Pandemi geçip gidiyor ama etkisi hâlâ baki. Dünyanın en önemli sanat etkinliklerinden kabul edilen İstanbul Bienali geçen yıl pandemi nedeniyle ertelenmişti. İşte o ertelenen 17. İstanbul Bienali ile bu ay buluşacağız. Geri sayım başladı ve 17 Eylül'de, 17. İstanbul Bienali başlayacak...
Bu, ayın ortasından itibaren sanatın tüm İstanbul'un gündeminde olacağı anlamına geliyor. Lakin bu yılki bienal sadece gündem olarak hayatımıza nüfuz etmeyecek, fiziksel olarak da şehrin ana damarlarından kılcal damarlarına kadar tüm İstanbul'a yayılacak. Bienal Beyoğlu, Kadıköy, Fatih, Zeytinburnu'ndaki ana mekanlarda kendini gösterirken, kitapçı, sahaf, hastane, huzurevi, kafe, metro durakları, radyo istasyonu gibi gündelik hayatın içindeki 50'dan fazla mekanda da karşımıza çıkacak. Böylece adeta tüm İstanbul kocaman bir sanat mekanına dönüşecek.
Aslında bu, bilinçli bir tercih. Pandeminin getirdiği bir sonuç. Çünkü bienalin küratörleri Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh, pandemi nedeniyle bildiğimiz gündelik hayatımızın akışı ve hayat biçimimiz bozulunca bunu fırsat bilip bize tekrar yaşam pratiklerimiz, şehir kültürü, mekanlarla kurduğumuz ilişkiler, alışkanlıklarımız, meraklarımız, insanın insana olan ihtiyacı üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor. Bienalin küratoryal metninde de bu açıkça belirtiliyor: "Bildiğimiz haliyle yaşamın askıya alınması, bize bir şeyleri farklı yapmak için az bulunur bir imkan tanıyor. Bu ana hakkını vermek için beklenti ve amaçlarımızı baştan kurgulamalı, formatlarımızı gözden geçirmeli ve hem siyasi hem de felsefi olan temel bir sorgulamaya; samimi, toplumsal, cömert ve hararetli sohbetlere yol açmalıyız. İletişim kanallarımız salt manipülasyon araçlarına dönüşürken bizler şunu soruyoruz: Kamusal tartışmadan, sesli düşünmekten, okuyan bir topluluktan, başkalarıyla birlikte okumaktan geriye ne kaldı? Hep beraber sessizliğe kulak verirsek sabrımızı, alçakgönüllülüğümüzü, zaaflarımızı yeniden keşfedebilir miyiz? Toplumsal ifadeyi yeniden canlandırıp kavşakları, gazete bayilerini, kafeleri, çay ocaklarını, sinemayı, bağımsız yayıncıları veya semt kitabevlerini yeniden hayal edebilir miyiz? Düşünmenin, konuşmanın, yazmanın ve yapmanın –şiir, film, tarım ve yemek yapmanın– başka biçimleri, bizi daha donanımlı ve toplumsal düşünceye duyarlı hale getirebilir mi?"
HER YER BİENAL!
İKSV'nin, Koç Holding'in desteğiyle düzenlediği bienal bunun için kendini kapalı mekanlara sıkıştırmıyor şehre yayılmayı amaçlıyor. Hal böyle olunca katılımcı ve etkinlik düzeyinde de bir çeşitlenlik göze çarpıyor. Sanatçıların yanı sıra, düşünür, yazar, şair, araştırmacı, mimar, radyo programcısı, balıkçı, aktivist, stand-up komedyeni, şef, etnomüzikolog, ornitolog, deniz bilimci, kukla ustası, müzisyen gibi farklı alanlardaki uzmanlar bienalde katılımcı olarak kendini gösterecek. Ve bienal bize gastronomiden ekolojiye, edebiyattan gıda güvenliğine, göçler ve göçmenlikten deniz yaşamına pek çok konuda, farklı coğrafyalardan ve zaman dilimlerinden hikayeler anlatacak.
Bienal izleyicileri, şiir okumalarından dergi tanıtımlarına, festivallerden film gösterimleri ve podcast kayıtlarına, spekülatif yayınların özel sayılarından bahçe gezintilerine, hikaye anlatımlarından toplumsal araştırmalara, protesto gösterilerinden baskı atölyesine, kukla gösterilerinden liman seslerinden oluşan bir kütüphaneye pek çok farklı proje ile karşılaşacak.
