Yüzlerce yıl boyunca farklı dinden, ırktan, kökten milyonlarca insana ev sahipliği yapan İstanbul'un her sokağı, her semti içinde bambaşka anıları barındırıyor. Özellikle şehrin en eski semtlerini dolaştığınızda her binanın bambaşka bir hikayesi olduğunu görüyorsunuz. Yeni yılın ilk günü ben de İstanbul sokaklarında dolaşırken bambaşka ve etkileyici bir hikayeyle karşılaştım.
Özel Saint Benoit Fransız Lisesi'nin hemen arka tarafında kalan ve eski Pera bölgesinde bulunan yenilenmiş bir bina işçiliğiyle ve görkemiyle dikkatimi çekti...
Pera, biliyorsunuz ki İstanbul'un ilk apartmanlarını barındıran destinasyonlardan.
Şahkulu Sokak'ta bulunan ve eski ismiyle Barnathan Han olarak bilinen yapı da İstanbul'un ilk 5 apartmanından biri... Tamamen aslına uygun olarak restore edilen ve kısa süre önce özel bir yatırım şirketi tarafından ismi korunarak bir butik otel olarak işletilmeye başlanan yapı yılın ilk günü kahve içmek için mükemmel bir rota oldu benim için...
TARİHİ 130 YIL ÖNCEYE DAYANIYOR
Tarihi yaklaşık 130 yıl önceye dayanan binanın girişinde binayı inşa eden aileye ait fotoğraflar ve onlara ait küçük anı eşyaları da insanın içini bir başka türlü etkiliyordu... Fotoğrafların hemen altında bir anı defteri vardı... Defterde ailenin şu an hayatta olan ve yaşamını Fransa'da sürdüren jenerasyonundan Jean-Claude Barnathan'a ait bir de yazı bulunuyordu. Doğal olarak yapım tarihi binanın iki girişinden birinde 1892 yazılan bu binanın yıllar sonra restore edilmesinden ve ailesinin isminin binada yaşatılıyor olmasından yaşadığı mutluluğu dile getiriyordu Barnathan...
Ben fotoğraflarla ilgilenirken otel görevlileri yazının sahibinin yeni yılı geçirmek için eşiyle birlikte otelde bulunduğunu söyledi bana... Bu kadar büyük bir tarihin tanığının orada olduğunu duyduğumda da doğal olarak kendisiyle bir kahve içip içemeyeceğimi sordum. Mesleki deformasyon olsa gerek, bir gazeteci tatil gününde de gazetecidir sonuç olarak...
Büyük bir zarafet içinde kabul etti Barnathan kahve teklifimi ve ailesi hakkındaki hikayeyi de büyük bir samimiyet içinde anlattı bana... Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki hikayesi 1700'lü yıllara kadar tarihi uzmanlar tarafından takip edilen bir ailenin yıllar içinde farklı ülkelerde devam eden hikayesinin ayakta kalan bir sembolü aslına bakarsanız bu tarihi bina...
Hadi gelin kendisi de yıllarca reklam ve pazarlama sektörlerinde çalışan, bir danışmanlık şirketi kuran ve şu an Paris'te yaşayan Jean-Claude Barnathan'dan dinleyelim bu ailenin hikayesini...
- Ailenize ait bir binadayız. Yıllar boyunca terkedilmiş bir durumda kalıyor. Sonra bir yatırım şirketi bu binayı alıp butik otel olarak işletmeye karar veriyor. Ve binayı aslına uygun olarak restore ediyor. Hatta bina hâlâ ailenizin soyadını taşıyor. Doğrusu merak ediyor, neler hissettiriyor şu an bu binada bulunmak size?
- Gurur, mutluluk, aidiyet... Şirket binayı satın aldıktan sonra binayı inşa eden aile hakkında bir araştırma yaptırıyor. Ve bu detaylı tarihi araştırmanın sonunda bana kadar ulaşıyorlar. İstanbul'un ilk 5 apartmanından biri içinde bulunduğumuz yapı. Binanın inşa edildiği 1892 yılı, Pera Palace Hotel'in de inşa edildiği yani Orient Express'in İstanbul'a geldiği senelere rastlıyor.
- Bina 1900'lü yıllarda terk edilmiş sanırım... 2011 yılında satın alınıyor. Yatırımcı firma 10'dan fazla hissedarı olan binanın sizin de aralarında bulunduğu hissedarlarına ulaşmış. Üç yıl sürmüş tapudan hisse sahiplerini bulma çalışması. Son dönemde adı, Halil Hamit Bey Apartmanı olarak geçen binayı bu hale getirmek için çok uğraşılmış kısaca otel görevlilerinden öğrendiğim kadarıyla. Binanın giriş kısmında sizin atanız ve bu binayı yapan Nissim Barnathan'ın fotoğrafını gördüm... Bize biraz ondan bahseder misiniz?
- 1827 İstanbul doğumlu Nissim Barnathan... Barnathanlar, sigara kağıdı imal eden şirketlerin temsilcisi ve banker olarak biliniyor. Nissim Bey'in oğullarından 1853 İstanbul doğumlu Moise, Fransızca eğitim almış biri mesela...
Yine Nissim ismini taşıyan kendi büyük babasının, 1879 yılında İstanbul'da doğduğunu, elmas işleri ile uğraştığını ve iyi bir yaşamları olduğunu tahmin ediyorum.
1900'lü yılların başlarında Fransa'ya göç ediyorlar. Nissim'in oğlu Henri Barnathan ile Strasbourg'lu eşi Madleine Nehr'in dört çocuğundan biriyim ben... Büyük büyük babamın hikayesinden bahsediyor olmak oldukça etkileyici...
Binanın restorasyonu sırasında 22 restoratör görev alıyor.
Anahtarlar İtalya'dan, mermerler İspanya'dan geliyor.
Orijinal doku korunuyor. Böyle bir yerde olmak, köklerine dönmek çok duygusal ve güzel.
İSTANBUL ÇOK GÜZEL
- Fransa'da yaşıyorsunuz, kökleriniz bu coğrafyaya dayanıyor. Nasıl görüyorsunuz Türkiye'yi, İstanbul'u?
- Türkiye güçlü, büyük ve etkileyici bir ülke. Komşularının her birinden tarihi dokusu, coğrafyası ve jeopolitik önemi olarak çok çok önde... Güçlü bir lider tarafından yönetiliyor. Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşta bu kadar net bir duruş sergileyebilen ve tüm ülkelerle iletişim kurabilen başka bir lider yok. Şu an Gazze'de yaşanan insanlık dramına karşı da duruşu net. Sokakları, insanları, gastronomisi güzel bir şehir İstanbul. Yeni yılı atalarımın inşa ettiği bu binada karşılamak çok güzeldi.
TİCARET HAYATINDA ETKİLİ BİR AİLEYDİ
Jean-Claude Barnathan ailesinin İstanbul'dan ayrılışı hakkında, "Tam olarak nedeni bilmiyoruz. Çünkü dediğimiz gibi aile ticaret hayatında etkili bir aile. Osmanlı döneminde gayrimüslim aileler zaten ticaret hayatında ve sosyal hayatta etkili ve güçlü. Binanın inşaasından çok da uzak olmayan bir zaman sonra ile İstanbul'dan göç ediyor. Ailenin bir bölümü benim de içinde bulunduğum kolu Fransa'ya göç ediyor mesela. Ama neden ben de bilmiyorum" diyor.