Geçen hafta Çin'deki Dünya Üniversiteler Atletizm Şampiyonası'nda kadınlar yarı maraton finalinde Derya Kunur, Burcu Subatan, Fatma Karasu ve Yayla Gönen Kılıç'ın yer aldığı milli takımımız, 3:43.14'le Dünya Şampiyonu olup altın madalya kazandı. Zafer pozundaki isimlerden Burcu Subatan'ı biraz araştırınca farklı detaylar öğrendim. Kayseri'de olduğu için yazılı olarak soru cevap yaptık. Onun başarı hikayesinin baş kahramanı, doğru spor dalına yönlendiren antrenörleriydi. 25 yaşındaki milli atlet Burcu Subatan, ailesine rağmen bugünlere geldiği için bugün ailesinin spor yapmasına izin vermediği bir kız çocuğuna antrenörlük yapıyor. Çünkü annesi, "Senden çok etkilendim, babası izin vermiyor. Sen onu yetiştir" diye kızını ona teslim ediyor. Burcu Subatan'ın hikayesi, hayalini kurduğu film gibi etkileyici: "Güçlü bir kadın olmak, herkesin görmek istemediği bir şey. Hatta bir kadının dahi! Bunu ne yazık ki yaşayarak görüyoruz."
- Kayseri'de atletizme nasıl başladınız? Kimin etkisiyle oldu ya da bir özel bir sebep mi vardı?
- Milli tekvandocu bir beden eğitimi öğretmenim vardı, dünya Avrupa şampiyonuydu. Bir gün derste bize Avrupa Şampiyonası maçını izletti, çok gururlandım, "Ben de milli sporcu olup ülkemi temsil edeceğim" dedim. Ben bunu tekvandoda istiyordum fakat yeteneğimin atletizme yatkın olduğunu fark eden bir diğer beden eğitimi öğretmenim Tunay Türkan beni atletizme yönlendirdi. Benim hikayem böyle başladı.
- Tekvando ve futbolu denemişsiniz ama atletizmde karar kılmışsınız. Nedir sizi bu karara yönlendiren? Bu karardan mutlu musunuz?
- Aslında dövüş sporları hep içimde kalan bir ukte ama olduğum yerde de çok mutluyum başarılı oldukça atletizmde olmayı çok sevdim.
- Fenerbahçe kulübü ile yolunuz nasıl kesişti?
- Fenerbahçe benim ilk kulübüm. Dünya Dağ Kros Şampiyonası'nda birinci olduktan sonra transfer oldum. İlk transfer olduğum sene zor dönemlerden geçiyordum, yollarımız ayrıldı. 2019'da Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nde yarışırken 1500 metrede çok üstün bir başarı gösterdim, aynı yıl Avrupa Şampiyonası'nda U23'te final koştum. Avrupa oyunlarında beşinci olup Türkiye'nin en iyisi olunca yuvam Fenerbahçe'ye geri döndüm.
SPORCUNUN KIYAFETİ DEĞİL BAŞARILARI GÜNDEM OLMALI
- Ekonomik olarak pek de rahat olmayan bir ailede büyümüşsünüz. Bunun kariyerinizde nasıl bir etkisi oldu?
- Sanırım çok çok olumsuz
etkisi oldu. Çünkü her şey
maddiyata bakıyor. Yol ücreti,
kıyafet-ayakkabı giderleriniz,
kullanacağınız vitaminler, beslenmeniz
her şey maddiyata
baktığı için birçok sorunla karşılaşıyorsunuz.
Ama olumlu
yönleri de var. Çok paramız
olsaydı, her şeye çabucak
sahip olacağımız için,
belki de bu kadar
hırslı olmazdım.
- Kıyafetiniz sebebiyle yarışmalarda ne gibi tepkiler alıyorsunuz?
- Aslında ilk
tesettüre girerken
şöyle bir tedirginlik
yaşamıştım.
İnsanlardan çok
spor yaparken ne kadar
tesettüre uyabilirim
diye. Sonrasında
çok ta güzel uyum
sağladım. Dışarıdan
güzel yorumlar alıyorum,
bunlar beni
mutlu ediyor. Tabi
bunun yanında
kötü yorumlar ve
sert eleştiriler de var. Ben
insanların kıyafetleri veya
inançlarından çok, başarıları
ile gündeme gelmesi
taraftarıyım. Sonuç olarak
hepimiz bir bayrak için mücadele
veriyoruz.
- Hayatınızda sahip olduğunuz ilk saatinin bir hikayesi var. Bizimle paylaşabilir misiniz?
- Hiç unutmam bunu.
Ankara'da Atatürk'e Saygı
Koşusu vardı. Orada Türkiye
dördüncüsü olarak 100
TL kazanmıştım. Onunla eve
yiyecek alacağım diye mutlu
olurken antrenörümün kızması
sonucu koşularda kullandığım
bir saat almıştım. Yıllar sonra
beni örnek alan aynı mahalleden
çıkan yeni yetişen bir sporcuya
hediye ettim o saati. Umarım
büyük başarıları olur.
