Farkında mısınız moda haftaları eski cazibelerini yitirmiş durumda... İstanbul'da düzenlenen moda haftası zaten pandemi sonrası yavaş yavaş önce dijitale evrildi sonra da ne yazık ki tamamen ortadan kayboldu. Ama İstanbul dışında moda haftaları da ne yazık ki pandemi sonrası ciddi şekilde kan kaybetti. Durum öyle bir hal aldı ki New York, Paris, Milano ve Londra'da bile eski heyecanı yaşanmıyor moda haftalarının... Markalar, modaevleri ve tasarımcılar da ister istemez tasarımlarını daha geniş kitlelere duyurmak için farklı yöntemler denemeye başladı. Bunlardan en etkilisi de kesinlikle sonradan hayatımıza giren sosyal medya içerik üreticilerini kullanmak yerine birebir toplum üzerinde etkili olan yani doğal olarak 'fenomen' olan isimlere yönelmek... Bunların içinde kimler yok ki? Sporcular, oyuncular, mankenler ve doğal olarak sanatçılar... Sanatçılar arasında da en çok şarkıcılar... Spora giderken giydikleri en rüküş şeyler bile özellikle 25 yaş altındaki grup tarafından çılgınca takip ediliyor ve giydikleri her şey kısa süre içinde popüler oluyor sonuç olarak.
ŞARKICILAR EN ETKİLİ 'INFLUENCER'
Neyse gelelim tüm bu giriş cümleleriyle varmak istediğimiz noktaya... Moda evleri, pandemi sürecinde daha az çalışmaya başladıkları şarkıcılara yeniden yoğun bir şekilde yönelmiş durumda. Gucci'nin Harry Styles ile bir kapsül koleksiyona imza atması boşuna değil sonuç olarak. Ya da Versace'nin geçtiğimiz günlerde Cannes Film Festivali sırasında Dua Lipa ile yaptığı koleksiyonu iddialı bir defile ile tanıtması da hiç boşuna değil... Sonuç olarak adidas ve Balmain yıllarca Kanye West ile ortak projelerle dikkatleri üzerlerine çekmeyi başardı. İlkbahar sezonundan hemen önce Louis Vuitton'un erkek koleksiyonlarının kreatif direktörü olarak Pharrell Wiliams ile anlaştığını açıklaması da oldukça iddialı bir hamle... Ya peki Balmain gibi dev bir Fransız moda evinin hem de kreatif direktörü Olivier Rousteing gibi oldukça popüler bir isimken Beyonce ile kapsül koleksiyon çalışmasına ne demeli? Yani uzun lafın kısası şarkıcılar şu an için moda dünyasının en etkili 'influencer'ları yani doğrudan satışa etki eden isimleri... E konumuz şarkıcılarsa ve modaysa, şarkıcıların podyumunun da sahneler ve turneler olduğunu hepimiz biliyoruz... İlkbahar-yaz sezonuna dair ne kadar trendi parça varsa podyumlardan sonra yavaş yavaş turnelerde ve sahnelerde görmeye başlayacağız demek anlamına geliyor bu durum... Ve bu durum çok net olarak Beyonce'nin sahnesine de yansımış durumda... Beyonce'nin dünya turu tam olarak bir moda şovu... İngiliz Guardian gazetesi Beyonce'nin yedi yıl sonra çıktığı ilk dünya turnesiyle bu trendin en önemli öncülerinden biri olduğunu vurgulayıp, "Moda dünyasının yeni şov alanı turneler... Tourdrobe (turne dolabı) şu anın moda dünyasındaki en önemli trendi... Tasarımcılar ünlü şarkıcıların turneleri için yeni sezon koleksiyonlarından ilham alarak kostümler üretiyorlar. Bu kostümler de kısa süre içinde sosyal medya üzerinden tüm dünyaya yayılıyor. Turneler moda haftalarından çok daha etkili. Ve kabul etmek gerekirse gençler üzerinde gerçekten büyük bir etkinliği olan şarkıcılar üzerinden yapılan her reklam doğrudan satışa dönüyor.
HER HABERLE KIYAFETLER PAYLAŞLIYOR
Beyonce'nin turnesi sırasında gittiği her şeyinde farklı tasarımcılara ait kostümler giymesi de bu projenin etkinliğini daha da artırıyor. Stokholm'de giydiği kristallerle süslü Alexander McQueen marka kıyafet çoktan zihnimize kazındı bile. Ya da Paco Rabanne modaevi tarafından Beyonce için hazırlanan ve ünlü şarkıcının Paris'te giydiği mini elbiseyi unutabilmek mümkün mü? Valentino tuvaleti, Roksanda Ilincic tasarımı mavi eteği... Şimdiden hafızalarımıza kazındı. Beyonce'nin muhteşem sesi, dansları ve sahne şovuyla birlikte tüm bu kıyafetler de akıllarımızda yer etti... Beyonce kadar etkili olan ve şu anda Eras ismini verdiği turnesinin ABD ayağını tamamlamak üzere olan Taylor Swift de yine turnesi sırasında giydiği kıyafetlerle çok konuşuluyor. Ashish tişörtleri, Versace, Etro, Roberto Cavalli kostümleri günlerdir magazin basınında yer alıyor. Moda dünyasının en etkili yayınlarından Business of Fashion'ın moda editörü Tiffany Ap, "Pandemi sonrası ilk turnelere şahit oluyoruz. Herkes bu turnelerde yer almaya çalışıyor, o anı yaşamak istiyor. Ve gidenler birçok duyguyu aynı anda yaşıyor. Bu turnelerin etkisi herhangi bir moda haftasından kat ve kat fazla... Orada olanların kostümlere olan hayranlığı ayrı o ana sosyal medya ya da televizyondan ulaşarak şahit olanların yaşadığı etki apayrı... Her haberde ve her paylaşımda kıyafetler tekrar tekrar paylaşılıyor. Böyle muazzam bir etkisi var turnelerin... O kostümleri tasarlayan isimleri daha önce hiç duymamış olanlar bile bu paylaşımlar sırasında markalardan haberdar oluyor. Tasarımcıyı takibe alıyor, kıyafetin benzerine sahip olmak istiyor" diye konuşuyor.
RUHU OLAN GİYSİLER...
Tiffany Ap sözlerini şöyle sürdürüyor, "Tasarımcılar birer sanatçı aslına bakarsanız. Ve onların ifade ettiği şeyi en iyi de kendileri gibi bir sanatçı anlıyor. Bir duygudan yola çıkarak bir şarkı yazılıyor ve o duygu elbisesi ve dansıyla bir bütün oluyor. Tasarımcı için o duygunun içinde yer almak ve o duygu üzerinden kendisini ifade etmek büyüleyici olsa gerek. Tüm o sanat ekibinin bir parçası oluyor. Ve elbisesi gerçekten bir ruha sahip oluyor. O ruhla birlikte elbiseyi daha iyi tanıtmak da son müşteriye ulaşmak da mümkün..." Tasarımcının kendisini ifade etme olanağı bulduğu bu büyüleyici dünyanın bir başka özel tarafı da ruh bulmuş o elbisenin dünyanın dört bir yanına çok hızlı bir şekilde yayılması. İki sanatçının interaktif bir şekilde çalışmasıyla ortaya çıkan o tasarımlar bir gün içinde dünyanın her yerine ulaşmış oluyor...