Hani görmüş geçirmiş büyüklerimiz -başta sevgili babam- "Benim hayatım yazsam film olur" derler ya, İlke Özyüksel de hayatı film olacak bir sporcumuz. Çoğu insanın bilmediği bir spor yapıyor. Aslında bir değil, beş spor dalında birden mücadele ediyor. Modern pentatlon dediğimiz; aynı gün içinde atıcılık, eskrim, yüzme, binicilik ve koşudan oluşan beş spor dalında mücadele verilen, yüksek dayanıklılık gerektiren bir spor dalı bu. Hayat, bazen çıkardığı zorluklarla sizi sınar ya; İlke'nin küçük yaşta başladığı bu spor da; pek çok hayata sığacak zorluklara hazırlamak için onu bulmuş gibi. Türkiye'yi modern pentatlonda ilk kez olimpiyatta Rio 2016'da temsil eden, Tokyo 2020'de elde ettiği beşincilikle madalya hedefine yaklaşan İlke Özyüksel, geçtiğimiz ay bir başka milli sporcumuz Buğra Ünal ile Modern Pentatlon Dünya Kupası'nda altın madalya elde etti. Kendisini tebrik için aradığımda Erzurum kampı için hazırlık yapıyordu. Onu izleyenler evlerine dönerken, sanki şampiyon olmamış gibi yine bir kamp onu bekliyordu. Yorgun, mutlu ve zamanı çok azdı. Sadece birkaç sorumu yanıtlayabildi. Saha içi ve dışı zorlukları hatırlatınca, billur sesi donuklaştı. Yazarımız psikolog Esra Ezmeci'nin de hep yazdığı gibi, "Seni mutsuz eden şeyleri unut, iyi şeyleri daima hatırla" diyordu sanki...
- Neden pentatlonu seçtiniz?
- Pentatlon beni seçti diyebilirim aslında. Bilinçli olarak başlamadım bu spora. Yüzme branşı ile spora adım attım. Kulübün modern pentatlona girmesiyle şans eseri ben de başlamış oldum. Modern pentatlonla tanışmam bir tesadüftü ama ona her şartta ve koşulda, tüm zorluklara rağmen devam etmek, benim isteğim ve kararım oldu. O zamanlar kadın olmamla branşım arasında bir ilişki yoktu. Branş başlı başına çok zor. Kadını erkeği için de.
- Annenizle aranızda çok özel bir ilişki var. Aranızdaki güçlü bağı bize anlatır mısınız?
- Anlatmaya çalışsam da pek mümkün olmaz sanırım. Kelimelerle ifadede yetersiz kalırım. Tek çocuk olmak, hayatını tamamen bana, gelişimime ve mutluluğuma adamış bir ailenin çocuğu olmak ve bunun farkında olarak bu bilinçle yaşamak paha biçilemez bir değer benim için. Aileden alınabilecek en değerli duyguları dolu dolu aldım ve almaya devam ediyorum. Dünyanın en özel babasına sahiptim. En özel annesine sahibim. Annem beni kulağa küpe edilesi bir Çin atasözünün önemi vurgulayarak büyüttü "Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, on yıl sonrası için ağaç dik, yüz yıl sonrayı düşünüyorsan, insan yetiştir." Ve her zaman söyler, "Sen benim en değerli hazinemsin" diye. Tüm yatırımları benim içindi. En iyi halimi ortaya çıkarmak ve kendimi gerçekleştirmemde yardımcı olmak için. Hayatta zorlukların hep olduğunu ve olacağını istesek de onlardan kaçamayacağımı, savaşmam ve çözüm yolları üretmem gerektiğini her fırsatta dile getirdi. Onun güçlü ve kendinden emin duruşu olmasaydı, beni yönlendirip arkamda durmasaydı, ne sporcu bir İlke bulabilirdik ne tarihe geçen bir İlke.
- Dokuz yaşında Dünya Yıldızlar Şampiyonu olurken, kırık parmağınız ile dünya rekoru kırmanız. Bugünkü İlke Özyüksel olarak, o çocuğuna ne söylemek istersiniz?
- Hayallerinin peşinden son sürat koş. Asla vazgeçme. Her durumu avantajına çevirmek için uğraş ve çözüm yolları üret.
- Geçtiğimiz aylarda spor dünyasından, eskrim antrenörü Harun Mihrioğlu ile evlendiniz. Nasıl gidiyor evlilik?
- Harun Mihrioğlu ile evliliğimle hayatımı tamamladığını düşünüyorum. Spordaki başarımda ve hayatımın tamamında bana desteği çok büyük. Verdiğim en doğru ve en güzel karar Harun ile evlenmekti. Umarım saygı ve sevgi ile yolumuza devam ederiz.
5 SPORU BİRDEN YAPINCA SPONSOR DESTEĞİ ÇOK KIYMETLİ
İlke Özyüksel'in annesi Gülcan Özyüksel, onun için hem yön gösterici hem de manevi bir güç. Onu sporu başlatırken yaşanan zorluklar karşısında ona hiç baskı yapmamış. Dünya çapında başarılı olimpik bir sporcunun, sponsor sorununu çözmüş olmasını beklersiniz ama Team Paribu gibi amatör spor destekçisi dışında halen desteğe ihtiyacı var. Gülcan Hanım da bir anne hassasiyetiyle buraya dikkat çekiyor: "Başlangıçta modern pentatlon sporuyla ilgili herhangi bir bilgimiz yoktu. İlke'yi yüzme sporunu öğrenmesi için bir kulübe verdik. Ancak o kulübün, modern pentatlon branşını da yaptığını için İlke'nin bu spora da yönelmesini istediler. Aslında beş sporu birden yapacağı için önce hoşumuza gitti.
Ancak atıcılık, eskrim, yüzme, binicilik ve koşudan oluşan beş sporu birden yapmak hiç de kolay değil. Hepsinin farklı ekipmanları ve mekan ihtiyaçları var. Bir yandan da eğitimi devam ediyor. İlke'nin başarıları ile birlikte sponsor desteği oldu. Ancak yeterli mi derseniz, evet yanıtını veremem. İlke sahadaki rakipleri dışında saha dışında da yaşadığı güçlükler oldu. 'Zorda hissediyorsun bırakabilirsin' dedim ama hiçbir zaman bırakmasını istemedim ama baskı da yapmadım. Zaten İlke'nin yapısında da pes etmek yok. İlke her yaşadığı güçlükte, kendine bir çözüm bulmayı başarıyor."