Koltukta hiçbir şey yapmadan yatmak, tatile gitmek, yürüyüş yapmak, dinlenmek gibi aslında insan ruhunun ve bedeninin ihtiyaç duyduğu eylemler; bazen bizlere boş bir şeymiş ve zaman kaybıymış gibi görünür. Hayatımız özellikle sürekli olarak yoğun, kaygılı ve stresli geçiyorsa bunun dışında iş yaşamı ile ilgili bir şey yapmamak kişinin boşa zaman geçirdiğini ve vaktini boşa harcadığını hissettirmeye başlayabilir. Özellikle kültürümüzde de alkışlanan, onaylanan, takdir gören davranış sürekli olarak okul, iş hayatı ile ilgili mücadele etmek gibi durumlarken tatil, dinlenme durumları kültürümüzde takdir gören davranışlar olarak kodlanmamaktadır. Ayrıca yaşamda kişilerarası konuşmalarda hep takdir gören durum kısa zamanda çok iş başarmak, tüm odağını çalışma hayatı yapmak gibi durumlarken medya, kişisel gelişim videoları hep kısa zamanda çok şey başarmak gibi durumları; bize olumlayıcı biçimde servis etmektedir. Çalışmak, işinin peşinde koşturmak, yüksek oran tarafından kişiyi önemli biri haline getirirken, kişinin sosyal etkinliklere veya kendine ayırdığı zaman, genellikle insanlar tarafından ya tembellik ya da sorumsuzluk olarak adlandırılmaktadır. Bu duruma ek olarak artık yaşamımızın bir parçası haline gelen sosyal medya araçları, birçok kişinin zamanını nasıl geçirdiğine dair bizlere birçok veri sunabiliyor. Bu durum da bu videoları izleyen kişilerde aslında birçok kaygı ve yetersizlik duygularını uyandırıyor. Bu tarz platformlar, kişilerin yaşamlarındaki iş-okul başarılarını veya iyi yönde seyir eden kariyer hayatlarını yani genellikle kişilerin olumlu yönlerini gözler önüne serer. İstemeden de olsa yapılan kıyaslama sistemi aslında ne kadar yetersiz olduğunuzu, insanların neler başarabildiklerini size düşündürür.
Dinlenme zamanınıza denk gelen bu videolar; insanlar kendi yaşamları için çabalarken sizin dinlenme zamanını hak etmediğinizi size hissettirmeye başlar. Bu duruma şahit oldukça da kendimize sosyal anlamda vakit ayırdıkça vicdan azabı duyarız veya sürekli olarak kendimizi "Çalışıp, daha iyisini yapmalısın" şeklinde bir baskı sarmalına sokarız. Fakat akıldan çıkmamalıdır ki, insan biyolojisi ve ruhu denge içinde kurgulanmıştır. Bu denge beklendiği şekilde gitmediğinde hem ruhsal hem fiziksel rahatsızlıklara bir nevi davetiye çıkarmış oluyoruz. Çalışma süresi artıp dinlenme süresi azaldığında, kişi hem yaptığı çalışma eylemine verimli bir şekilde kendini veremiyor hem de hissettiği yorgunluk, bitkinlik hissi ile birlikte yaptığı işi sürdürülebilir hale getiremiyor ve bırakıyor! Oysa bu dengeyi koruması yeterli. Verimli bir çalışma için yapılması gereken, iş sorumluluklarının yanı sıra kendimize iyi gelen dinlenmemizi de sağlayan durumlara yeterince zaman ayırabilmek... Çünkü aslında bu durum çalışmaya dair asıl enerjiyi toplamamızı sağlayıp bize yüksek oranda moral motivasyon sağlayıp o işi daha kaliteli sürdürmemizi sağlar. Yani, ne birine gerektiğinden fazla zaman ayırmak ne de diğer tarafa daha az zaman ayırmak... Durum denge içindeyken her iki taraf da uyumlu bir şekilde sürüyor. Bu denge kişide motivasyon, istek gibi durumları da sağlayacağından ötürü aslında birçok suçluluk duygusunun da önüne geçmenize yardımcı olacaktır. Çalışma ve dinlenme arasında denge oluşturabilmek için neler yapabiliriz, şimdi buna bakalım.
