Geçtiğimiz günlerde Lohusa filmini izlemeye gittiğimde seansı beklerken, filmi izlemeye gelen, lohusa olduklarını konuşmalarından anladığım annelerin serzenişlerine kulak misafiri oldum. Hepsi bebek sahibi olduktan sonra yalnız kaldıklarından bahsediyordu. Özellikle de eşlerinden gelmeyen destekten... İki gündür uyumadığını söyledi biri, diğeri evi olduğu gibi bırakıp sinemaya kaçtığını anlattı. Çocukları emzirip annelerine teslim edip çıkmışlardı. İlk kez bebeklerinden ayrı olmanın hüznü ve tedirginliği hemen seziliyordu. İçimden "İyi yaptınız kızlar, etrafınızdan yardım istemekten çekinmeyin. Bebeğiniz için önce sizin iyi olmanız lazım" diye geçirdim. Annelerden biri süt makinesi çantasını alıp süt sağmaya gitti. "Sinemaya girmeden bebek odasının yerini öğrendik" dedi diğeri arkasından. Döndüğünde başlayan muhabbet ise ilgi çekiciydi. "Benim kocam baba olduktan sonra kanepeye dönüştü" dedi birisi. Hepsi gülerek ne demek istediğini anladı. Bir ben anlamadım ve "İnşallah sohbeti devam ettirirler" diyerek bekledim.
Devam da ettiler: "Oğlum beşikte değil yanımda yatmayı daha çok sevdi. Eşim de 'Siz rahat edin, ben kanepede uyurum' dedi. Gidiş o gidiş, üç aydır gelmedi" diyerek suyunu içti. Diğer anneler de "İnanmıyorum, biz de aynısını yaşıyoruz" dedi. İkinci kez anne olan deneyimiyle "Siz unutun onları, bir daha asla dönmüyorlar. Üstelik ben bunun bizi düşündükleri için değil, sorumluluk almaktan kaçtıkları, işlerine geldiği için gittiklerini düşünüyorum" diyerek ekledi. Sahi, bebekten sonra erkekler birer kanepeye mi dönüşüyor? Televizyon karşısında, önünde kuruyemiş, elinde kumanda spor programı izlemek daha mı keyifli geliyor? Uykusuz eşi, ağlayan bebek, ev işleri arasında kalan annenin psikolojisi nasıl iyi olsun? Erkeklerin iyi niyetle başlayan sonrasında alışkanlığa dönüşen bu kanepede yaşama taktikleri karı-koca arasındaki bağı da yok eden bir unsur aslında...
KANEPE ERKEKLERİNİN ÇEŞİTLERİ VAR
Kadınların bebeklerini büyütürken yaşadıkları ve artık gelenek haline gelen kanepe erkeklerini düşünürken Klinik Psikolog Mehmet Teber'in Instagram hesabından paylaştığı nokta atışı tespite denk geldim. Bu yazıyı tüm çiftler, annebabalar okumalı! Teber, "Evli erkeğin akşam vakti yeri malumdur, o da karyolada eşinin yanıdır. Amma velakin bazı durumlarda erkekler kanepe ile bütünleşir" diyor ve ekliyor:
İlki, eve yorgun argın gelen, yemeği yedikten donra kanepede sızan erkeklerdir. Bir süre sonra bu durum alışkanlık olur ve yorgunluk olmasa da kanepede uyunur. Eş bıkmadı ise erkeği gece kaldırıp yatağına alır. Bu erkekler bir süre sonra bezginlik oluşturur. Eşini azıcık görmek isteyen kadınlar, uyuyan eşine gün geçtikçe gıcık olur. Bu öfke parça parça her olayda ortaya dökülür.
İkinci grup, hazır çocuk doğmuş, anne bebekle yatıyor, ben de bu vesile ile karyoladan çıkıp kanepeye geçeyim de tek rahat uyuyayım diye düşünen konfor düşkünü erkektir. Dışarıdan eşini, çocuğunu düşünür görünse de mesele keyiftir.
Üçüncü grup kanepeye itilmiş erkek grubudur. Anne bebeğinin yatağını, iki yaşını doldurmuş çocuğunun odasını ayıramamıştır. Kocaya da yatakta yer kalmamıştır. Gariban erkek kıyıda köşede kaderine razı olmuştur.
Horlama nedeni ile yataktan gönderilen erkekler de son gruptur. Her iki taraf da halinden memnun görünse de evliliğin için boşalmaktadır.
AYRI UYUMAK EVLİLİĞİ SARSIYOR
Psikolog Teber'in eşlere önerileri de var: Aman dikkat birlikte uyumak sembolik ve etkili bir bağ göstergesidir. Yatakların uzun süreli ayrılması evlilikte gönülleri de ayırır. İlk gruptaki erkekler dinlenmenin bir başka yolunu bulun, 20 dakika uyuyup kalkın mesela. İkinci gruptakiler, eşinizle yatmaya istekli olun, üçüncü grubun kadınları çocuğunuzu odasına gönderin ve eşinizi yanınıza alın. Ve son grubun erkekleri horlamanın tedavisini ciddi ciddi araştırın. Yatak candır, temastır, heyecandır. Kanepede uyumak evliliğe düşmandır.
TAŞ BOYAMA ATÖLYESİ
Çocuklar için düzenlenen taş boyama atölyesi eğitmen Esra Uzunoğlu rehberliğinde 18 Şubat Pazar günü CSO Ada Ankara, fuaye alanında gerçekleşecek. Etkinlik boyunca minik sanatseverler hayvan figürlü resimler yaparak yaratıcı yönlerini keşfetmeye çalışacaklar. 'Çocuklar için Taş Boyama Atölyesi'nin ilk seansı 5-7 yaş arası çocuklar ile saat 13:00'te ikinci seansı 8-10 yaş arası çocuklar ile saat 15:00'de fuaye alanında gerçekleşecek.