2020'de yaşamını yitiren yazar Winston Groom'un romanından uyarlanan Robert Zemeckis'in yönettiği 1994 yapımı Forrest Gump, 90'lı yılların kült filmlerinden biriydi. Tom Hanks'e ikinci defa Oscar kazandıran performansıyla akıllara kazanan film, hatırlanırsa ABD'nin yakın tarihi fonunda, algılaması normalin altında olan Forrest'ın kişisel hikayesini anlatıyordu. Toplumsal ve siyasi olaylar, gündelik hayatta insanların birbiriyle ilişkisini belirleyen toplumsal refleksler, öğrenilmiş bilgiler insanı nasıl şekillendiriyor, gayet güzel ele alıyordu. Temel olarak 'anormal' olarak kodlanan birinin gözünden normalin ne olduğu sorgulanıyordu.
28 yıl sonra Advait Chandan'ın yönettiği Laal Singh Chaddha filmiyle Forrest'ın hikayesine tekrar dönüyoruz. Tabii bu sefer kahramanımız Hintli Laal Singh Chaddha. Forrest bir bankta hikayesini anlatmaya başlarken Laal ise bir trende başlıyor öyküsünü dillendirmeye. Ve biz de böylece Hindistan'ın yakın tarihine uzanıyoruz Laal'in anlattıkları üzerinden.
Forrest Gump ile Laal Singh Chaddha'nın temel öykü anlatımı hemen hemen aynı. Laal'in yürüme problemi çekmesi, okulda tanıştığı Rupa sayesinde koşmaya başlaması, ona ömür boyu duyduğu aşk, Laal'in annesiyle ilişkisi, orduya katılıp savaşa gitmesi, ordudan sonra zengin olması, sevdiği kızla bir türlü bir araya gelememesi... Lakin olaylar Hindistan'da geçtiği için biz de Hindistan'a ve bu ülkenin yakın tarihindeki önemli mevzulara odaklanıyoruz.
1984'te Başbakan Indira Gandhi'nin öldürülmesi, sonrasında ülke içinde çıkan çatışmalar, 1999'daki Hindistan ve Pakistan arasındaki Kargil Savaşı, 2000'lerdeki Bombay saldırıları derken Hindistan'ın tarihine, bu ülkenin iç dinamiklerine, inanç ve etnik farklılığın yarattığı gerilime Laal'in öyküsü üzerinden vakıf oluyoruz. Dolayısıyla bu durum Forrest Gump'ın aynısını izliyoruz duygusundan uzaklaştırıyor insanı... Hindistan'ın yakın tarihindeki gerilimleri kişiler üzerinden anlatırken film normallerin 'anormallere' göre daha hoşgörüsüz olduğu vurgusunu yapıyor ki, bu önemsenecek bir durum. Laalin herkese karşı bir şefkatle yaklaşması ama normal kabul edilen dünyadaki şefkat eksikliği ortaya çıkıyor.
İkinci farklılık ise görsel anlatım ve yönetmen tercihlerinde. Usta yönetmen Robert Zemeckis nasıl Forrest Gump'ta Amerikan sinemasının temel anlatı geleneğine uygun tercihlerde bulunduysa, Laal Singh Chaddha'nda da yönetmen Advait Chandan Hint sinemasının genel anlatısına uygun seçimler yapıyor. Canlı renk tercihleri, kıvamında kullanılan şarkılı sahneler, dekor ve kostümlerdeki yerlilik bu tercihin öne çıkan temel göstergeleri... Ki bu tür seçimleri yaparken Bollywood geleneğine sırtını dayasa da Chandan uluslararası bir kitleye hitap edeceğini düşünerek aşırıya kaçmıyor. Dolayısıyla Bollywood-Hollywood karışımı bir film olarak düşünülebilir Laal Singh Chaddha.
Bir fark da filmin içinden geçen aşk öyküsüyle ilgili. Yönetmen Chandan, Forrest Gump'a göre ana karakter ile ona bir türlü yüz vermeyen sevdiceğinin ilişkisini politik bakıştan kurtararak daha insani bir boyutta ele almış...
Forrest Gump'un kahramanı malum Tom Hanks ise, Laal Singh Chaddha'nı sürükleyen de Hint sinemasının yıldızlarından Aamir Khan. Oyuncu Tom Hanks'in olağanüstü performansına erişemese de yine de başarıyla rolünün hakkını ziyadesiyle veriyor.
Forrest Gump ve Laal Singh Chaddha filmlerini birlikte düşününce acaba Forrest Gump filmi Türkiye'ye uyarlansa, kahramanımız yakın tarihimizin hangi olayları içinden geçerdi diye düşünemeden edemedim. Böylesi bir fikir karşısındaysa yakın tarihimizde meydana gelen olayların sıklığı karşısında dehşete düşmedim desem yalan olur.