KENDİ GÜCÜNÜZÜN FARKINA VARIN
İlk aşama dengeyi oluşturacak basamakları inşa etmek... Yani bu zamana kadar başardığınız, çaba gösterdiğiniz her türlü iş için kendinizin onayını kazanmak. İlk olarak kendinizi tebrik etmeniz şart. Bu zamana kadar hangi zorlukların üstesinden geldiğinizi ve bu sürecin bize neler kattığının üzerinden geçmek, bunu kendimize hatırlatmalısınız. Yani kişisel deneyimlerimiz aslında hayat öğretmenlerimizdir. Kişinin motivasyonu, işi sürdürmeye dair güdüsü ve yaptığı işteki verimliliği geldiği noktada hangi engelleri aştığını kendine hatırlatarak kendine sağlamış olduğu yeterlilik duygusunda gizlidir.
ÖNCELİKLERİNİZİ BELİRLEMENİZ ÖNEMLİ
İkinci aşamada kendinize şunu sormanız gerekiyor: Hayatınızın kıymetli alanları nelerden oluşuyor? Önemsediğiniz alanlar yaşamdaki eylemlerinizin ilk basamağını oluşturur. Daha az önemsenen alanlar için bu durumu planlayabilir ya da tamamen vazgeçebilirsiniz. Örneğin hem yurt dışında dil öğrenmek hem de aynı zamanda kariyer anlamında bulunduğunuz ülkede bir iş fırsatı yakalamak, para kazanmak istiyorsunuz. Bu durumda öncelik hedefinizi belirleyip diğer seçeneği eleyip, elinizde olan seçeneğe odaklanmalısınız. Bu sizin ilerlemeniz için karlı olacaktır ve verdiğiniz kararlarda karşınıza engel çıkarmayacaktır. Ayrıca birçok işe aynı anda koşmanızı engelleyecek ve gerekli sosyal-dinlenme zamanlarını kendinize ayırmanızı sağlayacaktır.
MUTLAKA YAZARAK NOT ALIN
Çalışma, dinlenme ve sosyal zamanlarınızı kağıt üzerinde planlayın. Planlamada önceliğiniz kısa süre içerisinde yapmanız gereken sorumluluklar olsun yani bu hafta içinde neler yapmanız gerekiyor öncelikle bunları belirleyin. Sonraki aşamada sizin için yine önemli olan fakat bu hafta içinde değil de geniş zamanda yapılması gereken durumları yazın. Örneğin yurt dışına gidip yüksek lisans yapmak. Ya da bu hafta içinde yapmanız gereken ama bizim için çok anlam ifade etmeyen durumları oluştursun. Örneğin; maillerinizi kontrol etmek...
HİÇBİR AŞAMAYI YOK SAYMAYIN
Son aşamada ise herhangi bir zorunluluk taşımayan kendi bireysel vaktimizi oluşturmak üzerine kurulu olsun. Hobilerimiz, sosyal etkinlikler ve dinlenme zamanları... Bu yazılanlarda dikkat edilmesi gereken en önemli durum, her bir aşamanın ihmal edilmeden ve yok sayılmadan yapılıyor olmasıdır.
ZAMANINIZI ÇOK İYİ PLANLAYIN
Kullanacağınız çalışma ve dinlenme saatlerini planlayın. Yapmanız gereken işin öncelikle ne kadar zaman gerektiğini planlayın. Diyelim ki bir ay sonrasına bir iş projesi yetiştirmeniz gerekiyor. Bu durumda gün içinde ne kadar çalışırsanız bu projeyi yetiştirebileceğinizi belirleyin. Gün içinde diyelim ki dört saat çalışmanız gerekiyor. Bu durumda günün hangi zamanında daha iyi çalışabileceğinizi bulun. Sonra kendinize uygun dinlenme-çalışma saatleri ayarlayabilirsiniz. Bu saat dışında var olan vaktinizi de diğer güne daha motive çalışmanızı sağlayacak sosyal etkinliklere ayırabilirsiniz.
SON SÖZ
Bu anlatılanlar bir görev olarak edinilmemelidir. Bunlar hayatınızın olağan akışında olması gereken süreçlerdir. Bunu böyle görmek işimizi kolaylaştıracaktır. Kendimize ayırdığımız sosyal vakitlerin veya dinlenme zamanlarının sanki hayatın zorunlu olması gereken bir parçası değil de bizi iyi hissettiren motive eden durumlar olarak görebiliriz. Bu zamanlar kişiye en çok yaşamımızı gözden geçirmek, yeni deneyimler edinmek gibi fırsatlar sunar. Bu durum da sanki okulda öğrendiğimiz bilgilerin eve gelince tekrar edilip daha iyi öğrenilme durumuna benzer.