Bir diziye sonradan dahil olunca ses getiren oyuncular, her zaman dikkat çeker. Elçin Zehra İrem de onlardan biri. Kardeşlerim dizisi dört sezondur devam eden, 100 bölümü devirmiş, atv'nin başarılı yapımlarından. Başrollerinde Celil Nalçakan, Fadik Sevin Atasoy, Emre Karayel ve Ahu Yağtu gibi başarılı oyuncuların yer aldığı dizinin kadrosuna dahil olan Elçinler'den Zehra İrem'le (Safranbolu'da öyle derlermiş) diziyi ve daha birçok şeyi konuştuk.
Akrabasının bir düğünde keşfedip önermesiyle bir dizide başrol oynayıp kariyerine start verdi. Yerinde duramayan Elçin Zehra İrem ile harika bir sohbet ettik. Sözünü sakınmayan, geleceği parlak bir oyuncu Elçin:
"3-2-1 başlıyorum ben. Dört sezondur devam eden bir projeye dahil olmak çok güzel. Kendimi şanslı hissettim. Klişe olacak ama bunu aynen böyle yazmanı istiyorum. Set ortamı gerçekten harika. Bunu beklemiyordum. Sonradan geldim ya, belki dışlar diye düşündüm. Ama herkes beni çok sıcak karşıladı. Cihan Şimşek, Simge Selçuk, Lizge Cömert, Yiğit Koçak, Yazgı Coşkun; bana yıllardır onları tanıyormuş gibi hissettirdiler. Başta yönetmenimiz Serkan Birinci olmak üzere ışıkçısına kadar herkese teşekkür ediyorum.
'LİDYA' BENİM İÇİN İYİ BİR BASAMAK
Sokakta tanınmaya başladım artık. Beni gösterip 'Aaa bu kız Lidya' diyorlar. Bir başkası 'Hayır o Elçin Zehra İrem' diyor. Daha önce oynadığım bir dizinin kitlesi farklıydı. Ama Kardeşlerim dizisinin seyirci kitlesi sayesinde artık gençler beni daha çok tanıdı diyebilirim. Kardeşlerim dizisi için kariyerimin başlangıcı diyebilirim. Daha önce az sayılmayacak dizi ve projelerde yer aldım ama bu kez gerçekten farklı bir durum söz konusu. Teklif geldiğinde ben de böyle olacağını tahmin etmemiştim ama başladıktan sonra çok şey değişti. Lidya karakteri benim için önemli bir basamak oldu. Kötü bir karakteri canlandırıyorum. İlk sete çıktığımda biraz garipsedim ama oyunculuğumu gösterebilmem açısından bu dizi kariyerim için gerçek bir başlangıç oldu."
Hayatında Lidya gibi fesat bir karakter olsa: "Olmaz, olamaz sanırım, ben hayatıma herkesi kolay alamıyorum."
AİLEM BENİ HER HAFTA SONU ANKARA'YA GÖTÜRÜRDÜ
- UNESCO Dünya Miras Listesi'nde olan Safranbolulu olmak nasıl bir şey?
- Nasıl anlatsam bilemiyorum! Herkes, herkesi tanır. Büyük bir aile gibiyiz. Mesela sabah çıkarım Levent Abi, Buket Abla, Ziya Abi günaydın, merhaba, kolay gelsin. Şu an yaşadığım Cihangir'i de biraz o mahalle ortamı için tercih ettim. Safranbolu küçük bir yer olduğu için, herhangi sanat dalında eğitim imkanı yoktu. Ben de her hafta sonu Ankara'ya Sadri Alışık Kültür Merkezi'ne giderdim. Pazartesiden cumaya okuluma devam ederdim. Bir sene böyle devam etti.
Babam benim iç mimar olmamı çok istedi. Ama konservatuar istiyordum. Ama önce onun istediği gibi Aydın Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü'nü kazandım. Çok zor geldi ve babamı İstanbul'a çağırıp derslerin çok zor olduğunu anlattım. Hep ödevler projeler, zorlandım. İkna oldu. Önce onun istediğini yaptığım için 'En azından denedin. Sen nasıl istersen öyle devam et yoluna' dedi. Safranbolu'ya döndüm. Bu arada akrabalarım benim evde kendi kendime oynadığım videoları sektörden birine göstermiş. Yani tüm akrabalarım arkamda. İstanbul'a çocuğu olan bir anne rolü için çağrıldım. Hayatımda hep köpeğim olduğu için açıkçası bana zor gelmedi. Safranbolu'da da İstanbul'da da bir köpeğim var.
BABAMIN KARİYERİME KATKISI ÇOK ÖNEMLİ
İstanbul'a gelişim sonrası üniversitede de Sanat Yönetmenliği bölümüne geçiş yaptım. Evde abimle bazen kavga eder gibi yapıp anne babamızı kandırırdık. Kariyerim öyle başladı sanırım. Her hafta sonu Sadri Alışık Kültür Merkezi'nde diksiyon, şan eğitimi alırdık. Çok eğlenceli geçerdi. Keşke Safranbolu'da da böyle bir merkez olsa. UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan Safranbolu böyle bir yeri hak ediyor kesinlikle. Babam mükemmeliyetçi bir insandır. Kariyerimde onun karakterinin bana katkısı çok önemli. Yaptığı otelcilik işinde de bunu gösterir. Ben de ona çekmişim. Düzenli biriyim, büyük konuşmak gibi olmasın ama asla dağınık biriyle olamam.
"Aslında adım Zehra İrem, Elçin benim soy ismim. Ama bizim Safranbolu'da herkes soy ismiyle çağrılır. Orada kalmış olabilir İstanbul'a gelişim sonrası bir dizinin jeneriğinde Elçin ismim olarak geçmiş. Oradan sonra da Elçin ismim olarak kaldı. Açıkçası ben de rahatsız değilim."
"Bir dönem sağlıksız beslenmiştim. Sonra spora ağırlık verdim. Pilates yapmaya başladım. O kadar çok sevdim ki, oyunculuğu bıraksam pilates hocası olsam noktasına geldim. Bir şeyi yaparsam hakkını vermek isterim. Çözümü üç ortakla spor salonu açmakta buldum. Orada antrenörlük de yapmaya başladım. Kilolu antrenör olamayacağı için hem beslenmeme ve hem sporuma dikkat ediyorum."
"Birlikte çalıştığın herkesten bir şey öğrenirsin. Beni öğrendiğim için en mutlu eden şey; set disiplinini, set adabını Altan Erkekli'den öğrendim diyebilirim. Şuramda (kalbini göstererek) hissettiğim şeyleri, yüzüstüne çıkardı diyebilirim. Eğer öğrenmek istersen herkesten bir şeyler çekip alırsın."
ELÇİN'İN ALBÜMÜ
La Casa de Papel
Ba-yıl-dımmmm... Beş sezonu da nefes nefese izledim.
Fadik Sevin Atasoy
Geçenlerde bir sahnemiz vardı. Çekerken çok eğlendik. Ondan öğreneceğim çok şey var.
Diriliş
Leonardo DiCaprio'nun bu mükemmel filminde olmak isterdim. Atın içine saklandığı sahneyi unutamıyorum.
Ezel
Mükemmel bir kadro, müthiş bir senaryo, harika oyunculuklar.
Will Smith
Ben Efsaneyim (I Am Legend) filmini çok severim. Ona hayranım, bir gün onunla oynayacağım.