Geçen hafta magazin gündeminde en çok konuşulan konu, ünlü isimlerin arka arkaya katıldıkları kırmızı halı etkinliklerinde stil konusunda sınıfta kalmalarıydı. Ah neler okuduk neler neler. Hem ünlü isimler, hem de onları giydirenler birbirinden şaşırtıcı açıklamayla stil konusunun da önüne geçmeyi başardı. "Ben ünlü markalarla çalışıyorum. Bu segmentteki ürünü de, markayı da anlamazsınız siz" diyen stil danışmanları, "İstediğim kadar çıplak giyinirim" diyen ünlü isimler... Aynı markanın yüzü olup, global marka yüzünün neredeyse birebir kopyası olarak kırmızı halı etkinliklerine katılıp durumdan haberdar olmayanlar... Oysa konumuz stil, kıyafeti taşımak, ruhuna ve kimliğine en uygun kıyafeti seçebilmek... Eğer ruhunuza, tarzınıza, genel auranıza uygunsa transparan, dekolte, dantel istediğiniz kadar giyin... Zaten kimsenin gözüne uyumsuz gelmez... Nasıl Kendall Jenner giyiyorsa siz de giyin... Nasıl Jennifer Lopez giyiyorsa siz de giyin... Ama uymuyorsa, o kadın siz değilseniz sadece bir markanın sezon kampanya ürünlerini giyerek olmaz o iş ne yazık ki... Bir süre stil ve alışveriş danışmanlığı yapmış biri olarak diyebilirim ki bir insanı giydirmek için ilk önce o insanın ruhunu tanımanız şart... Sadece kusursuz bir fizik ve sadece popüler bir modaevinden ürün eşleştirmesi yaparak birini giydirmeniz mümkün değil... Bunu ben değil bu işle uğraşmış ve kendisini ispat etmiş herkes de söyleyecektir size... Aksi bir durumda kıyafet o ünlü ismi giyer. İşte o zaman da o uyumsuzluğu herkes fark eder... Hele ki birebir bir başkasında gördüğünüz kombinin bir benzerini giydirmek herhangi birine yapılabilecek en büyük kötülüktür bence... Sonuç olarak biz bu işi çok iyi yapanlara soralım ve konuyu masaya yatıralım istedik bu hafta.
MERT ASLAN / HARPER'S BAZAAR MODA DİREKTÖRÜ
HER ŞEY SON DAKİKAYA BIRAKILIYOR
Kırmızı halı başlı başına önem gösterilmesi, uzun süre önce hazırlıklarına başlanması gereken bir şov aslında... Tam anlamıyla bir savaş meydanı ve kıyafet, mücevher, saç, makyaj ve tabii ki tavır da bir savaş zırhı. Kırmızı halının gerçekleşeceği mekandan, törenin konseptine kadar her şey tek tek hesaplanmalı. Türkiye'de en büyük sorun her şeyin son dakikaya bırakılması ve üzerinde kafa yorulmamış bir görünümle kırmızı halıya çıkılması. Nasıl bir sahne gösterisi, film çekimi ya da tiyatro oyunu provasız olmuyorsa kırmızı halı da provasız olmaz. Bu durumun en büyük sebeplerinden biri de kırmızı halıya çıkacak olan kişinin ve/ veya ajansının stylist'lere hak ettikleri değeri vermemesi ve tabii ki kırmızı halı kurallarına hakim olmayan herkesin "celebrity styling" yapmaya çalışması. Ekibine güvenmeyen, ekibiyle iletişimde olmayan, kırmızı halı matematiğine önem vermeyen bir ünlünün başarılı olma ihtimali yok. Türkiye'de stiline, o stili yaratacak olan ekibine yatırım yapan ünlü kadın sayısı çok çok az. Öte yandan ünlü olmak isteyen yeni stylistler, şöhret sahibi kadınları olmadıkları ya da olmak istemeyecekleri, taşıyamayacakları stillere yönlendiriyorlar. Sonuç olarak çoğu zaman vasat ve hatta başarısız görünümlerle karşılaşıyoruz.
