İnsanın çocukluğu; onun geleceğini, yapacağı işi, insanla ve doğayla ilişkisini şekillendiriyor. Son zamanların konuşulan filmi Neandria'nın yönetmeni Reha Erdem'in de belki çocukluğuna çok şey borçluyuz. Ağaçlar arasında Ankara'da mutlu bir çocukluk geçiren Erdem'in çevreye duyarlı şekilde Çanakkale'nin Kayacık köyünde Neandria Antik Kenti'nde çekilen yeni filmi; 90 dakika boyunca düşmeyen temposuyla insan tabiat ilişkisini sorguluyor. Filmin gösterimi sonrası uzun süren alkışlar sırasında Reha Erdem'in heyecanına, mutluluğuna tanıklık ettim. Erdem; başrolü verdiği atlet Suna'nın (Deniz İlhan) peşinden koşturuyor bütün filmi. Suna'nın atletizm sevdası, köyün de gündemini meşgul ediyor.
Suna koşmaktan değil de, annesinin kendisine yarış atı muamelesi yapmasından şikayetçi. Tıpkı bugün üniversiteye hazırlanan pek çok öğrenci gibi... Filmin bir sürprizi de Serkan Keskin diyerek detay vermeyelim. Deniz olmayan köyde deniz gözlüğü ile video çeken youtuber Ayşegül Kopartan "Sayın takipçilerim bugün köyde yine hiçbir şey olmadı" diyerek salonu sık sık kahkahalara boğdu. Kısa av sahnesindeki müthiş ses ve görüntü efektlerinin, epilepsi hastaları için tetikleyici olabileceğini hatırlatıp sözü Erdem'e bırakalım:
"Filmi önce Beyoğlu'nda Atlas Sineması'nda ardından Kadıköy Sineması'nda seyirciyle birlikte izlemek ayrı bir heyecandı benim için. Bu birliktelik çok hoşuma gitti. Bunların çok önemli olduğunu düşünüyorum. 250 kişilik köye, 40-50 kişi dahil olunca oradaki düzeni ciddi anlamda etkiledik. Bunun için kendimizce önlemler almaya çalıştık. En basiti istihdamı köyden karşıladık, beslenme ihtiyacımızı köydeki kadınların yaptıkları yemeklerle çözerek filmin bütçesini onlarla paylaştık. 'Pet şişe kullanmayalım' dediğimiz zaman bile küçük hayatımızda tıkanmalar oluyor. Biz de setimizde bunu deneyelim. Her şey küçük küçük başlıyor. Olmayacak şeylere inanmamız gerekiyor. Olmayacak şeyleri hayal etme gücünü bulmamız gerekiyor."