Yıl 2014... Ben daha yeni yeni modayı merkeze alan haberler yapmaya, röportajlara gitmeye ve yazılar yazmaya başlamışım... 'Modanın demokratikleştirilmesi' ifadesi o günlerin en havalı tabiriydi... Hızlı moda markaları ve tasarımcılar arasında iş birlikleri yeni yeni yapılmaya başlanmıştı. Kapsül koleksiyonlar revaçtaydı. Henüz sosyal medya çok gündemde değildi ve hızlı moda dalgası tüm dünyayı etkisi altına almış durumdaydı... Ve tüm bu tüketim çılgınlığı içinde ben moda sayfası için ilk röportajıma gittim. Görüştüğüm isim Hüseyin Çağlayan... Sanat, moda, trendler ve aklıma gelen onlarca konu hakkında konuşacağım diye çok heyecanlıyım... Sonuçta karşımdaki isim Türkiye ile bağları olan moda dünyasındaki en önemli isimlerden biri... O röportajı asla unutmadım... Ve tüketim çılgınlığının, al-giy-at kültürünün zirvesinde olduğumuz o günlerde Çağlayan bana "'Biz artık şu an da 'yavaş moda' akımı yaratmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda mesela bir önceki sezonda hazırladığım bir tasarımı daha da mükemmelleştirip bir sonraki sezonda tekrar beğeniye sunuyoruz. Son dönemde daha önceki işlerimi mükemmelleştirme çalışması bana daha heyecan veriyor. Moda dünyasının bu tüketim çılgınlığına bir 'dur' demesi ve tüm bu sürece farklı bir açıdan bakması lazım artık" diyor. Ben röportajı gazeteci tabiri ile 'çözüyorum' yani sesli kaydı sizlerin okuyabileceği yazılı bir metin haline getiriyorum yayın yönetmenine okuması için e-mail atıyorum. "Bu da nedir? Yavaş moda da ne? Nerden çıktı bu laf? Daha trendi bir şeyler yok mu yazının içinden başlığa çıkarılabilecek" diyor bana... Dedim ya bir moda yazarı olarak gittiğim o ilk röportajın hafızası derin diye... Ve sonuç olarak sekiz yıl geçiyor ve bizler iki yıllık zorlu pandemi sürecinin de bizi zorlayarak şekillendirmesiyle tam olarak Çağlayan'ın bahsettiği o noktaya gelmiş durumdayız. Geçtiğimiz hafta dünyanın son yıllardaki en hızlı tüketim markası olarak kabul edilen Çin kökenli Shein'ın bile bir ikinci el satış platformu kurarak biraz 'yalandan' da olsa çevreci harekete destek verdiğini yazmıştık. Yine bir dönemin hızlı tüketim markaları olan H&M Group ve ve Bershka'nın bünyesinde bulunduğu Inditex Group bile geri dönüşüm, çevreci yaklaşımlar, iyi pamuk gibi kavramlardan bahsetmeleri tesadüfi değil. Moda dünyası Hüseyin Çağlayan'ın dediği noktaya gelmiş demek bu...
İşte ben de bugün, yavaş moda konusunda markaların yeni teknolojileri kullanarak neler yaptıklarını sizlere anlatacağım.
