gördüğüm tam sayfa haber hayatımı değiştirdi. Benden önceki kıspet ustası İrfan Şahin, Türkiye'de bu işi yapan son ustaydı. Ben de çocuk yaşlarda büyüklerimizin "Büyüyünce ne olacaksın?" sorusuna hep kıspet ustası olacağım derdim. İnsanlar kıspetin ne olduğunu bilmezlerdi, onlara sürekli açıklamak zorunda kalırdım. Bazıları kısmet mi derdi. Çocukken hep yaşıtlarımdan farklı düşünürdüm. Onlar dışarıda oynarken ben hep el işleri ile alakalı şeyler yapardım. Konu buralara kadar geldi. Güreş, kıspet ustalığına ulaşmak için bir araçtı fakat o kadar çok güreş antrenmanı yaptım ki, ilk kez birine yenildiğimde hırs yaptım, çok çalıştım ve rakibimi yendim. Baktım ki artık rakiplerimi yenebiliyorum, 20 yıl kadar profesyonel yağlı güreş yaptım. Birçok başarım oldu. Ama güreşte çok ilerlemeyeceğimi biliyordum çünkü benim hedefim kıspet ustası olmak ve bir şeyler tasarlamaktı.
YAĞLI GÜREŞLE İLGİLİ SENARYOM VAR
-Cihangirdeki atölyeniz ne zamandan beri var? Burada ne kadar vakit geçiriyorsunuz?
- Cihangir'deki atölyem 12 yıldır var, setten boşluk bulduğum zamanlarda repo günlerinde vakit geçiriyorum. 2 tane elemanım var, işlerimi çok rahatlatıyorlar. Ben genelde tasarım yapım kısmındayım. Dostlarım da üretimde bana yardımcı oluyorlar. Kostüm anlamında şu anda sadece Kuruluş Osman ve Bozdağ Film Platoları'nda bulunan turizm satış alanına ürünler yapıyoruz. Bunun dışında da uzun zamandır üzerinde çalıştığım bir senaryo var yine yağlı güreşle alakalı. İnşallah en kısa zamanda bunu da hayata geçirmeyi umut ediyorum. Tabii ki hayallerim ve hedeflerim var, zaten insan ne için yaşar... Uluslararası arenada birçok kostüm yaptım. Game of Thrones dizisine, Madonna 'ya... Haziran'da 40 yaşında olacağım, Allah ömür verirse 40'tan sonraki zamanımı geçmişte biriken altyapıyla harmanlayıp güzel işler yapmayı umuyorum hem yurt içinde hem yurt dışında.