İstanbul Devlet Opera ve Balesi, romantik ve klasik dönemlerin arasında önemli bağlantılar kuran ve kendisinden sonra gelen beyaz balelerin habercisi; en büyük bale eserlerinden biri olan La Bayadere'i bu ayın sonuna kadar beş temsille bale severlerle buluşturacak.
Eseri sahneye koyan Ayşem Sunal Savaşkurt eserin önemini vurgulamak için, "Kadrosu en büyük olan eserlerden biri La Bayadere" diyor ve izleyicinin dikkatini üçüncü perdeye çekiyor, "Özellikle üçüncü perde yani Gölgelerin Krallığı, bale tarihinin en akademik, en görkemli, en zor ve en çarpıcı perdesi. 24 dansçının o kadar zor hareketi aynı anda sergilemesi işi zorlaştıran unsur. 24 kişi bir kişi gibi hareket ediyor. 2008 yılında AKM tadilata girerken La Bayadere son yaptığımız bale eseriydi. AKM açılışında Uyuyan Güzel, Don Kişot'u yaptık ama ilk bale prömiyeri olarak şimdi tam olarak AKM'ye geri döndük. Bu yüzden bizim için çok büyük önem taşıyor. Tüm sanatçılarımız sahnede olacak. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve İstanbul Devlet Konservatuarı'ndan bale öğrencileri de olacak sahnede. Hindistan'da geçtiği için çok renkli ve görkemli bir eser. AKM'nin büyülü, büyük sahnesinde çok daha görkemli olacak. Kasım ayında başladık çalışmaya. aralıktan itibaren günde yedi-sekiz saat çalıştık. AKM'nin o büyülü sahnesinde, dekor tasarımı ve kostüm tasarımı bekliyor izleyiciyi."
Kostümleriyle çok konuşulacak La Bayadere'in kostüm tasarımcısı Gülden Sayıl heyecanlı, "Eseri çalışmaya başladığım andan itibaren kumaşların içinde kayboldum. Kumaş desenlerini şu anki piyasada bulamayacağım için tek tek dizayn ettim. Desenleri araştırdım, renklendirdim ve karakterlere yansıttım. Her karakterin bir rengi var. Saçlarındaki en ufak süsü bile bütünü bozmayacak şekilde tasarladım. Metroda işe gelip giderken bile çizim yaptım. Baktığım her yerde bu esere dair bir ilham aldım. İki buçuk ayı buldu tüm bunlar" diyor.
En önemli başyapıtlardan biri
Kostümleri, dekoru ve danslarıyla adeta görsel bir şölen olarak hazırlanan esera dair küçük bilgiler şöyle:
Hindistan'da geçen konusu, aşk ve entrika yüklü sihirli atmosferi, Marius Petipa'nın koreografisi, Ludwig Minkus'un müziğiyle de etkileyici.
Çağdaş eleştirmenler tarafından en büyük başyapıtlardan biri olarak değerlendirilen eser, klasik balenin de koreografik anlamda en akademik ve en zorlayıcı sahnelerinden biri olarak nitelendiriliyor.
Türkiye prömiyeri 31 Mart 1997'de Ankara Devlet Opera ve Balesi tarafından gerçekleştirilen La Bayadere'i Ayşem Sunal Savaşkurt sahneye koyuyor. Efter Tunç'un dekorları, Gülden Sayıl'ın kostümleri, Önder Arık'ın ışıklarını yaptığı La Bayadere, ocak sonuna kadar beş kez ve şubat ayında çeşitli kereler sahnelenecek.