YÜZDE 275'LİK BÜYÜME
Bu konuda bilinen tek gerçek ise yeni bir ürünün sıfırdan üretimi, ikinci bir el parçanın yenilenip yeniden kullanılır hale getirilmesine göre yüzde 70 daha az emisyonuna neden oluyor. Yani ikinci el bir parça kullanmak sizin tamamen 'çevreci', dünyaya zarar vermeyen bir duruşa sahip olabildiğiniz anlamına gelmiyor. Peki genel olarak markalar, modaevleri ve platformlar bu konuda ne kadar samimi bir duruşa sahip? Makalede bu soruya da yanıt aranıyor. "Markalar ikinci el yani sıfırlanmış ve yenilenmiş ürünlerinin satışlarına başlamış durumda. Her geçen gün daha fazla marka kendi ikinci el platformunu yaratıyor. Bazıları tüketicilere sıfır bir ürün satmak yerine ellerindeki ürünü yenileyip, tadilatını yapmayı tercih ediyor" denilen makalede birer birer markalardan ve modaevlerinden de örnekler veriliyor. Özellikle pandemi sonrası ikinci el satışlarında ve vintage'da bir patlama yaşandığının altının çizildiği makalede şu saptamalara ve örneklere yer veriliyor:
"Business Insider dergisi 2023 yılı itibariyle ikinci el ve vintage piyasasının yaklaşık 53 milyar dolarlık dev bir ekonomiye dönüşeceğini yazdı. Gucci modaevinin dünyanın en büyük ikinci el satış kanalı olan The Real Real ile ortaklık kurmasının nedeni de bu... 2017 yılında bu tür çalışmalara Stella McCartney ile anlaşma imzalayarak başlayan The Real Real, arka arkaya birçok dev modaevinin ve tasarımcısının koleksiyonlarını kendi şemsiyesi altında toplamayı başarmış durumda. Oscar dela Renta'nın kendi eski koleksiyonlarından parçaları ve kullanılmış tasarımlarını satmak amacıyla kurduğu Encore isimli internet sitesi de buna iyi bir örnek. 2020 yılında kurulan ve kurulur kurulmaz 8 milyon dolarlık yatırım alan Archive isimli yeniden satış sitesi de tamamen lüks markaları hedef alıyor. Lüks modaevleri bu platform üzerinden açtıkları hesaplarda eski koleksiyonlarını ve kendi markalarına ait ikinci el ürünleri satıyor. Valentino'nun kısa sürede dört büyük moda başkentinde hayata geçirdiği Valentino Vintage isimli mağazalara eski Valentino ürünlerinizi satabiliyorsunuz. Valentino daha sonra bu ürünleri yeniden pazarlamayı planlıyor. Hugo Boss kısa süre önce başlattığı ikinci el satış projesiyle yeni üretim yapma süreçlerine göre karbon emisyonu miktarını yüzde 44 oranında azaltmış durumda. Yapılan son araştırmaların sonuçlarına göre markaların yeniden satış süreçlerinde 2020 yılından bu yana yüzde 275'lik bir büyüme yakalanmış durumda. Mara Hoffman, Carhartt, Prana ve The North Face gibi markalara eski ve satın alınmış ürünlerini yenileyip yeniden satışa satabilmeleri imkanını da sağlayan The Renewal Workshop gibi tadilat ve bakım firmalarının da arka arkaya kurulması bu durumda etkili oluyor.
FAYDASINI HESAPLAMAK İMKANSIZ
Geçtiğimiz günlerde Vogue Business dergisinde yayımlanan ve çevreci moda trendinin en çok altı çizilen alt maddelerinden biri olan ikinci el, yeniden satış konularını tüm açıklığıyla masaya yatırdı. "Yeniden satış sürdürülebilirliği: Ne gerçek, ne yanlış" (Resale sustainability: What's real and what's false) isimli makale, son dönemin en gözde konularından biri haline gelen ve çoğu kişinin kendisini daha çevreci hissetmek için ikinci el ürünlere, satış platformlarına yönelmesini konu ediyor. Makalede, "Ne yazık ki şu an markaların yeniden satış programlarının, ikinci el ürün pazarlama platformlarının ve hatta vintage'a yönelmenin sürdürülebilirlik ve çevreci moda yaklaşımı çerçevesinde ne kadar faydalı olduğunu matematiksel olarak hesaplamak imkansız. Sonuç olarak bunu hesaplayabilmek için aynı anda birçok farklı veriye bakmak gerekiyor. Mesela ikinci el ve yeniden satış hizmeti sunan firmalar sıfırdan üretimi ne noktaya taşımış durumda. Bu giyilmiş giysilerin temizlenmesi, bakımı ve yeniden satışı sırasında ne tür kimyasallar ve materyaller kullanılıyor? Müşteriler ikinci el ve kullanılmış ürün kullanmaya başladıktan sonra da yeni parça satın almaya devam etti mi? Global markalar bu bakımı yapılmış ürünleri satarken bir yandan da çılgın bir satış sürecini sürdürüyorsa bunda da bir hata var" deniliyor.