- Kariyerinizin her aşamasında bir zorlukla karşılaşmışsınız. Sizce bu zorluklar kadın olduğunuzun için mi?
- Herkesin hayatında bir zorluk
ya da zorlukların olduğunu düşünüyorum
ama sanki benimki biraz
daha fazla. Hatta antrenörüm bu sezon
şunu söyledi; "Dünyaya meteor
çarpsa ilk senin yanına düşer!" Şaka
bir yana güçlü bir kadın olmak,
herkesin görmek istemeyeceği bir
şey. Hatta bir kadının dahi! Bunu
ne yazık ki yaşayarak görüyoruz.
- Kariyerinizde annenizin önemli bir yeri var. "Annem gibi bir erkeğin hükmü altında yaşamak istemedim. Onun yaşadığı hiçbir şeyi yaşamamalıydım" diyorsunuz. Bunlar çok sert cümleler. Biraz detaylandırabilir misiniz?
- Biliyorsunuz, nesilleri kadınlar
yetiştirir. Bir kadın ne kadar
güçlü ise, yetiştirdiği çocuklar da
o kadar güçlü oluyor ve tabii ki bir
ülke. Biz, saygılı ve köle olmayı
karıştırıyoruz. Kardeşine eşine abine
vs tabii ki saygı göstermelisin
ama taparcasına yaşamamalıyız.
Bizim de düşüncelerimiz, söz hakkımız
olmalı. Aslında en çok ta
kendimize olan saygıyı unutuyoruz.
Bakın şu an ben sporculuğumun
yanında atletizm antrenörlüğü
de yapıyorum. Bir kız sporcum
var. Babası asla spor yapmasını
istemiyor. Annesi her gün gizlice
antrenmanlara getiriyor. "Senin
hayat hikayeni dinledim. Senden
cesaret aldım. Kızımın hayatı kurtulsun"
diyor. Bir kadın, bu kadar
bir erkekten korkmamalı ya
da bir kız çocuğu, anlatmak
istediğim bu. Tam
olarak bundan dolayı,
hayat hikayemin bilinmeyen
tüm tarafları ile
film olmasını çok istiyorum.
Daha çok kadına
ve kız çocuğuna ulaşabilmek
adına.
SPONSORLAR KAÇTI, YANIMDA SADECE FENERBAHÇE VARDI
- Kariyerinizde önemli bir sakatlık yaşıyorsunuz. O dönemde sponsor firmalar çekiliyor. Sadece kulübünüz Fenerbahçe ile federasyon size destek veriyor. Hatta "Fenerbahçe, ameliyat masraflarımı karşılamasa, kariyerim bitebilirdi" diyorsunuz. Sponsorluk sadece iyi günde mi oluyor?
- 30 Haziran 2022 tarihinde büyük bir ameliyat geçirdim iki ayak bileğimden. İki ay hiç yürüyemedim. Çok kötü günlerdi benim için. Psikolojik olarak yıkılmışken, ameliyattan bir hafta sonra tüm sponsorluklarım bitti, maddi olarak tekrar bir yıkıldım. Ne yazık ki siz iyi olunca herkes yanınızda! Aslında önemli olan siz ayağa kalkarken kimlerin yanınızda olduğudur. Şimdi Dünya Şampiyonu oldum. Yine de sponsor bulmakta zorlanıyoruz. Ne yazık ki bu ülkemizdeki sporcuların kanayan bir yarası sponsorluk. İş insanlarından ve markalardan destek bekliyoruz.
KEKEMELİK SORUNUNU SPORLA YENDİM
- Bir de kekemelik konusu var... Kekemelik doğuştan mıdır, sonradan mı olur? Öz güvenle ilgisi var mı?
- Benim sonradan oluşmuş. Çok yaramaz bir çocuktum, çatıya çıkıp oradan düşmek mi dersiniz ya da kapıya tırmanıp kapının üstüme yıkılması mı? Çok darbe alma sonucu denilmişti o zaman kekemelik için. Ama konuşamıyordum, özellikle topluluk önünde konuşmaktan çekinirdim. Okulda öğretmen ile tanışmalardan nefret ederdim. Sıra bana gelene kadar kalbim yerinden çıkardı yine konuşamayacağım, herkes bana bakacak, gülecek derdim. Bunu da spor ve kitap okuma sayesinde yendim. Arada tabi takılmalar yine de oluyor.
EVLENİNCE EVİMDE OTURUR MUYUM? ASLA...
- Spor kariyeriniz devam ederken evlilik yoluna girdiniz. Aileniz, eski büyüklerimiz gibi "Üniversiteye bitirmeden evlenemezsin" demedi mi?
- Şu an nişanlıyım, Erciyes Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi'nden beden eğitimi öğretmenlik mezunuyum. Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Çocuk Gelişim Bölümü öğrencisiyim. Aslında bir üniversite bitirdim. Nişanlılık konusuna gelirsek; ailem "Evlenince sporu bırak artık! Yeter evde otur" diyor. Tabi bunları dinliyor muyum, asla! (Gülüyor)