Yaşadığımız deprem hepimizde birçok iz bıraktı. Hâlâ enkaz altından uzunca saatler sonrasında kurtulan canlar olduğunu bilmek çaresizliğimizi ve acımızı artırdıkça aynı zamanda öfke duygusunda da artış meydana getirdi. Bazılarımız elimizden geldiğince o bölgedekilere yardım göndermeye çalışırken, bazılarımızsa o bölgeye gidip destek olmaya çabalıyoruz. Sosyal medyadan gerek yardım çağrılarını gerekse enkaz altında kalanların seslerini duyurmaya çalışıyoruz. Tüm bu hallerimizin en ortak yanı ise paylaştığımız ortak duygular. Öfke, üzüntü, çaresizlik... Aslında toplumca büyük bir travma yaşıyoruz. Çünkü depremi yaşamak dışında, depremde başkalarının yaşadıklarına tanıklık etmek, sosyal medya aracılığı ile olayların detaylarını görmek ve okumak gibi durumlar aslında dolaylı yoldan travma yaşamaktır. Ve bu durum da kişide birçok stres faktörü oluşturmaya başlar.
UYUMAK SORUN OLABILİR
Depremi yaşamak kadar o anın görüntüleri aracılığı ile depreme şahit olmak da uykuya dalmakta ve uykuyu sürdürmekte zorluğa sebep olabilir. Özellikle depreme uykuda yakalanmış olmak depremzedelerin gece uykularında problem yaşamasına neden olabilir. Kişi zihnindeki düşünceleri ve hissettiği duyguları ilk zamanlarda kontrol altına almakta zorluk çektiği için de uykuda problemler yaşanabilir. Artı olarak depreme ikincil olarak izlediği görüntülerle veya tanıdıklarının yakalanmasıyla tanık olan kişiler de, depremzedeler zorlu koşullardayken kendisinin sıcak bir evde oluşu, rahatça yemek yiyebilmesi ve sağ olduğu için de yaşadığı suçluluk duygusuyla uykuya dalmakta zorlanabilir.
EN UFAK ŞEY BİLE ETKİLER
Kişi kendisini her zaman olduğundan daha fazla öfkeli hissedebilir, tahammülsüz olabilir. Enkaz altında kalanlar ve kurtarılamayan insanlara tanık oldukça da bu öfkede artış meydana geleceğini söylemek mümkün. Öfke altta yatan birçok duygunun dışa vuruş biçimidir. Bundan ötürü çoğunlukla ikincil duygudur. Özellikle üzüntü, çaresizlik, hayal kırıklığı, haksızlık, yetersizlik, değersizlik gibi duygular biriktikçe bir süre sonra biriken bu duygular öfke olarak açığa çıkar. Kişi her an başına kötü bir şey geleceğinden ya da bir şey olacağından korkar. Bir türlü kendini sakinleştiremez, kaygılıdır. Ufak bir ses, dokunuş yoğun bir irkilmeyle karşılık bulabilir. Depremi andıran herhangi bir ses veya görüntü olduğunda -örneğin camların rüzgardan ötürü ses çıkarmasıyla, kişi sanki o an deprem oluyormuş hissine kapılıp yüksek tepkiler gösterebilir.
ÇOCUĞUNUN İSMİNİ UNUTAN DA VAR ARTIK ACIKMADIĞINI SÖYLEYEN DE!
Depremi yaşayan kişiler deprem sonrasında birçok olumsuz duygu ile baş etmeye çalışır. Hatta yapılan deprem araştırmalarında Türkiye'de 1999 depremi sonrasında depremden sağ çıkanlar, bazı psikolojik sorunlar yaşamıştır. 2017 yılında 7.1 büyüklüğündeki Meksika depremi sonrasında bir kadın, hiç acıkmadığını ve kendini kaos içinde hissettiğini belirtmiştir. 2020 yılında Elazığ'da yaşanan 6.8 büyüklüğündeki depremde, bir depremzede gece uyurken depreme yakalandığını, çocuklarının nerede olduğunu bilmediğini ve elektriklerin kesilmesiyle ne yapacağını bilemeyip kendini pencereden attığını anlatmıştı. Van depreminde ise muhabir, çocuğunu kaybeden bir babaya çocuğunun ismini sormuş ve şok altındaki baba, ölen kızının ismini hatırlayamadığını söylemiştir. Bundan ötürü toplum olarak yaşadığımız bu travma, zaman geçmeden psikolojik ilk yardım dediğimiz durumla kontrol altına alınmalıdır.
DEPREMİN YARATTIĞI ETKİLERİ AZALTABİLMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?
1. RAHATLATAN AKTİVİTELER ÖNEMLİ: Deprem sonrasında kaygı ve kaygıya bağlı olarak çarpıntı, nefes almakta güçlük yaşıyor olabilirsiniz. Bu durumları azaltmanın en önemli yolu, öncelikle hissedilen kaygıyı azaltmaktır. Eğer kaygıyı azaltabilirseniz diğer duygularda da azalma meydana gelecektir.