DİKKAT KUKLA ÇIKABİLİR
Bienal katılımcılarından, dünyaca ünlü protest kukla tiyatrosu Bread and Puppet Theater, açılış günlerinde İstanbul'un farklı semtlerinde bir dizi performans ve açık hava gösterisi sergileyecek. Bread and Puppet Theater, bienal kapsamında 'Toplumumuzun Kötülükleri/ The Demons of Our Society' temalı geçit töreni ve açık hava performansı hazırlıkları için İstanbul'a gelerek atölye çalışmalarına başladı. Proje aynı zamanda Türkiye'nin önde gelen Karagöz ustalarından Cengiz Özek'in günümüzdeki çevre sorununa işaret eden oyunu Çöp Canavarı'ndan bir bölümü de izleyiciyle bir araya getirecek.
BELKİ ŞEHRE BİR ŞİİR GELİR
İstanbul Bienali, Süreyyya Evren'in danışmanlığında gerçekleştirilen Şiir Hattı projesiyle zihnimize şiiri, ruhumuza şiirselliği tekrar hatırlatacak. İstanbul Bienali daveti üzerine 15 şairin 2021 boyunca yazdığı 200'e yakın yeni şiire, bienal süresince çeşitli dijital ve fiziksel kanallar üzerinden erişilebilecek. Şiir panoları kentin farklı noktalarında, sahafların, kitabevlerinin, restoranların, kafelerin camlarında ve duvarlarında görülebilecek. Ayrıca metinlere katılımcı şairlerin şiir okumaları, podcast serileri, düzenli radyo programları gibi farklı mecralarda gerçekleşecek söyleşiler ve etkinlikler eşlik edecek. Böylece şiirler üzerinden kelimeler ve sözler tüm İstanbul'a yayılacak.
ANA MEKANLAR BEYOĞLU, KADIKÖY, FATİH VE ZEYTİNBURNU'NDA
Gelelim bienalin mekanlarına. İstanbul Bienali'nin ana sergi mekanları Beyoğlu, Fatih, Kadıköy ve Zeytinburnu gibi farklı ilçelerde yer alıyor. Beyoğlu rotasındaki sergi mekanları: Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, uluslararası performans sanatı platformu olarak bu alandaki sanatçıları birleştirmek ve desteklemek için çalışmalarını sürdüren Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı (PCSAA), 1999'dan bu yana kapalı olan İstanbul'un en eski Rum okullarından Merkez Rum Kız Lisesi, SAHA'nın sanatçı ve küratörlere yönelik bir misafirlik, etkileşim ve üretim programı olarak başlattığı SAHA Studio, farklı disiplinlerden güncel sanatçıların sergilerine, çeşitli seminerlere, sanatçı atölye ve konuşmalarına ev sahipliği yapan Büyükdere 35 ile İstanbul'un en yenilikçi kültür sanat alanlarından M2 Yenikapı-Hacıosman Metro Hattı'nda yer alan Yaklaşım Tüneli...
Kadıköy'deki bienal mekanları arasında, İstanbul'un 130 yıllık bir geçmişe sahip endüstriyel miraslarından Müze Gazhane ile Suriye'yi terk etmek zorunda kalan sanatçılar tarafından 2014'te Yeldeğirmeni'nde kurulan arthereistanbul yer alıyor.
Tarihi Fatih ilçesinde, hat ve cilt sanatçısı Emin Barın'ın beş kata yayılan stüdyosu Barın Han'ın yanı sıra Mimar Sinan tarafından 16. yüzyılda Kaputan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa için yaptırılan ve 2023 yılında faaliyete geçmeden önce bienal izleyicisine açılacak The Çinili Hamam bienalde ilk kez kullanılacak mekanlardan. 2015'te İstanbul Bienali'ne ev sahipliği yapan, 15. yüzyılda, Fatih Sultan Mehmet döneminde inşa edilen en eski hamamlardan Küçük Mustafa Paşa Hamamı da bu rotadaki diğer sergi mekanı.
Zeytinburnu'nda ise 14 dönümlük bir arazi üzerine kurulu Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi, bienale ve çeşitli performanslara ev sahipliği yapacak.