SERHAT ŞENGÜL / MODA VE STİL DANIŞMANI
YABANCI ÜNLÜDE GÖRÜP SINIFTA KALIYORLAR
Normalde bir ünlü isimle çalışırken evvela o isme uygun bir 'persona' çalışılır. Yani, kariyeri, hayat tarzı, konumlanması ve vizyonu gibi kavramlar göz önünde bulundurularak nasıl görünmesi gerektiği üzerine bir karakter yaratılır. Hem günlük gardırobunda hem de basın önüne çıkacağı kırmızı halı gibi etkinliklerde bu karaktere uygun görünümler oluşturulur. Bunun için stylist, önce ünlü ismin gardırobuna girer, "gardırop detoksu" dediğimiz elemeyi yapar, eksikleri belirler. Oluşturulacak tarza uygun çalışılacak marka ve tasarımcılara karar verir ve alışveriş yapar. Sonra da eldeki parçalar ve alışverişten gelenler ve özel dikilenler ile look'lar oluşturulur. Böylece ünlü isim hem günlük hayatında hem de kırmızı halıda aynı karaktere bürünerek her zaman benzer şekilde görünür. Bu şekilde "tarz sahibi" olması mümkündür. Yurtdışındaki örneklerde stylistünlü isim-tasarımcı işbirliğinin doğru uygulandığını sıkça görüyoruz. Ancak ülkemizde çoğu zaman konunun, tarz yaratmaksızın "hangi tasarımcı/marka o dönemde çıkış yaptıysa ondan bir parça ile boy göstermek" şeklinde olduğunu gözlemliyorum. Her kırmızı halıda farklı tarzda görünümlere bürünen ünlü isimlerimiz elbette tarz sahibi olmaktan uzak, giy ve çık şeklinde hayatlarına devam ediyorlar. Renk, tasarım ya da silüet birliği olmaksızın her kırmızı halıda farklı personalara bürünen bir ismin tarz sahibi olmasından bahsedilemez. Aynı şekilde kırmızı halıda çok iyi görünen bir ismin sokakta özensiz dolaşması da yaratılan stili baltalar. Kırmızı halıda özenli ve doğru giyinen isimlerde tasarımcı sadakati hemen göze çarpıyor. Çoğu ünlü oyuncumuz o dönem hit olan ve yabancı ünlü isimlerin üzerinde gördükleri marka, renk ve tasarımları tercih ederek sınıfta kalıyorlar. Bu noktada markalar teklif etse de uzun dönemli bir stil danışmanıyla işbirliği içinde olmak ve seçimi ona bırakmak şart.
TUĞBA ANSEN / KREATİF DİREKTÖR
BİR MARKANIN EN HİT PARÇASINI GİYEREK MODA İKONU OLUNMAZ
Vitrinden gördüğü bir parçayı hiçbir süzgeçten geçirmeden giyen, bulunduğu davette vitrindeki cansız manken kadar donuk kadın o kadar çok gözümüze çarpıyor ki... Ne yazık ki bu ünlü isimlerin pek çoğu kendi olmanın özgünlüğünden çok uzak bir yerde duruyorlar. Stil sahibi olmakla, moda kurbanı olmak arasındaki o kalın çizgi de tam bu noktada duruyor... Bizler de modanın dayattıkları karşısında kendi iç sesine kulak vererek seçimler yapmak yerine, teslim olmuş bu kitleylerenkli ışıklar altında ihtişamlı bir göz kirliliğine maruz kalmış bulunuyoruz. Bir kişiden veya markadan değer yaratmanın; sahip olduğu en iyiyi alıp ondan bir değer yaratmak olduğuna inanıyorum. Cümleye tersten bakmayı deneyelim... Bu da demek oluyor ki kişiye; moda/hit parçalar ile stil sahibi bir görüntü kazandırmak mümkün değil. İşin sırrı parçaları; "herkes bana baksın" kaygısı gütmeden bir araya getirmekte aslında, özgüvende. Olduğu gibi görünen kadınların her zaman hayranı oldum ve mesleğimde de hep onlarla çalışmayı tercih ettim. Bir markanın en hit parçasını giymekle moda ikonu olunamaz, stil sahibi olunmaz.
