Telefonum çalıyor, "Az önce kimi gördüm, inanmazsın?" diyor arkadaşım heyecanla. "Tümer Metin" diye devam ediyor. Ben heyecanlanmayınca "Bilardo oynuyordu, hem de baya iyiydi" İlgimin yükseldiğini anlayınca zehirli oku atıyor: "Ocak ayında Raymond Ceulemans ile karşılaşacakmış!" Yok artık LeBron James! 82 yaşındaki Belçikalı efsane bilardocu Raymond Ceulemans'ın futboldaki karşılığı olarak birini söylemek zor. Zidane olabilir belki ama o 66 yaşında dünya şampiyon olabilir mi?
Bu kadarı yeterli Tümer Metin'i aramam için. İlk konuşmamızda bana her şeyi başlatan rüyasını anlatıyor, ben de heyecanlanıyorum. Röportajda da öyle heyecanlı ki, her an masadan kalkıp Beşiktaş'ın 100. yıldaki tarihi şampiyonluğunu getiren tarihi ortayı yapacak gibi… Fotoğrafı çekimi ıstakayı eline aldıktan sonra irtibatımız kopuyor. Sonsuz mavi bir okyanusa dalıyor, gözünü çuhadan, vuruşlarıyla yerleri değişen bilardo toplarından ayıramıyor. Güç bela poz verdiriyoruz. Evet şimdi söz, eli kalem tutan nadir futbolculardan olan Tümer Metin ile antrenörü Murat Tüzül'de
RÜYAMA TERS TURNİKE GİRDİ
Pek çok Türk genci gibi ben de büyüdüğüm Zonguldak Kozlu'da bilardoya ciddi bir mesai harcadım. Hatta o dönem beraber oynadığım arkadaşlarımdan Bora Yayalar, Türkiye klasmanında önemli başarılar elde etti. Yıllar geçti ama bana ara ara bilardo oynama hevesi geliyor. Sürekli öteliyorum. Futbolculuk dönemimde de uzaktım. Aslında bilardo da, futbola benzer. Çünkü baskı altında yaratıcılığınız ortaya çıkar. İki spor bu açıdan birbirine benzer. Dönüm noktası olaya gelelim. Yatıyorum, rüyamda "ters turnike" atıyorum. Yani bilardonun en bilinen kalıp vuruşlarından biri. 25 senedir hayatımda olmayan bilardo, böyle birkaç kez rüyama girince içimde bir dürtü oluştu. Bu bir işaret dedim ve harekete geçtim. Eskiden her yer bilardo salonuydu. Biraz soruşturdum salon bulamıyorum. Rahat edebilecek miydim, ondan da emin değilim?
Aralık 2021, Semih Saygıner Dünya Kupası kazanmıştı. Ben de bu vesileyle arayıp tebrik ettim kendisini, Dünya Şampiyonu Saygıner'le ilk tanışmamız bu şekilde oldu. Sonra ortak tanıdığımız bir arkadaşım beni onun da ortağı olduğu bu salona çağırdı Bilardo Max'e. Semih Usta ve şu anki hocam Murat Tüzül ve diğer ortakları beni harika karşıladılar. Futbolla pek de alakalı değil Semih Usta ama ikimiz de türk sporuna hizmet etmiş milli sporcuyuz neticede, kaynaştık sanki uzun süredir tanışıyor gibiyiz hepsiyle.
