Bir modern şehir ozanıydı Barış Manço... Bir ayağını Anadolu kültürüne sabitlemişken, diğeriyle dünyayı, dünyaları dolaşırdı. Müziğinin kökeni rock'tı, hem de kendi döneminde dünyayı kasıp kavuran, ruhani, derin açılımları olan "saykodelik" rock. Pink Floyd'un ve benzerlerinin yolu... Ama o aslında bütün dünyada deneysel olarak algılanacak şarkılarına öylesine bizden bir ruh katmıştı ki, müziğinde kullandığı en ilginç 'uzay tadında' efektler bile bize batmazdı. Hatta pek bir severdik. Çocuklar da dinlerdi, yetişkinler de, yaşlılar da. Müzik köşemin de adı olan Dönence'yle insan ruhunun derinliklerine sızardı, Arkadaşım Eşek'le çocukla çocuk olurdu. Hem de müzikalitesini halel getirmeden... "Bu dünya benim memleket" felsefesini bozmadan, "buralı" olmanın kıymetini hep hatırlatarak... İlk çıktığı dönemlerde toplum uzun saçı kabul etmiyordu. Cem Karaca'lar, Erkin Koray'lar ve pek çok Anadolu Rock efsanesinin uzun saç meselesiyle ilgili yaşadığı sorunu o yaşamadı mesela. Müthiş bir aurayla "Ben sizden biriyim, bir ayağım Batı'da da olsa bu toprağın sesiyim" mesajını, sırrı kendisinde saklı olan bir ustalıkla dipten ve derinden vermişti bir kere topluma!
Türk rock müziğinin önemli hatta fenomen ismi Barış Manço her zaman Türkiye'nin en iyi müzisyenleriyle çalıştı. Uzun yıllarını onlarla beraber geçirdi. Kurduğu grupların adları da onlarla birlikte duyuldu, ünlü oldu. Yoluna hâlâ devam eden Kurtalan Ekspres mesela... İşte usta sanatçının yakın dostu, uzun yıllar ona davul çalan Recep Işık (Barış Manço'nun sahnede ona seslendiği isimle Rec Recero) da bu önemli müzisyenlerden biri. Hollanda'da yaşayan Işık, geçen sene, yine Barış Manço'ya vaktiyle vokalistlik yapan eşini kaybettikten sonra şarkı söylemeye başlamış ve ilk şarkısı Elveda'yı yayınlamıştı. Bu şarkıyı eşine yazmıştı Işık. Acısını henüz unutmuş değil. Çok kısa bir süre geçti eşini kaybetmesinden bu yana. Bu kez, hem kendisine moral olsun diye hem de dostu Barış Manço'yu anmak için, büyük ustanın ünlü şarkısı Allahım Güç Ver Bana'yı tekli olarak, klibiyle birlikte yayınladı. Biz de bu vesileyle Recep Işık'ın kapısını çalıp, anılarda yolculuğa çıktık.
- Davulculuktan şarkıcılığa geçişiniz nasıl oldu?
- Rahmetli eşim Paula'nın katkısı var burada. Bütün hayatımdaki değişikliklere aracı olması gibi. Onu için Elveda diye bir şarkı yazdım. Kurtalan Ekspres'te de senelerce sahne arkadaşım olan, Barış Manço'nun aranjörü Eser Taşkıran' la beraber çalışarak bu besteyi yaptık. Böyle başladım.
-
Yeni çıkış şarkınız bir Barış Manço klasiği olan Allahım Güç Ver Bana. Bu şarkıda karar kılmanız nasıl oldu? Sizin için ne ifade ediyor Allahım Güç Ver Bana?
- Çünkü bana sabır ve güç gerekiyordu. Eşimi kaybettikten sonra ilk 12 ay depresyona girdim. Ve sevgili Eser Taşkıran bana bu parçayı dinletti, ağlayarak ve hissederek parçayı dinledim. Ve bana şunu söyledi: "Abi sanki bu parçayı Barış abi sana yazmış." Yine hüngür hüngür beraber ağladık. Parçayı ağlayarak okudum.
- Barış Manço'yla tanıştığınız dönemi, o ilk anı nasıl hatırlıyorsunuz?
- Barış Manço'yla 1987 yılında Almanya'nın Köln kentinde tanıştım. Biliyorsunuz Barış Manço bir ara Kurtalan'la ipleri koparmıştı. Avrupa turnesi varmış ve ona bu turnede eşlik edecek müzisyenlere ihtiyacı vardı. O zamanlar Avrupa'nın en iyi Türk gurubu Altın Çocuklar'da davul çalıyordum. Ve Barış Manço & Altın Çocuklar olarak Avrupa Turnesi yaptık. Çocukluğumda canlı konserlerini seyrettiğim ve hep çalma hayalini kurduğum Barış Manço'ya davulda eşlik ettim, çok heyecanlı ve gurur vericiydi. Daha sonra Barış Manço benimle devamlı çalışmak istedi beni Türkiye ye davet etti. Orada yeni bir grup kuruldu, zannedersem üç sene falan bu grupla Türkiye turneleri oldu. Daha sonra tekrar Kurtalan'la barışma oldu. Yeni nesil grup ve Kurtalan birleştirildi, Kalabalık bir grup olduk. Kurtalan'la böyle tanıştık. Ta ki Barış Manço yu kaybedene kadar müzik hayatıma devam ettim. Ve Kurtaran'la dünya turneleri yaptık. Çok güzel yıllardı.
- Bir dost, bir ekip arkadaşı olarak nasıl bir insandı Barış Manço sizin için?
- Barış Manço'nun, dünyanın en akıllı insanlar arasında yerini almasına şaşırmamak lazım. Çok zeki ve çok saygın birisiydi. Hiç kibirli değildi. Çocuklarla çocuk, yaşlıyla yaşlı gibi muhabbet ederdi. Saygın ve centilmendi. Ne istediğini bilen, hiç bir politika taraftarı olmayan, vatanına aşık, iyi bir insandı. Onunla çalışmak çok gurur vericiydi. Ben ve vokalistimiz olan eşim Paula tam 57 ülkeye gitmişiz Barış Manço'yla birlikte. Barış Manço çok tatlı ama eli çok sıkı olan biriydi. Boğaz Köprüsü'nden geçerken ya da bir restoranda yemek yerken ne işse hep cüzdanını evde unuturdu. (Gülüyor) Bize de ödemek düşerdi.
BARIŞ ABİ SAHNEDEN BİR DÜŞTÜ Kİ...
Yine bir konserde hiç unutamayacağım bir şey olmuştu. Sahnedeyim, bir anda Barış Abi'nin ayaklarını havada görmüştüm, sahnenin aşağısındaydı sesi kesilmişti. Karşıdaki projektör, ışık göz alınca Barış abim önünü görememiş sahneden aşağıya düşmüştü. Ve yine hiçbir şey olmamış gibi mikrofonu eline alıp şarkısına devam etmişti. Ani gelişen durumları çok kolay, hiçbir şey olmamış gibi ustaca toparlardı. Müthiş bir sahne adamıydı.