Ülkece içinden geçtiğimiz zor günler, hüznü içimizde baki kıldı. Özellikle ebeveynler, düzelmeyen ruh halleri nedeniyle çocukları ile kaliteli zaman geçiremediklerini söylüyor. "Çocuğumla oyun oynayamıyorum. Çünkü oyuna konsantre olamıyorum. Ödevlerine yardım etmeye çalışırken odaklanamıyorum. Bu da bende suçluluk duygusu oluşturuyor" diyorlar.
Yaşadığımız felaket ve tanıklık ettiklerimiz sonrasında bu hissettiklerimiz normal. Ancak "Çocukla kaliteli zaman geçirmek" kısmını bizim yanlış anladığımızı düşünüyorum. Bu kavramın popüler olduğu yıllar, ebeveynlerin çocukla sürekli oyun oynaması, her an etkinlik yapması. Sanki çocuğunun arkadaşıymış gibi her an bir çocuk gibi davranması gerektiğini kazıdı kafalara. Oysa bizler ebeveynlikte kendi yolumuzu yürürken bunun her zaman mümkün olmadığını gördük. Hatta olması da gerekmiyor.
Yetişkiniz, saatlerce oyun oynamaya dayanamayabiliriz. Ancak, tam anlamı ile kendimizi vererek çocuğumuzla oynadığımız 10 dakikalık evcilik oyunu ona yeterli olacaktır. Buradaki sihirli kelime anda kalabilmek. Diğer yandan her zaman çocuğumuzun isteklerine dahil olmak değildir kaliteli zaman. Günlük rutinlerimize onu da dahil edelim. Akşam yemeğini birlikte pişirmek, yerleri süpürürken ona toz alma görevini vermek, sofrayı birlikte kurmak bunların hepsi de kaliteli zaman geçirmenin tam karşılığıdır aslında. Üstelik çocuklar bunlara bayılır. Sorumluluk verildiğini hissetmeleri onları mutlu eder.
Kendimizi suçlu hissetmeyelim. Çocuğumuzu kucağımıza almak, saçlarını okşamak, ona gülümsemek, anne, baba, çocuk birlikte TV izlemek, eşimizle huzurlu sohbetlerimize tanıklık etmesi bunların hepsi zaten kaliteli zaman demek. Şimdi birlikte oturduğumuz her sofra, sevdiklerimizle sohbet ettiğimiz her an, çocuklarımızın dağıttığı oda, duvarda işleyen saat birer şükür sebebi... Bunların farkında olarak yaşamak ruhumuzu tamir edebilmemize yardım edecektir.
YAŞASIN PLAYDATE'İM VAR
Son dönemde popüler olan bir kavram var: Playdate. Yani, annelerin çocuklarını bir araya getirdiği oyun buluşmaları. Babalar da olabilir tabi! Yurt dışında oldukça popüler olan bu kavram, playdate tabiri ile ülkemize çoktan giriş yaptı. Ebeveynler, randevulaşırlen artık, "Pazar playdate günü yapalım mı? Ayşe, İdil, Zeynep de geliyor, 8 çocuklu bir playdate olacak" gibi cümleler kuruyorlar. Bu hem çocuk hem de ebeveyn için güzel bir etkinlik oluyor. Çünkü biliyoruz ki, 'Çocuğa çocuk lazım' ve çocuklar birlikte oyun oynayarak gayet mutlu oluyorlar. Ebeveynler için de güzel bir durum. Arkadaşları ile bir arada olan çocuk, pek anne-babasına dokunmuyor. Aileler de birbiri ile rahatça sohbet ediyorlar. Her iki tarafta bu işten memnun kalıyor. Bu ismi kullanmak zorunda değildiniz tabii, eskiden annelerimizin yaptığı 'gün'lerde bu işi görürdü. Adı ne olursa olsun, 'playdate' faydalı bir buluşma. Benden tavsiyedir. Ebeveyn arkadaşlarımın playdate davetlerine de açığım.
ŞURUPLARIN KAPAĞI AÇILINCA SON KULLANMA TARİHİ DEĞİŞİR Mİ?
Kafaları karıştıran bir konu da şurup, krem, göz damlası gibi ilaçların kapağının açıldıktan sonra ne zamana kadar kullanılabileceği... Birçok ebeveyn, bir öksürük şurubunu kapağı aşılsa da son kullanma tarihine kadar kullanabileceğini düşünüyor. Ancak durum öyle değil. Şurup, göz, burun damlası ve kremlerin kapağını açtıysanız, kullanım süreniz üç aydır. Tabii, eğer üzerinde yazan saklama koşullarına tam anlamı ile bağlı kalıyorsanız. Kapağını açılan hiçbir ilaç son kullanma tarihine kadar kullanılmaz.
EBEVEYN-ÇOCUK MÜZİK ATÖLYESİ
Bugün ile 12 ve 19 Mart'ta Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) harika bir etkinlik var. 2-4 yaş grubunda çocuğu olan ailelerin katılabileceği "Ebeveyn-Çocuk müzikle tanışıyorum" etkinliği, katılımcılara sınıf ortamında ilk müzik alıştırmalarını yapma imkanı sunuyor. Vurmalı çalgılar kullanılarak, renkli nesneler eşliğinde oyunlar oynayan ailelere müzik de eşlik edecek. Gördüklerini ve duyduklarını taklit edecek çocukların tempo algıları gelişecek ve birlikte hareket etmeyi öğrenecekler.
OYUN BAĞIMLISI ÇOCUKLAR İÇİN
5 ve 26 Mart'ta Zorlu PSM'de çocuklar için çok güzel bir müzikal var. Bu müzikali önermemdeki sebep güncel bir konu olan, oyun bağımlılığını konu edinmesi. Oyunun kahramanı Kiraz, Kusursuz Dünya adlı bilgisayar oyununa kendini kaptırmış bir çocuktur. Tek isteği tüm bölümleri geçip yenilmez komutan Torumar'ın baş askeri olmaktır. Annesi: Nejla ile babası: Cemal çözüm olarak bilgisayarı, tableti ve telefonu yasaklar... Ancak Kusursuz Dünya, Kiraz'ı bırakmaz. Devamında neler olacağı tiyatroda sizi bekliyor. Seyirciye, gerçek, sanal ve masal arasında bir yolculuk vaat ediyor.