Bir bilardo topu düşün, herkes buna ıstakayla vurma çalışır. Sağdan falso ver, sırt atmak istediğinde topun üstüne, kleps çekerek topu geri getirmek istersen dibine, ya da soldan falso ver… Zamanında dört tane yerine vurmuşuz topun. Oysa ben şu anda bu topun sayısız farklı yerine vurabiliyorum. Bir sayı deneyeceğim bir hata yapıyorum Murat Hoca 'Yarım milim altına vur' diyor mesela. Düşünebiliyor musun, yarım milim! O Yarım milimetre bambaşka etkiler kazandırabiliyor topun rotasına. Topun neresine vurursan nereye gidebileceğine dair binlerce olasılık var. Sen evde akşama kadar, sabaha kadar saatlerce oyna, bunu yapamazsın. İşte salona bu yüzden geliyoruz. Bilenlerle oynayıp farklı sayıları görmez, dinlemez, denemez, tecrübe etmezsen nafile… Tek başına her şeyini keşfetmeye yetmez bir insan ömrü, bilgiler paylaşıldıkça çoğalıyor gelişiyor becerilerin üç bant bilardoda, yoksa boşa oynarsın. Ama bu işin lanet bir yanını söyleyeyim. Bilardo öğrendikçe zorlaşan bir oyundur hataya tahammülün azalır. Her yeni öğreti sana yeni yüzlerce kapı ve olasılık açar. Ama bu sana inanılmaz bir heyecan verir. Hep bir adım sonrasını görmek için daha çok çalışırsın. Ama atışı yapamayıp sıranı beklediğin an var ya…
BİLARDO SENİ TERBİYE EDİYOR
Ben oturmayı sevmiyorum abi, hep vurmak istiyorum. Ama işte o oturup rakibinin beklediğin an var ya, içindeki fırtınaları yönetmeyi öğreniyorsun. Bilardo seni terbiye ediyor. Ama tabi ki anlayana.. Rakibine saygı duymak ve izlemekten başka yapabileceğin hiçbir şey yok yerinde oturup sıranı beklerken, hatta parmaklarını şıklatıp alkışlıyorsun rakibin güzel bir sayı yapınca, hem de samimiyetle bu durum başka hangi sporda var bilemedim. Bu da ayrı kılıyor bu sporu. Burada yedek kalmak yok. İlla ki rakibin hata yapıyor sıra sana geliyor. Bizim işten (futbolu kastediyor) en önemli farkı seni yargılayan kimse yok, ancak sen kendini yargılayabilirsin. Bunu da iyi ayarlaman lazım. Kendine çok yüklenirsen oyuna olan konsantrasyonunu kaybedersin, yapabileceklerini de yapamaz duruma gelirsin darmadağın olursun amiyane tabirle. Bu üç topun bantlardan dönüp dolaşıp sonunda sayının kaçmasıyla deliriyorum. Benim topum iki tur daha atıp bana gelsin istiyorum. Ama tabii ki böyle bir şey yok.
KEŞKE TÜM ÇOCUKLARIMIZ, BİLARDO İLE TANIŞABİLSE
Burada söze Murat Tüzül giriyor: "Bilardo sınırlı alanda sonsuzluktur. Bu mavi çuhada hayatınızda bir figürle bir daha karşılaşma olasılığınız yoktur, sıfıra yakındır bu ihtimal. Her an, her pozisyon ile ömrünüz boyunca sadece bir kez karşılaşabilirsiniz, figürler sadece birbirine benzer. Bu yüzden bilardoda "Ben oldum, tamam her şeyi öğrendim' demezsiniz, diyemezsiniz." İşlerin ters gittiği de olur hem de sıklıkla, çok zor çünkü üç bant bilardo, ama fırsatlar gelir, muhakkak gelir farkına varıp değerlendirme şansı verir size kötü gidişatı düzeltmek için, ya da her şey mükemmel giderken tersine dönebilir ivme oyun içinde, hayata benzer biraz, kendi mikro kozmosumuzu yaratıyoruz bu mavi çuhada. Kişisel gelişim için büyük katkı sağlıyor bu ihtimallerin hepsi bir araya gelince. Keşke tüm gençler çocuklarımız tanışma şansı bulabilse.
HEP EN İYİSİNİ YAPMAK İÇİN ÇALIŞIRIM
Tümer Metin devam ediyor: Semih Saygıner, dünya şampiyonu ama hala her gün, saatlerce burada çalışıyor. Semih Usta'yı izlerken 'Daha ne yapacak işte, dünyanın en iyisi, dahi bu adam diyebilirsin. Ama o her gün burada saatlerce çalışıp 'Bugün yeni şeyler öğrendim' diyerek buradan ayrılıyor. Yarın yine yeni şeyler öğrenmek için de erkenden herkesten önce masanın başına geliyor. Ben bir işi yaparken sadece oynayayım, sadece yapmış olayım diye yapmam. Bahçe kazarken bile doğru şekilde kazılsın diye uğraşırım. Bilardo konusunda hem harcadığım mesaiye değer bir şey olsun, hem öğreneyim hem hakkını vereyim. Ve sonuçta iyi hissedeyim, mutlu olayım, insan olarak da geliştirsin beni isterim. Bilardo sadece hobi olarak yapılacak bir spor değildir. Bilardo seni her vuruşunda daha iyisini yapman için seni daha da içine çeker. Gerçekten masayla, topun dinamiğiyle, oyunun kendisiyle tanıştığın an zokayı yuttuğun andır. İster masa tenisi, ister voleybol, eğer işin içinde top varsa mutlaka benim de yapacaklarım vardır. En iyisi için de durmadan çalışma azmini gösteririm.
