Son beş yıldır arka arkaya yaşanan her şeyden tüm dünya yorgun düşmüş durumda... Bunu en iyi nereden mi anlıyoruz? Tabii ki podyumlardan...
Ne zamanki hayatın gerçekleri yorucu, ilham kırıcı olur işte o zaman podyumlarda belki bu dünyada olmayan mutluluğu yakalayabileceğimiz alternatif dünyalara dair detaylar göze çarpmaya başlar... Doğası bir sanatçıya yakın olan moda tasarımcıları gergin ve yorucu dönemlerde tüm iç dünyalarını tasarımlarına yansıtır. Yani o son dönemde yaşanan her şeyi, tüm dünyayı saran kargaşayı rahatlıkla tasarımlarda görmemiz mümkün oluıyor.
Bu dönemde özellikle moda haftaları bunun bir ispatı gibi... Podyumlar uzaydan ilham alan çeşitli tasarımlarla dolu.
Ama bu durum çok da yeni değil. Uzay yarışının başladığı 1960'larda, modanın uzaydan ilham alma trendi de ortaya çıktı. 1969 yılında Apollo 11'in misyonunu başarılı bir şekilde tamamladı. Tasarımcılar da belirli aralıklarla başka dünyalardan ilham aldıkları koleksiyonları, podyumlara taşıdı...
Örneğin koleksiyonlarında sık sık uzaydan esinlenenler arasında Thierry Mugler var.
1986 yılında Paris Moda Haftası'nda sunduğu koleksiyon o dönem basında çok konuşulmuştu.
Alexander McQueen de yine uzaydan ilham alan isimlerden... Özellikle Givenchy için hazırladığı 1999-2000 sonbahar-kış koleksiyonu bunun en net göründüğü koleksiyonu...
Gelelim bu seneye... Bu sene genel olarak moda dünyasının içinde bu dünyadan kaçma hissi çok daha kuvvetliydi belli ki... Moda haftalarında podyumda yürüyen mankenlerden, misafirlere resmen uzaydan, bilmediğimiz bir gezegenden fırlayıp da gelmiş gibi çok insan vardı...
Dediğimiz gibi moda psikolojik olarak her birimizin hissettiklerinin bir bütünü... Yani ne desek hepimizin buralardan bir kaçma isteği var. Balenciaga bu hissi en net şekilde dışa vuran marka oldu. Podyumda yürüyen mankenlerin tanıttıkları koleksiyon bizlerden çok farklı bir yaşam kültürü için tasarlanmışa benziyordu.
MİLYARDERLER BU YARIŞA GİRDİ
İşin ilginç yanı defileye gelenler de marka ve tasarımcıların bu modundan etkilenmiş bir haldeydi...
Vivienne Westwood, Coperni, Balmain, Rick Owens ve hatta Valentino da yine bu uzak modundan bir nebze olsa da ilham almış tasarımcılar ve markalar arasındaydı...
CNN International kanalı, "1960'larda SSCB ve ABD arasında uzay yarışı tüm toplumları etkiledi.
Bu öyle bir yarıştı ki herkes ve tabii ki moda tasarımcıları da bu uzay yarışından ilham aldı. Ve şu an dünyanın en güçlü adamları, dolar milyarderleri arka arkaya özel sektörde iddialı bir uzay yarışı içindeler.... Richard Branson ve Jeff Bezos'un yarışı kısa bir süredir herkesi etkisi altına almış durumda..." yorumunda bulunup analizini şöyle sürdürdü:
"Elon Musk'ın ve NASA'nın bir arada yürüttükleri SpaceX Spacesuits astronot kostümleri projesi hiç de yadsınamaz bir olaydı. Bu gelişmeden yola çıkan Branson Under Armor ile bir uzay giysisi çalışması yaptı ve yarıştaki iddiasını ortaya koydu. Ardından Bezos da bu yarışa dahil oldu. Milyarderler gibi modaevleri de bu konuda iddialarını sık sık ortaya koyuyor. Balenciaga'nın NASA ile yaptığı ortak çalışma tarihe geçecek türdendi. Modaevleri ve büyük sermaye bir uzay yarışı içine girdiyse bu durumda hepimizin bazı şeyleri dikkate alması gerekiyor. Modanın yeniden uzay yarışına dahil olacağı kesin." Vogue dergisinin İngiliz edisyonu ise bu durum hakkında, "Bilinmez, farklı bir gezegen demek çizgilerin, sınırları, formların yok olması demek... Eleştirilmemek, bir koda uymamak demek... Tasarımcının özgürce çalışabilmesi, hayal edebilmesi demek. Birbirine benzeyen tonlarca giysi arasından farklılaşmak ve belki de bildiğimiz milliyet ve coğrafya tanımlarının ötesine geçebilmek demek. Sadece Dünyalı olabilmek demek... Ya da bambaşka bir gezegenden, buranın sıkıntı ve yoksunluğundan uzakta bir yerlerden gelmek demek... Genel olarak moda dünyası tam olarak bu duygu içinde" diye yazıyor.