Modakazanı
İŞLEVSEL STİL
Cacharel sonbahar-kış koleksiyonu; ikonik, fonksiyonel ve daima hayatın hızlı akışı içinde yepyeni bir tarz vadediyor. Geniş ürün yelpazesine sahip koleksiyonuyla Cacharel, günün her anında işlevsel bir stil oluşturmak ve enerjisini yüksek tutmak isteyen centilmenler için her ana rahatça adapte olabilecek parçalarıyla karşımıza çıkıyor. İnovatif tasarımlarını akıllı üretim teknikleriyle buluşturan Cacharel, daha hafif kumaşları, vücut formuna uyum sağlayan, kırışıklığa dayanıklı ve nefes alabilen takım elbiseleri ile çok yönlü giyim tarzlarına eşlik etmeye hazır.
İLHAMI FRANSIZ ŞIKLIĞI
Yenilenen kadın ve erkek koleksiyonlarıyla Pierre Cardin sonbahar-kış kreasyonunu, unutulmaz tarihi yolculuklara ev sahipliği yapan Orient Express'ten aldığı ilhamla yorumluyor. Geçmişten günümüze süre gelen Fransız şıklığını genç ve dinamik bir ruhla harmanlayan Pierre Cardin, sonbahar ve kış mevsimlerinin göz alıcı renk paletine sahip parçalarıyla; kahverengi, bej, grimsi mavi, turuncu ve koyu yeşil tonlarının etkisinde seçkin bir koleksiyonla yenilenmesini sürdürüyor. Pierre Cardin, zamanın ruhunu taşıyan ve günün her anına özel hazırlanmış parçalarıyla soğuk havalarda kolayca kombinlenebilen benzersiz bir koleksiyon sunuyor.
DOĞAYI KEŞFET
U.S. Polo Assn. 2022 sonbahar koleksiyonu, sevdiklerimizle birlikte geçireceğimiz tatlı serin bir mevsimde, tüm kombinlerde sonbaharın benzersiz tonlarıyla keyif dolu buluşmalar vadediyor. Turuncu, kırmızı, mavi gibi canlı renklerin dikkat çektiği koleksiyonda, sevdiklerinizle geçireceğiniz vakitlerde konforlu hissettirecek hoodieler, eşofman takımları, puffer yelekler ve oduncu gömlekler öne çıkıyor. USPA erkek koleksiyonunda, bir önceki sezonda olduğu gibi oduncu gömlekler gardıropların vazgeçilmez parçaları arasında yer alacak. Kadın koleksiyonunda ise saç örgülü regular fit basic trikolardan, crop boy, boğazlı ve geniş kol detayı trikolara kadar geniş bir ürün ye-l pazesi sezonu karşılıyor.
ZAMANSIZ VE RAFINE TARZ
Dünyanın yenilikçi ve lüks markalarını müşterileri ile buluşturan Boyner, yeni bir markayla çalışmaya başladı. Fransız tasarımını İskandinav minimalizmiyle yorumlayan zamansız çanta modelleriyle dikkat çeken Les Visionnaires Türkiye'ye Boyner ile geldi. İlhamını kadınların yaratıcılığından alan Les Visionnaires, ikonik çanta modelleri ile kadınları zamansız bir stil yolculuğuna çıkarıyor. Yeni markalar ve stil sahibi parçalar Boyner'in radarında olmaya devam ediyor. Şimdi de lüks ve zamansız tasarımlarıyla şıklığı bir adım ileri taşıyan Les Visionnaires sadece Boyner'de moda severlerle buluşuyor. Les Visionnaires, rafine çizgisiyle yeni sezona iddialı bir giriş yaparak stillere ayrıcalıklı bir dokunuş katıyor.