Rubato her yönüyle özel bir grup. Bir kere rock dışında da grup olarak, büyük kitlelere hitap edilebileceğini kanıtladı ve bu konuda öncü oldu, başka müzisyenlere ilham verdi. Her biri alanının en iyi icracılarından olan üyeleriyle 'iyi müzik'le popülariteyi birleştirdi. Ayrıca grup üyelerinin her biri yıllarca sahne ve stüdyoda onlarca stara hakkını vererek çalmış, müzik piyasasının parmakla gösterilen, aranan müzisyenlerinden müteşekkil.
Uzun yıllar hem albüm kayıtlarında hem sahnede Sezen Aksu'ya eşlik eden Rubato üyeleri, beşinci stüdyo albümlerinde sekiz Aksu hitini yorumladı. Bir nevi büyük ustaya şükranlarını sundular, en alasından selam çaktılar. Sezen Aksu Şarkıları adını verdikleri proje albümde usta müzisyenin;
Tutuklu, Gidemem, Tükeneceğiz, Yazık, Sorma, Sultanım, Perişanım Şimdi ve Gidiyorum gibi farklı dönemlerinden hitleri var.
Albüm dün yayınlandı. Rubato ise ilk söyleşisini SABAH Cumartesi'ye verdi...
- Her biriniz enstrümanında virtüöz olduğunuz halde yine sade düzenlemeler, şarkıların ruhunun ve sözlerinin önüne geçmeyen, tam aksine sözlere 'önden buyurun' diyen enstrüman dokunuşları var albümde. Sadeliğe ulaşmak kolay mı?
- Özer Arkun: Aslında cevabı sorunun içinde vermişsiniz. Biz şarkıları aranje edip icra ederken birinci kuralımız şarkıya hizmet etmek.
Eğer kendinize hizmet ederseniz, insanlara duyguyu geçiremezsiniz.
- Eralp Görgün: Şarkı sözlerini dinleyip sözlerin ne anlatmak istediğini anlar, ona göre aranje yaparsanız duygu dinleyiciye geçmiş olur. Sadelik bir mertebe ise bunda da takdir sizindir.
- Yüzlerce Sezen Aksu şarkısından albümde yer alan şarkılara nasıl bir süreçle, karar verdiniz?
- Ö. A: Sezen Hanım kendi yazdığı şarkılar dışında bugüne kadar çok kıymetli söz yazarı ve bestecilerle de beraber çalıştı ve bu şarkılar da kendisine o kadar yakıştı ki dinleyiciler tarafından kendi şarkıları olarak kabul edildi. Biz burada bir yol ayrımına girdik ve salt bir 'Sezen Aksu Şarkıları' albümü için yola çıktık. O yüzden de sözü ve bestesi yüzde 100 Sezen Hanım'a ait olan şarkıları taramaya başladık.
- Daha önce Sezen Aksu'ya uzun yıllar çaldığınızı biliyoruz. Her birinizin Sezen Hanım'la olan hikayesi nedir? Neler paylaştınız birlikte?
-Ö. A: 1994 yılında Sezen Hanım'ın albümünü çalmak için stüdyoya gittim. O gün tanıştık ve sonrasında uzun yıllar birlikte çalışma şansım oldu. Düşünsenize 21 yaşında genç bir çellistsiniz, Sezen Aksu'nun albümüne çalmaya davet edilmişsiniz ve müzik direktörü olarak karşınızda Onno Tunç oturuyor. O günü ne zaman ansam ilk günkü heyecanı yaşar, hissederim.
- Göksun Çavdar:
Konservatuvarda öğrenci olduğum dönemde kayıtlar çalmaya çoktan başlamıştık. Bizim tanışmamız da ben 17- 18 yaşlarındayken bir kayda çağrılmamla oldu. Uzun zaman kayıtlarda beraberdik. Sonra Sezen Hanım'ın orkestrasında yıllarca birlikte çaldık. Biz genç müzisyenlerin hem stüdyoda hem sahnede yaşadığımız tecrübeler inanılmazdı.
- E. G: Ben abilerim kadar derin bir çalışma süreci yaşamadım. Kısa süre sahnede çaldım. O bile yeterli bir tecrübe oldu benim için.
-
Sezen Aksu, sadece bir müzisyen değil, bir şehir ozanı. Bir nevi hayat filozofu. Ondan hem müzik hem hayat hakkında neler öğrendiniz?
- G. Ç: En önemlisi, müziğimizi paylaştık. Yarenlik yaptık. O hoca oldu, biz öğrenci olduk. Yol gösterdi, en zor şartlarda sahnede ne yapmamız gerektiğini ondan öğrendik. Sezen Aksu'yu ve yaşadıklarımızı, acı tatlı günlerimizi anlatmak aslında kolay değil. Derler ya; Sezen Aksu'yu yaşamak lazım.
- Bu soru Özer Arkun Bey'e... Ses tınınızda külhani bir hüzün var. Acısını içinde yaşayan bir tını ve sahicilik... Sizce hangi yaşanmışlıklardan, nerelerden geliyor bu tını?
- Ö. A: Bunu bilinçli yapmıyorum. İçimden nasıl geliyorsa öyle söylüyorum. Hayat değişiyor, fikirler, bakış açıları, yaşanmışlıklar değişiyor ve insan böyle böyle büyüyor. Daha ileri bir boyutta düşünürsek bunu Mevlana'nın tek bir sözüyle özetleyebilirim: "Hamdım, piştim, yandım."
SEZEN AKSU, BİZE DÖNÜP AĞLAR, SEYİRCİYE ACISINI BELLİ ETMEZDİ
- Yakından tanıdığınız ve yıllarca beraber çalıştığınız, ayrıca bu albümün konsepti de o olduğu için soruyorum... Sezen Hanım'la yaşadığınız birkaç anıyı, ya da aklınızda kalan birkaç sözünü paylaşabilir misiniz?
- Ö. A: Unutamadığım bir gece var ki, benim için hayatın ve mesleğimin anlamı olmuştur. Kendisinin çok rahatsızlandığı ve çok acı çektiği bir konser gecesi, sanırım Avrupa turnesindeydik... Bize dönüp gözyaşlarını silerken, seyircisine döndüğünde acısını gizlemesi, hiçbir şey belli etmemesi mesleğimin en önemli cilvesinin dersiydi ki yıllar sonra annemi kaybettiğimde ve üç gün sonra sahneye çıkmam gerektiğinde bana o gücü, o günün ilhamı vermişti.
- G. Ç: Sezen Hanım'ın sahnede çalarken mesela bir solonuz geldi ve ışık size döndü. O an sizi seyirci ile baş başa bırakması, kendi müziğinin içinde sen olmanı sağlaması ve hayranlıkla o enerjiyle izlemesi bir müzisyen için önemli bir detay. Sezen Hanım bunu hissettirirdi. Sonuçları da sahneye yansırdı. Sonra gelsin çok keyifli konserler, kulisler...