atv'nin ilgiyle izlenen dizisi 'Aldatmak'ın Mualla'sı Nursel Köse'nin 10 parmağında 10 marifet var desek yanlış olmaz. Siz bakmayın onun televizyondaki sert kadın rolüne. Aslında komedi yanı güçlü, kariyerine mizah yaparak başlayan çok yönlü bir kadın Köse. Öğretmen okulu mezunu ablaları sayesinde Almanya'ya giden Köse, üniversitede okurken bir yandan stand up yapıp, ülkeleri dolaşarak insanları güldürdü. Ülkemize geldiğinde ise tam tersi bir şekilde drama evrildi kariyeri ve sert kadın rollerinin aranılan ismi oldu. Oyunculuğun dışında, şiirle başladığı yazın hayatı yeni romanı '5. Kan' ile devam ediyor. Aynı zamanda Aslantepe'nin fahri tanıtım elçisi... Alman müzisyen Ulrich Mertin ile evlilikleri ise beşinci yılını devirdi. Köse ile aşkı, diziyi ve kariyerini konuştuk...
- Aldatmak dizisi yeni bölümleriyle ilgiyle izlenmeye devam ediyor. Yeniden seyircilerle buluşmak ne hissettirdi size?
- Sıkı takipçilerimiz var, dikkatle ve severek izliyorlar Aldatmak dizisini. Yaz boyunca sürekli mesajlar aldım, ne olacak, nasıl ilerleyecek diye sordular. Çekimler başladı hızla devam ediyor, yoğun çalışıyorum ama severek gidiyorum sete. Aldatmak ikinci sezonuna başarıyla ve heyecan yaratarak girdi, bunun devam etmesi için zevkle çalışıyoruz.
- Canlandırdığınız Mualla karakteri diziye girdiğinden beri dizi ivme kazandı. Bu sezon da yeni oyuncularla beraber kadro daha da güçlendi. Yeni oyuncularla, ekiple uyumunuz nasıl?
- Yeni sezonda yeni oyuncular hem bizi hem de seyircimizi heyecanlandırdı. Hikâyenin akışına farklı dönüm noktaları getirecek yeni karakterler. Hiç umulmadık yerlere alıp götürecek Aldatmak bizi. Yeni oyuncularımızdan Berkay Ateş, muhteşem bir oyuncu, Kahraman karakteri ile dizimize adapte olarak çok yakıştı. Mualla ve Kahraman, yani ikimiz doğru frekansı çabuk yakaladık oynarken.
ALLAH DÜŞMANIMA VERMESİN
- Vahide hanımla karşılıklı sahnelerinize bolca övgü var. Öncesinde nasıl çalışıyorsunuz. Sette durum nasıl?
- Vahide Perçin'le oynamak büyük bir zevk benim için. Oyunculuğundaki sadelik, ifadelerindeki derinlik karşılıklı paslaşmaya dönüştürüyor oyunu, ayrıca çok keyif alıyorum onunla olan sahnelerden. İki güçlü kadını görmeyi özlemiş seyircimiz.
- Bazı izleyiciler çok seviyor benimsiyor belli bir kesim de Mualla'dan nefret ediyor.
Hatta "Allah hiçbir genç kızın başına Mualla gibi bir kaynana, Behram gibi bir eş nasip etmesin" diye bir yorum okudum. Nasıl karşılıyorsunuz bu yorumları?
- Çok haklı buluyorum. Kayınvalide olarak Mualla kocaman bir aşiretin başında, gücünü ve zenginliğini göstermeyi seven despot, sert, empatisi zayıf bir kadın. Bence de Mualla gibi kayınvalide düşmanıma vermesin. (gülüyor) Benim oyuncu olarak işim ise Muallayı kendi haklılığında savunmak, seyirciye onu ve iç dünyasını doğru yansıtmak ve tabii ki sevdirmek.
SAHNELERİ ÇOK ÖZLÜYORUM
- Çok yönlü bir yanınız var. Almanya'da uzun süre kaldınız. Aktör, komedyen, yazar, şair ve radyo tiyatrosu yazarı olarak çalıştığınızı anlatmıştınız. O dönemden biraz bahseder misiniz? Kariyerinizin hangi dönemine denk denk geliyor?
- Giriştiğim bu alanlarda ilk olmayı yaşadım çoğu kez. Üniversite yıllarımda bir Türk tiyatro topluluğu kurulması ile başladı her şey. Kültürler arası farklılıkları önyargıların şablonundan çıkarmayı tiyatro sayesinde hem öğrendim hem de öğrettim. Bu girişimlerim akışı içinde ilerledi, birbirini destekleyen işler yaptım. Yazmak, oynamak, yönetmek gibi. Kariyerim sıralamalarım olmadan oluştu.
- Farklı iş tecrübeleri deneyimlemenin avantajlarını görüyor musunuz?