Moda kazanı
SIKILAŞMA SAĞLAYIN
Yaş ile birlikte yüz dokusunun zedelendiğini ve sıkılığını kaybettiğini hepimiz biliyoruz. Bunun önüne geçmek için çeşitli ürünleri de düzenli kullanmak gerekiyor. Bu ürünlerden son dönemde dikkat çekeniyse İsviçreli Valmont markasının geliştirdiği V-Firm... Şirketin Cenevre Gölü kıyısındaki merkez ofisinde en son İsviçre Ar-Ge'sini baz alarak tasarlanan ürün, yüzdeki çizgiler ve kırışıklarla savaşmak için gerekli bir tedavi. Ürünün cilde eşsiz bir şekilde nüfuz eden formülü, derin kırışıklıkların görünümünü azaltıyor ve ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü dışarıdan en aza indirir. Hemen emilen dokusu, uzun süreli bir konfor hissi sağlıyor. Ve cilt dokusunun dolgun ve sıkı görünmesini sağlıyor.
ÇEVRECİ DOKUNUŞ
Moda tasarımcılarının sürdürülebilir moda kavramı çerçevesinde yaptıkları çalışmalar son dönemde daha da dikkat çekici bir hal aldı. Bunun son örneğine Gamze Saraçoğlu imza attı. Saraçoğlu ve tekstilde sürdürülebilirlik anlayışıyla üretim yapan Tekstar bir iş birliğine imza attı. Ve bu çerçevede yaklaşık iki ton geri dönüştürülmüş elyaf malzeme ve İyi Pamuk İnisiyatifi sertifikalı sürdürülebilir pamuktan özel bir kurumsal kıyafet koleksiyonu hazırlandı. Anadolu Efes için hazırlanan bu koleksiyonun sevkiyatı da FSC sertifikalı tedarikçilerden alınan yüzde 100 geri dönüştürülmüş karton kolilerle gerçekleşti.
İDDİALI BİR KAPSÜL KOLEKSİYON
Tasarımcı markası Mehtap Elaidi ve yüksek kalitedeki iplikleri eğlenceli ve zamansız triko tasarımlarıyla buluşturan triko markası Atelier38, sonbahar-kış sezonu için özel bir kapsül koleksiyon tanıttı. Yaratıcı ve müdanasız kadınlar tarafından kurulup yönetilen iki marka, bu koleksiyon ile kendi stilini yaratmayı seven kadınlara zamansız; tasarım ve doku oyunlarına sahip trikolar sunuyor. Sınırlı sayıda üretilen koleksiyondaki dokuz model, farklı renk opsiyonlarıyla genişletiliyor. Kışın sıcaklığı hissettirmek ve markaların kendi kış koleksiyonlarına uyum sağlamak için seçilen iplik renkleri arasında acı kahve, siyah, beyaz, bej, pembe ve fosforlu sarı bulunuyor.
GECEDEN İLHAM ALAN PARFÜMLER
İspanyol Jesus del Pozo markası son parfüm çalışmasının iddialı son serisini geçtiğimiz günlerde tanıttı. Gecenin özel büyüsünden ve onun çekici ve aynı zamanda gizemli havasından esinlenilerek hazırlanan Nightology koleksiyonu, duygularımızı hareketlendirmeyi hedefliyor. Arabian Nights isimli parfüm koleksiyonuyla dikkat çeken marka, bu yeni koleksiyonuyla hem kadın hem de erkek parfüm meraklılarının kalbini çalmayı hedefliyor.