6 Şubat'ta yaşanan depremler şüphesiz herkeste derin yaralar açtı. O gün 11 kentte yıkıma neden olan sarsıntılar birçok kentten de hissedildi. Bu kentlerden biri Kayseri, neye uğradığını şaşıranlardan biri de Franziska Niehus idi... Beş yıldır Türkiye'de yaşayan, sosyal medyaya içerik üreten bir Alman gezgin Franziska... O gün de kayak turu için Kayseri'de idi... Saat 04.30'da kaldığı otelin sarsılmasıyla uyanıyor. Ne olduğunu anlamıyor, çok korkuyor, derken ikinci deprem... "Ben hayatımda böyle bir şey yaşamadım" diyerek ülkesine gidiyor. Ancak kalbi yıllardır yaşadığı, her şehrini dolaştığı Türkiye'dedir. Aklına çılgın bir fikir gelir: "Madem Sultan Süleyman, fetih için Viyana'ya kadar yürümüş, ben de aynı yolu tersten yürür; yol boyu depremzedeler için yardım toplarım." Tam 2 bin 400 kilometre! Avusturya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye... Yol boyu kendisini internetten takip ettim, görüşmek Nevşehir'e kısmetmiş.
- Harika bir yürüyüştü. Süleymaniye Camisi'nde bitirirken neler hissettin, neler düşündün?
- Her şey için bir tutku lazım.
Mesela ben Viyana'dan İstanbul'a depremzedeler için yürüdüm. Her gün bir video atabiliyordum. Sosyal medya gücümü depremzedeler için kullanmak istedim. Tamamladığım her bir kilometre için depremden etkilenen insanlara bağışlar toplanacaktı.
Yol boyu imkanlar kısıtlı, internet bağlantısı sıkıntılı idi. Sayısız mesaj vardı ama yanıt verecek zaman yoktu. Viyana çok soğuktu. Hava erken kararıyordu. Restoranlar erken karardığı için yemek bulmak hep sorun oldu. Hayvanlarla aram iyidir ama Bulgaristan'daki ineklerden korktum. Tüm yolculukta büyük bir sorun yaşamadım.
- Yolda hiç "Deli miyim ben, ne yapıyorum?" dediğin oldu mu?
- Evet tabii ki oldu. Yalnız yürüdüğüm için zaman zaman pes etmek istedim. Çok ağladım ancak beni motive eden depremzedeler için yürümek oldu.
-Nerede doğdun, büyüdün, ne eğitimi gördün?
- Berlin'de dünyaya geldim. Çok sanatsal bir şehir. Ben iletişim alanında eğitim gördüm. Uluslararası yönetim alanında master yaptm.
- Türkiye'yle yolun ne zaman nasıl kesişti?
-10 yıl önce Temmuzda diye bir film izledim ve İstanbul'dan çok etkilendim.
2012 senesinde tek başıma geldim, Türkçe bilmiyordum. Altı ay bir Türk aileyle yaşayıp bebek bakıcılığı yaptım. Çekmeköy'de yaşadım, çocuklara Almanca öğrettim. İstanbul'a aşık oldum ama vizem yoktu.
Eğitimime devam ettim ve beş yıl önce tamamen buraya taşındım. Kadıköy'de yaşamaya başladım. Birkaç ay önce de Kartal'a taşındım.
- Almanya'dan ailenden arkadaşlarından "Ne yapıyorsun orada?" diyenler çıkıyordur?
- Tabii ki... Başlangıçta neden Türkiye'ye geldim diye hiç anlamıyorlardı ama şimdi sık sık buraya geliyorlar.
Türkiye benim için çok güvenli bir yer. Kadın olarak tek başıma geziyorum, hiç kötü bir şey olmadı bugüne dek. Almanya'da daha çok param vardı ama burada daha mutluyum. Geçmişte tatsız olaylar yaşanmış ama çok eski bir şey bence. Babam da buraya taşınmak istiyor. İstanbul'u çok seviyor ama ben ona 'Acele karar verme, başka güzel şehirler de var' dedim.
- Türkiye'de seni en çok etkileyen ne oldu?
- İnsanların misafirperverliği beni çok etkiledi. Çünkü ben buraya yalnız geldim ama tek başıma kalmadım. Herkes bana geliyor, çay falan getiriyor. Bir yıl Filipinler'de yaşadım. Amerika'ya, İran'a, Asya'ya gittim ama sadece Türkiye'de böyle misafirperverlik gördüm.
- Peki nasıl geçiniyorsun?
- Online olarak nasıl video çekilir öğretiyorum. Online akademide çalışıyorum, dersler veriyorum. Çok büyük hedefim yok, hayatımın her gününü kullanmak istiyorum.
FRANZİSKA NİEHUS İÇİN BAZI ŞEHİRLER
- Adana: Çılgın insanlar
- Mersin: Kebap
- Yalova: Kamp
- İzmir: Balık
- Kars: Buzda balık tutmak
- Bursa: Kayak
- Antalya: Likya Yolu
- Çanakkale: Troya
- Şanlıurfa: Sıra gecesi
- İstanbul: Büyüleyici