HERKESİN HAYATINDA KIRILMA ANLARI VAR
- Son günlerde Luis Figo 'nun Barcelona'dan Real Madrid'e transferini anlatan belgesel gündemde. Senin transferine benzerlikler taşıyor. İzledin mi, Figo haklı değil mi?
- Hepimizin hayatında kırılma anları var. Figo haklı mı, bilmiyoruz. Büyük transferlerin ortak noktası şudur: İşin baş aktörü kendini değersiz hissettiği an reaksiyon alır. Benim varlığımdaki en önemli duygu kendini özel hissedeceksin. Bana kendimi özel hissettireceksin. Transferimin perde arkasındaki bir tane sihirli cümle vardı: "Kim alacak seni bu saatten sonra!" Bunu daha önce çok kez söyledim. Eğer birinin canını yakmak istiyorsanız, beni tanıyanlar bilir. Ben o konuda uzmanımdır. Ben hayatımda hiç kimseye saygısızlık yapmadım. Ama birinin canını yakmak mevzu bahis ise, ben inceldiğini yerden koparmam, tam orta yerinden kaparım. Bir daha da dönüş olmaz. Ben özel biri olduğumu biliyorum, yaptıklarımda özel olduğumu biliyorum. Kendimi kötü hissetmemeliyim. Ben kendime çuvaldızı batırırım ama başkasının bana iğneyi batırması koşulunda kontrol bendedir.
HOCAM BIRAK, ŞUNA AYAĞIMLA VURAYIM!
Murat Tüzül: Bazen sabrını test ediyoruz. Özellikle üzerine gittiğimiz oluyor. Tekrar ederken 'Neyse bunu geçelim' diyorum ama niyetim o değil aslında. Asla kabul etmiyor. Üstesinden gelene kadar atışı tekrar ediyor. Hatta bir keresinde defalarca denedi, olmayınca 'Hoca bırak, şuna ayağımla vurayım' dedi. Aklımıza geldikçe gülüyoruz bu anekdota.
Tümer Metin: Yaparım valla ayağımla yaparım. Ancak benim kendimi test etme imkanım olmadı. Burada kendi aramızda oynadığımız maçlarda rakiplerime yaklaştığımı hissettiğimde hocaya, "Falan kişi ne zaman bilardo oynuyor"? diye soruyorum. 30 yıl olduğunu öğrenince altı aylık bir oyuncu olarak kendime güvenim artıyor. Ses sanatçısı Baha, bilardo sevdalısı oldukça da iyi oynuyor amatörden öte, çok iyi arkadaşım. Onunla birkaç kez oynadık. "Kısa zamanda çok yol aldın Tümer diyerek beni takdir ediyor. Motive ediyor tabi bunları duyabilmek, arzum isteğim artıyor daha da iyi oynamak istiyorum. Bunun dışında Türkiye'de klasman oyuncusu Bora Yayalar ile oynadık çocukluk arkadaşım . Karşılaştık ve baya bir süre de önde götürdüm. Ama yeneceğime inanmadım. Yenebileceğime inanmadım. Bu adam 30 senedir işin içinde, yenemem ya dedim ve kaybettim. Neden? Hayal bile edemedim. Bora sonra Murat Hocayı arayıp "ne yaptınız bu çocuğa" demiş.
Murat Tüzül: Tümer çok yetenekli ve gayretli. Kısa sürede çok yol aldı ama bilardoda başarı için kilometre gerek şart. Ama bu durum bile uzun süre oynayanların iyi bilardocu olacağı anlamına gelmiyor, öz eleştiriye ve gelişime çok açık olmak lazım, bilgiye hep aç olmak lazım. Ne kadar çok bilirsen daha da zorlaşıyor ama Tümer bunun farkında ve gelişime çok açık gerek fiziksel yetenekleri gerekse de zihinsel olarak bilardoya yaklaşımıyla. Çok daha iyi oynayacağı konusunda en ufak şüphem yok kaptanla ilgili.
Tümer Metin: Mayıs ayından beri Murat Tüzül Hoca ile beraberiz. Ben bazen sayı alıyorum, Murat Hoca saymıyor, tekrar istiyor. Başka bir şekilde, oyunun ilerideki hamlelerini düşünerek sayı almamı istiyor. Ben iyi insanların hayatlarının bir diliminde birbirini bulduğunu düşünüyorum. O anlamda tanışalı sadece altı yedi ay olsa da sanki yıllardır tanışıyor gibiyiz. Biz verdikçe mutlu olan insanlarız. Bizim için mutluluk almakla değil, vermekle ilgili bir kavram.