10 YILDIR BU TREND YÜKSELİŞTE
John Galliano'nun kreatif direktörü olduğu Dior için hazırladığı 2006-2007 sonbahar-kış koleksiyonu da yine moda ve uzay flörtünün en net örneklerinden biridir... Galliano'nun defile sonrasında astronot kıyafetiyle podyuma çıkmasıysa moda tarihine geçen karelerdendir... 2018 yılında Milano Moda Haftası'nda Moschino tanıttıığı koleksiyonla çok konuşulmuştu. 60'lı yıllardan ilham alan koleksiyon, uzay dışındaki hayata vurgu yapıyordu. Chanel'in 2017-2018 sonbahar- kış koleksiyonu da yine uzaydan ilham almıştı. Dev bir roket, Jetgillerden esinlenen kostümler... Aynı yıl Comme des Garçons'un kreatif direktörü Rei Kawakubo metalikler, lameler ve uzay ilhamlı koleksiyonuyla dikkat çekti... Ve son olarak bu trendin yavaş yavaş yeniden hayatlarımıza gireceğini geçtiğimiz yıl Balmain gösterdi. Markanın kreatif direktörü Olivier Rousteing, hazırladığı koleksiyonun tamamında uzaydan ilham aldı.
1960'LARDAN GÜNÜMÜZE
Tabii ki uzay temasının moda haftalarına ilham vermesi ilk kez olmadı. 1968 yılında Pierre Cardin, Paris Moda Haftası'nda uzay çağından ilham alan bir koleksiyon tanıttı. Lameler, parlak kumaşlar, vinil parçalar hep o ilhamdan yola çıkarak hazırlanmıştı. Onun fütüristik tasarımları 1960'ların ikonik sanatçıları tarafından da sık sık giyildi. Andre Courreges'in 1964 yılında sergilediği Ay Kızı isimli koleksiyonu da bu trendin örneklerinden biriydi... PVC'ler, yüksek platformlu botlar, A kesim etekler, lameler, iddialı şaplar... Bu koleksiyon kendisinden sonra gelen birçok tasarımcı için de ilham kaynağı oldu... 1993 yılında Courreges markası Japonya'da düzenlediği bir defilede yine buna benzer bir koleksiyon hazırladı. İspanyol tasarımcı Paco Rabanne da yine bu trendden etkilenen isimler arasındaydı... 16'ncı yüzyılın şövalyelerinin giydiği kostümlerden esinlenen Rabanne uzaydaki olası bir savaşta giyilebilecek kostümler yarattı. Metal parçaların bir araya getirilerek oluşturduğu elbise ve etekler ikonikleşti... Hatta son birkaç senenin en popüler aksesuvarları arasında gösterilen ikonik Paco Rabanne çantaların da ilhamı oldu.
AVATARLARIMIZ GİBİ...
Giysilerimizde özgür olabilmek demek belki de... Yeni jenerasyonun bilgisayar oyunları ve Metaverse ile farklı avatarlar üzerinden sanal bir dünyada hayat bulduğunu da dikkate almakta fayda var. Düşünsenize istediğiniz gibi bir karakter yaratıyorsunuz ve onu istediğiniz gibi giydiriyorsunuz. Bildiğimiz insan formuna sahip olmasına lüzum bile yok bu avatarın... Ve bir jenerasyon zaten bu duruma oldukça alışmış bir halde yetişti. Yani onlar için sanal dünyada giydikleri gibi alternatif ve farklı kıyafetler giymeleri çok normal. Ve dev moda endüstrisinin bundan etkilenmemesi ve bu durumu bir şekilde rakipleri arasından sıyrılarak farklı bir boyuta taşımaması zaten düşünülemezdi.
UZAK DOĞULU MÜŞTERİLER SEVİYOR
Gençlere sanal dünyada olduğu gibi gündelik yaşamda da farklı giyinme, farklı aksesuvarlar kullanma ayrıcalığı verebilen markalar önümüzdeki yıllar içinde ön plana çıkacak. Markalar ve dev holdingler tam olarak bunun farkına varmış ve bu durumu kâra çevirmenin peşine düşmüş de diyebiliriz. Uzak Doğu'nun ne boyutta bu sanal dünyalara ve uzaya meraklı olduğunu ve kentlerini bile çoğu zaman bir uzay filminden fırlamışa benzer bir şekilde tasarlamış olduklarına da dikkat etmek gerekli. Yani doğal olarak markalar şu an modaya en çok para harcayan Uzak Doğu'yu daha da yanlarına çekmenin derdinde diyebiliriz.