Bundan ötürü bu dönemde rahatlatan aktiviteler bedene ve ruha iyi gelecektir. Bunlar yürüyüş yapma, arkadaşlarla sohbet etmek, maneviyat içeren eylemlerde bulunmak, nefes ve gevşeme egzersizleri yapmak olabilir.
2. YAKIN ÇEVREDEN DESTEK KIYMETLİ: Travmada en önemli iyileştirici güçlerden birisi de kişinin aldığı sosyal destektir. Bundan ötürü hissedilen duygu ve düşünceleri güvendiğiniz, sevdiğiniz bir dost, arkadaş, akraba ile konuşmanız bu süreçte zor duygu ve düşüncelerle tek başınıza mücadele edip karmaşaya girmenizi engelleyecektir.
3. KAPALI ORTAMLARA GÜVENDİĞİNİZ KİŞİ- LERLE GİRİN: Deprem sonrasında kişinin kapalı ortamlarda bulunması yüksek oranda kaygı yaratabilir. Bu durumu atlatıncaya kadar bu tür yerlere güvendiğiniz bir kişiyle girmeniz faydalı olacaktır.
4. DEPREMLE İLGİLİ HABERLERDEN UZAK DURUN: Sürekli olarak depreme dair haberlere ve görüntülere maruz kalmak kişide hem öfke hem de kaygıyı artıracaktır. Bundan ötürü mümkün olduğunca hem kendinizi hem de ailenizi uzun süre boyunca bu tür haberlere maruz bırakmayın.
5. İLAÇ DESTEĞİ İÇİN MUTLAKA DOKTORUNUZA DANIŞIN: Depremden sonra uykusuzluk, halsizlik, iştahsızlık, umutsuzluk gibi hisleri yaşamak oldukça normaldir.
Bundan ötürü bu zorlu duyguların üstesinden gelmek için uyuşturucu sakinleştirici maddelerden uzak durulmalıdır.
İlaç desteği için mutlaka doktorunuzla konuşun.
6. YALAN HABERLERDEN KENDİNİZİ KORUYUN: Deprem sonrasında oluşabilecek yanlış bilgilerden kendinizi mutlaka koruyun. Bu tür afetler sonrasında toplum genellikle bir suçlu arama eğiliminde olmaktadır.
Bundan ötürü de kendinizi yalan haber ve dedikodulardan uzakta tutmanız ruh sağlığınızı korumada size yardımcı olacaktır.
7. SEVDİKLERİNİZE, ONLARI SEVDİĞİNİZİ SÖYLEMEYİ UNUTMAYIN: Bugünlerin bir süreç olduğunu, bir gün değişeceğini ve yaralarımızın sarılacağını unutmamalıyız.
Hayatta engel olamayacağımız değiştiremeyeceğimiz gerçekler var. Deprem de bunlardan biri... Şimdi sevdiklerimizle ve hiç tanımadığımız kişilerle dayanışma vakti. Günler sonra enkaz altından çıkarılanlar, bebeklerin o gülümseyen güzel yüzlerine baktıkça umudumuzu da korumalıyız. Nefes aldığımız sürece umut hep var. Sevdiklerinize sevdiğinizi söylemeyi asla unutmayın...
BAK, DİNLE, BAĞ KUR
Psikolojik ilk yardım afetten dolaylı veya doğrudan etkilenen kişileri eski bildikleri, tanıdıkları güvenli dünyaya geri çekebilmektir. Psikolojik ilk yardım bak-dinle-bağ kur şeklinde anlatılabilir. Bu gibi kriz durumlarında en zoru bakmaktır. Öncelikle bir deprem yaşandı bu bölgede binalar nasıl yıkılmış, fiziksel ihtiyaçların karşılanması için gerekli yardımlar var mı, sağlık kuruluşları yakınlarda mı vb. gibi durumları öncelikle bulmak gerekmektedir.
Özellikle bu bölgede dezavantajlı bir bireyin olup olmadığı kontrol edilmeli. Eğer bakmazsanız ses çıkaran birine dikkat etmeniz, enkaz üzerinde yalnız bir çocuğu görmeniz mümkün olmayacaktır.
Dinle ise kişinin kendi ve başkalarının ihtiyaçlarını dinlemeyi öğrenmesidir. Enkaza yakın bir yerde bir kişi sizden telefon istiyorsa elbette ki onu dinleme prensibinden önce bak prensibini kullanarak güvenli bölgeye götürmeliyiz.
Eğer baktığımızda sorun yoksa ancak o zaman dinle prensibi uygun olacaktır.
Ve en önemlisi bunları, insanların birbirleriyle bağ kurarak yapılabilmesidir. Deprem zamanında toplumda olumsuz duyguları azaltabilecek bir diğer etken dayanışmadır.
Afeti engellemeye gücümüz olmasa bile toplumca kıyafet, yiyecek, para yardımlarını toplamak, toplumda "Elimizden bir şey gelebiliyor, destek olabiliyoruz" düşüncesiyle kişilerin daha rahat hissetmesine yol açacaktır.