- Her zaman gördüm. Tersi monotomi.
- Yüksek mimar mühendisken sizi stand up yapmaya mizaha iten faktör neydi?
- Mizah yapmak, mizah üzerinden insanlara ulaşmak bana her zaman cazip geldi. Almanya'da öğrenciyken de mimarlık yaparken de bir yandan da tiyatroyla, sanatla iç içe uzun bir dönem geçirdim. Oradaki ilk ve tek yabancı kadın kabare grubunu kurup, yıllarca Almanca konuşulan ülkelere, şehirlere turneler gittim. Bu dönemler tiyatroya ve oyunculuğa dair çok şeyi fark etmemi, sanatın mizahın hayatımda gerekliliğini öğrenmemi sağladı.
- Komediyle başladınız ama ağır dramlarla tanındınız. Siz hangisini yaparken kendinizi daha iyi hissediyorsunuz?
- Komedi tabii ki. Mizahsız hayat, balıksız ekmek gibidir. Komedi tercihim. Kim sürekli ağlamak ister?
-Yeniden komedi yapmak ister misiniz? Belki sahnede veya sinemada...
- Temmuz'da iki sinema filminde mizahımı göreceğiniz karakterlere büründüm. Sahneyi özlüyor ve düşünüyorum açıkçası.
GENÇLER KARARLARINI KENDİLERİ VERSİN
- Mualla'nın verdiği kararlar, olaylara bakış açısı sizi de şaşırtıyor mu? Özellikle oğlu ve gelini ile ilgili düşüncelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Empati kurduğumda haklı buluyorum ama başkalarına müdahalesi kabul edilmez derecede sinir bozucu. Gençler kendi özel kararlarını, evliklerini, ilişkilerini, aşklarını ve buna dair çok şeyi yaşayarak öğrenecektir. Ebeveyn olarak özgür olmalarının önünü açmak yerine sırtlarına binmek, hayatlarını yönlendirmek ve şekillendirmeye kalkmayı pedagojik ve geçerli bulmuyorum.
AŞKIN SIRRI İKİ AYRI KİŞİ OLMAYI KORUMAK
- Alman müzisyen Ulrich Mertin ile evliliğin üzerinden beş yıl geçmiş. İlişkiniz ne yöne evrildi?
- Doğru yönünde kaldı. Hayatımızın akışında pek değişiklik olmadı, bürokratik durumlarda eşimi rahatlattı, oturum alması kolaylaştı mesela.
- Eşiniz İstanbul'a alıştı mı?
- Çocukluğundan beri görmeyi hayal ettiği şehirmiş İstanbul. Aşırı seviyor. Trafikte tam bir İstanbullu oldu.
- Aşkınızı besleyen şey ne sizce?
- Birçok bileşen var. İki ayrı kişi olmayı korumak.
KÖTÜ KADIN ROLLERİNİ FARKLI YORUMLUYORUMYORUMLUYORUM
- Sert baskın kadın rolleri üzerinize yapıştığını düşünüyor musunuz? Hep kötü kadınları oyna-oynamaktan sıkıldınız mı?
- Kesinlikle düşünmüyorum. Yeni bir "kötü" rolü aldığımda onu kabul gören ve sevilen, diğer- diğerlerine benzemeyen karakter olarak eşsiz yaratıp, lerine "kötü Kadın" kimliğinden çıkarıyor, insana dair ayna tutuyorum her seferinde. Zevkle oynadığım "zıt -aykırı-ters" karakteri bildik kişiler haline döndürmek işimin en sevdiğim yanlarından.
KİTABIMIN FİLM OLMASINI İSTİYORUM
- Yazar kimliğiniz de var. Hatta yeni kitabınız 5. Kan halen raflarda. Yazma süreciniz nasıl başladı? İlhamınızı nereden alıyorsunuz yazarken?
- 'Sevdaya İnat' şiir kitabım olarak ilkti. Araya dört tane radyo tiyatrosu girdi. Kabare metinleri ve tiyatro oyunları yazdım. Soytarı Özgürlüğü mizahi oyunculuk biyografisi tadında ikinci kitabım. Araya dizi ve film senaryosu çalışmalarım girdi. Yazı-çeyiz sandığım hazır senaryolarla ve hikayelerle dolu. 5. Kan ise polisiye ve macera romanı.
Sağlıklı beslenmenin önemini kan gurupları çerçevesinde romanıma aktardım. Yazmak hayatımda benim ayrılmaz parçam oldu.
- Okuyucular sinematografik bir diliniz olduğundan bahsediyor. Bu kitabının sinemaya uyarlanmasını ister miydiniz?
- Kesinlikle doğru tespit, senaryo olmaya hazır gibi kitabım. Çok istiyorum film olmasını. Mini dizi olma kapasitesi de var 5. Kan'ın bence.