Türkiye'nin en önemli kadın davulcularından biri Leyan Senay. Aynı zamanda bir davul eğitmeni... Ama son dönem sosyal medya hesaplarında paylaştığı davul performansları onu bir fenomen haline getirdi... Çok farklı türden şarkılara yaptığı davul "cover"ları on binlerce kişi tarafından takip ediliyor... Senay şimdi de şarkı söylemeye başladı. Hem de aynı anda davul çalarak! Önümüzdeki günlerde ilk single'ı yayınlanacak.
- Davul çalarak şarkı söyleme fikri nasıl oluştu? Dünyada az örneği var davulcu-şarkıcıların...
- Hep hayalim kendi müziklerimi, içimden akıp giden notaları ortaya koymaktı. Yıllardır kendim olmayı ve durulup ruhuma odaklanabilmeyi bekledim ve evet artık hayallerime bir adım daha yakınım! İlk single çalışmamı önümüzdeki günlerde yayınlayacağım. Hep çocukluktan beri bir şeyler yazmayı, kendimi yazılı ifade etmeyi severdim. Zaten bu içgüdüler beni üniversitede İngiliz edebiyatı okumaya itti. Sonrasında şarkı sözleri yazmaya başladım, hatta bazılarını eski gruplarımla yayınlamıştık da. Ama baştan sona sadece bana ait ve beni özgürce ifade eden, "Leyan kim?" cevabını veren bir şeylerin arayışındaydım. Ben de kendimi yeni keşfediyordum. Tam da bu sırada bu kaotik anlardan birinde içimden belirsiz bir melodi ve sözler aktı. Onu o kadar benimsemiştim ve emindim ki, hiç şüphe etmeden 'işte bu' dedim. Bu şarkıyı kendi serüvenime, kendime yazmıştım ve daha güzel bir ifade ediş biçimi olamazdı. Huzurlu sanatçı hislerini sanatıyla en iyi ifade edebilen sanatçıdır. Ben de o kişi olmaya çabalamaya başladım.
- Nasıl bir üretim süreci var ilk şarkının?
- Hep şarkı söylemeyi çok sevmiştim, zaten ilk enstrümanım piyanoydu. Bir şeyler de yazıp üretebiliyordum. Elimde ne var ne yok her şeyi birleştirip yaratmaya koyuldum. Daha iyi olabilmek için çok çalıştım, vokal dersleri aldım, kendimi geliştirdim, daha iyisini bulmak için yeri geldi eleştirdim. Ama zaten bu süreçti keyif veren ve ben ürettikçe aldığım haz katlanarak artıyordu. Şarki söylemek ve davul çalmak en çok sevdiğim şeylerdi ve ikisini sonunda ruhumdan akan melodilerle birleştirecektim. Daha mutlu ne olabilirdi, artık huzurlu bir sanatçı olma yoluna giriyordum.
- Ne anlatıyor şarkın?
- Şarkım aslında doğrudan hayat serüvenimi ve iç dünyamdaki irili ufaklı dalgaları yansıtıyor. Tam olarak kendini bulma demiştim ya, öyle bir aydınlanma anında beraber parladık onunla. Bu şarkı daha çok kendime bir hediye, kendime söylemek istediğim şeyler gibi.
- Nasıl bir ailede, nerede büyüdünüz?
- Belçika doğumluyum, sonrasında küçük yaşta ailemle İstanbul'a yerleştik. Müzisyen bir ailede yetişmedim, duygusal yapımın tam tersine bir mantık insanı olan güçlü, psikiyatrist bir anne tarafından büyütüldüm. Her zaman kendi yönelimlerimi ve zevklerimi özgürce keşfedebilmem için alan tanındı. Bunun sonucunda da içimdeki müziği ve ritmi keşfettim.
- Davulla tanışman nasıl oldu?
- Çocukken önce org çaldım ve piyanoya ilgi duydum sonrasında eğitimini almaya başladım. Güzel sanatlar lisesini kazandım ve asıl hayatımın dönüm noktası olan davulla burada tanıştım. İlk gördüğümde tabii ki de hayatımı kökten değiştireceğinin farkında değildim. Sonrasında özel ders almaya başladım, beş yıl evvel de kendi müzik stüdyomu açtım ve tüm zamanımı emeğimi davula vermeye başladım.
DAVULU RUHUMDA HİSSEDİYORUM
- Davul senin için ne ifade ediyor? Bir enstrüman olarak ruhundaki karşılığı nedir?
- Davul, ruhumda hissettiğim ritmin dışavurum
şekli. Sadece bir enstrüman demem ona
büyük saygısızlık olur. O hayatıma girene kadar
herhangi bir şeye hayatımı adayabileceğimi ve bu
kadar tutkuyla bağlanabileceğimi asla tahmin etmezdim.
Bana, karakterime çok güzellikler kattı ve
katmaya devam ediyor.