BİLARDO TARİHİNE GEÇEN EFSANE SPORCU İLE KARŞILAŞACAK
Tüm zamanların gelmiş geçmiş en iyi bilardocusu kabul edilen Raymond Ceulemans 2023 Ocak ayında Tümer Metin ile özel bir organizasyonda bir araya gelecek. 82 yaşındaki Belçikalı efsane oyuncu, 65 yaşında Dünya Şampiyonu olup hiçbir sporda yaşanmamış bir başarıya imza atmış bir isim. 23 dünya şampiyonluğunu bulunan efsane isim, her sene düzenlenen Bilardo Max Ligi'nin finallerinde davetli olarak ağırlanacak ve Tümer Metin ile bu özel organizasyonda karşı karşıya gelecek. Organizasyona aralarında Semih Saygıner'in de bulunduğu pek çok profesyonel oyuncu ve sanat camiasından pek çok isim de iştirak edecek.
GAMZE HANIM İLE HER ŞEY HARİKA GİDİYOR
Salı günlerini bilardoya sabitledim artık. Gamze Hanım (Topuz) oynamıyor ama bilardoya ayırdığım zaman diliminden çok memnun. Bir ara gelip beni izlemek istiyor. Yedi seneyi devirdik, her şey çok güzel gidiyor. Bizim ilişkimizde kendimize ayırdığımız zamana saygı var. Elis Naz'a küçük bir ıstaka aldık.
SAYI ALMAN YETMEZ, ONU BÜYÜTMEN GEREKİYOR
Her sayının senden bir beklentisi var. Geldi pozisyon, yattın; gelişi güzel bir şey yapamazsın. Bu incelik, kalınlık, falso, tempo… Her pozisyon bir beklentiyle geliyor sana. Ancak onu karşılarsan sayıyı yapabiliyorsun. Doğru noktaya düşmen, doğru açıyla topu göndermen lazım. Oyunun en önemli detaylarından birisine dikkat çekmek isterim. Bunu Semih Usta'dan (Saygıner) öğrendik mesela, o sık telaffuz ettiği için böyle söylüyorum. Oyunun toleransları önemli. Sayının beklentilerini karşıladıktan sonra onu büyütebilmek önemli. Doğru açıyla, en kısa yoldan, en doğru en toleranslı şekilde sayıya gelebilmek. Hep daha iyisi var yani, bu oyunun en zor kısmı bu belki de. Çünkü oyunun içinde şu var: Bilardo masasında kaçamayacağın bir alandasın. Okyanus kadar büyük ama fare deliği kadar küçük bir alandasın aslında. Çünkü üç tane topun üzerinde hakimiyet kurman gerekiyor. Üç bant bilardoyu biraz anladıysanız düşünmek bile ürkütücü. Bütün bunlar kaçamayacağın bir alan içinde temas halindeler. Mobil oldukları an, tuş dediğimiz kavram, isteğimiz dışında birbirlerine çarpışmaları oyunun en çileli tarafı, topları birbirine tuşlama olayını ortadan kaldıracak bilgiye ve donanıma sahip olman gerekiyor. Öğrenmeye çalıştığımız iş bu. Yani bu sonsuzlukta kaybolmuş durumdayız.
İNTERNET EN BÜYÜK DÜŞMANI SPORUN!
"Bilardo temiz spor; yağmur yok çamur yok. Ter var ama, terliyorsun. Hem de nasıl. Bilardo oynamak kolay, herkes eline ıstaka almıştır bir şekilde, ama iyi oynayabilmek var ya iyi oynayabilmek çok zor, tarifi yok. Gençliğini vermiş bu yolda ustaların hepsi. Yeni neslin ilgisi başka alanlara kaymış. İnternet en büyük düşman olmuş bu harika spora. Eline tableti alan yeni nesil bizim çocukluğumuzda gençliğimizde olduğu gibi birebir maalesef sosyalleşemiyor kaybolup gidiyor o tablet ekranındaki kalabalık dünyada, oysa ki yapayalnızlar. Farkındalar mı bilemiyorum? Ebeveynlerin çocuklarımızı sporla, sanatla tanıştırmalarını bu sayede hem ruhsal hem bedensel hem de sosyal anlamda gelişim sağlamalarına olanak tanımalarını öneriyorum, diliyorum."